Şeyh Mahir: Araplar bunu neden yapıyorlar?
Lübnan'ın önde gelen alimlerinden Şeyh Mahir Hammud, Arap liderlerin Lübnan ve Filistin direniş guruplarıyla ilgili takındığı sert bir dille eleştirerek, "direniş aleyhinde kışkırtanlar, direnişi düşmana teslim edenler karar sahibi değiller…" dedi.
Şeyh Mahir Hammud, geçen hafta Cuma hutbesinde, Kudüs’te iki Siyonistin ölümüyle sonuçlanan eylemi düzenleyen Cebarin kardeşlere değindi.
Şeyh Mahir Hammud’un 14 Temmuz 2017 tarihli Cuma hutbesi şöyle:
“Bugün, Kudüslü gençler tarafından gerçekleştirilen ve iki Siyonist askerin ölümüne sebep olan operasyon haberi sayesinde izzet ve şeref dolu bir sabaha uyandık. Filistin halkının asıl temsilcileri bu gençler… Görüyoruz ki, ortaya koyulan kahramanca eylemler sayesinde engeller bir bir aşılıyor: Nitekim bir zamanda Lübnan direnişinin İsrail güvenliğini aşarak işgal altındaki Filistin topraklarındaki havaalanına (Ben Gurion Havaalanı) ulaşması haberi İsrail’i şok etmiş ve bu haber üzerine o esnada planlanmakta olan savaş iptal olmuştu. Çünkü İsrail böyle bir savaşın başlaması halinde nereden karşılık göreceğini kestirememişti.
Maneviyatımızı güçlendiren bu haberler bize 2006 Temmuz Savaşını hatırlatıyor. Ardından neredeyse “Direnişi vur, direnişi yok et ve bize terörden arındırılmış, Amerikan siyasetine boyun eğen, İsrail karşısında hiçbir güce sahip olmayan, İsrail önünde diz çöken bir Ortadoğu yarat” çağrıları yapan Arap dünyasını üzülerek hatırlıyoruz.
Asıl soru şu; Müslümanlar ya da Araplar bunu neden yapıyorlar? Niçin vatanlarına ihanet ediyorlar? Amerika ve İsrail’in müttefiklerine neler yaptığını unutup nasıl oluyor da bu yola başvurabiliyorlar?
Cevap açık; direniş aleyhinde kışkırtanlar, direnişi düşmana teslim edenler karar sahibi değiller… Çünkü onları bulundukları konumlara Amerika, İngiltere getirdi. Dolayısıyla bir anda bitirmek de onların elinde…
Yani bu kişiler sınırlarını biliyorlar ve ötesine geçemiyorlar. Amerikan siyasetinin bir parçası olmaktan başka bir seçenekleri yok.
Evet, bu yorumlar ne kadar “suçlama” gibi duruyor olsa da şu bir gerçek ki, bu kişiler kendi çıkarlarını ümmetin çıkarlarından üstün tutuyorlar. Aile miraslarını korumak için ülkenin tüm servetini seferber etmekten çekinmiyorlar. Bu kişiler içinde bulundukları şartlar altında dahi olsalar daha iyi olabilecekken en aşağı hale düşmeye razı geliyorlar. Bazen Amerika’nın dahi anlayışlı olduğu konularda Amerikan siyasetinden daha sert bir tavır takınma yoluna gidiyorlar.
Nitekim İsrail’in Lübnan Savaşını sona erdirmesini içeren 1701 nolu karar tartışılırken Amerika ve Fransa maddeyi desteklemiş, ancak Lübnan’daki resmi makamlar direnişin silah bırakmasının sağlanması hususunda ısrarcı olmuşlardı.” (İslami Analiz)