'Dindarların Mahremiyet kodları değişti'
Sosyolog, yazar ve edebiyatçı Fatma Barbarosoğlu, Türkiye'deki dindar-mütedeyyin kesimin çok yoğun bir değişimden geçtiğine dikkat çekerek, "Bir insanı dindar - Müslüman, Hıristiyan vs - yapan husus, mahremiyet kodlarıdır. Dindar bir insan mahremiyete önem verir... Facebook kullanımı bütün bunları imha ediyor." dedi.
Fatma Barbarosoğlu, Al Jazeera muhabirinin sorularını yanıtladı.
"Mahremiyet kodları değişti"
Bir soru üzerine Türkiye’deki dindar kesimin mahremiyet kodlarının değiştiğini belirten Barbarosoğlu, "Muhafazakâr kesim gittikçe daha çok görünür hale geldi çünkü Türkiye’nin ve dünyanın mahremiyet kodları değişti. Hızlı değişimin arka planında Özal döneminde başlayan tüketim toplumuna geçişin etkilerini, Refah Partisi’nin kitlelere sunduğu “anlattığım hikayenin öznesi sensin” rüyası ve internet devrimini bir arada düşünmek gerekiyor. Küresel dünyada bütün sınırlar ortadan kalkarken, mahremiyeti/gizliliği/görünmeden yaşamayı sürdürmek pek kolay değil. Eskiden insanlar ünlülerin bir fotoğrafını görmek için beklerken, şimdi hepsi sosyal medya hesaplarından yediğini, içtiğini paylaşıyor. Herkes her şeyini göz önünde yaşamaya başladı. Tabii ki bu muhafazakârları da etkiledi. Türkiye’de artık ahlaki değerler bakımından liberallerle muhafazakarlar arasında fark yok. Farkı yaratan, aylık gelirleri. Aylık geliri 5 bin doların üzerinde olanların kullandığı bir dil var, bunun muhafazakarı, sosyalisti, liberali olmuyor. Bir de aylık geliri 800-1000 TL olanlar var. Fakirliğin dili, eşitleyici bir dildir, bunun sağcısı solcusu olmaz. Zenginlik, imkanların sınırsızlığı ile eşitliyor. Bunun da sağcısı, solcusu, muhafazakarı yok. Geriye kalıyor orta sınıf. Sorun şu ki bütün dünyada orta sınıflar eriyor. Oysa yürünen yolun, aşılan dağın resmini verecek olan kesim sadece orta sınıftır." dedi.
"Dindar bir insan mahremiyete önem verir"
Mahremiyet kodlarının nasıl değiştiğini örneklerle anlatan Barbarosoğlu, "20 yıl önce, muhafazakârlar birbirlerinin evlerine gittiğinde, kadınlar ve erkekler ayrı otururdu, şimdi Facebook’tan birbirlerini ekliyorlar ve her şeylerini paylaşıyorlar. Geçtim ideolojik kırılmayı, bireyin kendi içindeki kırılma başlı başına bir sorun. Bir insanı dindar - Müslüman, Hıristiyan vs - yapan husus, mahremiyet kodlarıdır. Dindar bir insan mahremiyete önem verir. Yediğini göstermez özenilmesin diye, vücudunun belli yerlerini sınırlamak zorundadır çünkü mensubu olduğu din bunu şart koşmuştur, başkasının hakkında konuşmaz çünkü kul hakkına girmek büyük günahlardandır. Facebook kullanımı bütün bunları imha ediyor. Siyasi değil ama sosyal kırılma kısmı çok ciddi. Siyasi kırılmalar hallolabilir, bir devrime bakar her şey. Ama sosyal kırılmaları bir devrimle düzeltemezsiniz." değerlendirmesinde bulundu.
"Eskisi kadar tesettüre uygun giyinmiyoruz"
Barbarosoğlu, "Sizce muhafazakâr kesim bu tespitleri tartışıyor mu?" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Gerektiği kadar tartışılmıyor. Çünkü terör olayları iliğimizi, kemiğimizi kurutuyor. Orada bir çocuk intihar etmişken, onlarca asker şehit olmuşken, siz lüks tüketimi yazamıyorsunuz. Otokontrol değil, bazen üzüntü her şeyi engelliyor. “Eskisi kadar tesettüre uygun giyinmiyoruz” diye şikayet eden kadınlara kulak misafiri oluyorum zaman zaman. Aslında mesele tesettüre uygun giyinmek değil, hayatın anlamını bulamama meselesi. Bir şey üretemiyorsanız, hayatın anlamını bulamazsınız. Tükettiğimiz şey, para değil esasında, en çok kendimizden tüketiyoruz. İstediğiniz kadar lüks alın, en vurdumduymaz insanda bile o harcama bir vicdan azabı olarak çöker içine. Türkiye’de kadınların üretme sıkıntısı var. Üretemedikleri için tüketerek var olmaya çalışıyorlar." (Hürseda Haber)