'İTTİHAD’ Hayatı Yeniden Canlandıracak
İsmi Âlimler ve Medreseler Birliği olarak değiştirilen Eski Âlimler Cemiyeti Başkanı Molla Enver Kılıçaslan (Farqînî) isim değişikliğinin sebebini ve yaptıkları faaliyetler hakkında İlke Haber Ajansına açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin birçok yerinde yetiştirdikleri medrese talebeleri ve yaptıkları İslami faaliyetleri ile gündeme gelen Âlimler Cemiyeti, 15 gün önce alınan bir karar ile ismini Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHAD) olarak değiştirdi.
İTTİHAD’ın çalışmaları hakkında açıklamalarda bulunan Âlimler ve Medreseler Birliği Genel Başkanı Molla Enver Kılıçaslan (Farqînî), Kürdistan bölgesinin büyük bir gerçeği olan Medreselerin yeniden canlandırılması adına önemli çalışmaları olduğunu söyledi.
Ağrı, Van ve İstanbul’a kadar kurdukları medreselerde 2 bine yakın öğrencileri ile ilmi bir seferberlik başlattıklarını belirten Seyda Kılıçaslan, öğrencilerinin birçoğunun bayanlardan oluşmasının ise kendilerini ayrıca memnun ettiklerini söyledi.
“Önüne geçilmemesi durumunda bu ateş tüm toplumu yakacaktır”
Çalışmalarının fedakâr Müslümanların omuzunda yükseldiğine de dikkat çeken Seyda Kılıçaslan, yaptıkları çalışmanın toplum için ehemmiyetine, özellikle Kürdistan’da önüne geçilen büyük fitnenin tehlikesine işaret etti.
Seyda Kılıçaslan, “ Malum, toplumumuz Sosyalizm ve Komünizmin tuzağına düşürülmeye çalışılıyor. Gençlerimiz, özellikle kızlarımızı İslam’dan uzaklaştırılmak isteniyor. Haya terbiye ve edep çok azalmış, geri kalan kısmı ise yok edilmeye çalışılıyor. Bu duruma karşı kayıtsız kalınması mümkün değildir. Önüne geçilmemesi durumunda bu ateş tüm toplumu yakacaktır. Bizlerde İTTİHAD olarak; gençlerimizi İslam’a yaklaştırmak için bir çalışma içinde girdik. Kuran ve Sünnet çerçevesinde İslami bir ahlak üzerine bir gençliğin yetiştirilmesi adına bir çaba sarf ediyoruz. İnsanlarımızın bilinçlenmesi adına ortaya bir alternatif sunuyoruz.” diyerek çalışmaları hakkında bilgi verdi.
“Cihat imanın en zirve noktasıdır.”
İslam’ın en önemli kurumları olan Medreselerin kendilerinden beklenen bir misyonu doldurmaları gerektiğine de değinen Seyda Kılıçaslan, aradan geçen süre içerisinde zaman ve şartlarında dayatması sonucu gerek Medreselerin gerekse de medresede ders veren Seydaların kendilerine biçilen misyonun hakkını vermekten uzak kaldıklarına da vurgu yaptı.
Seyda Kılıçaslan, “Medreseler ve Seydalar son asırda maalesef sadece ilim vermekle meşgul oldular. Ancak ilmin şuur ve bilinç yönünün toplumda yaşanması pratiğinin gelişmesi adına zayıf adımlar attılar. Oysa Kuran’da Namaz ve Oruç ne kadar farz ise küfre karşı mücadele de o kadar farzdır. Peygamberimiz diyor ki; ‘Cihat imanın en zirve noktasıdır.’ Ayette deniliyor ki: ‘Canlarınızla ve mallarınızla Allah yolunda cihat edin.’ Peygamberimiz buna ‘dil cihadını da eklemiş, ‘Dil ile yapılan cihat hakkı haykırmaktır.’ buyurmuştur. Bizler âlimler olarak Peygamberin varisleri isek ki Hadisi Şerife göre öyleyiz, o zaman Peygamberimizin hayatında ortaya koyduğu metodu kendimiz için örnek almalı, yapmamız gereken her ne varsa hakkıyla yapmalıyız.” ifadelerini kullandı.
“İnsanlarımız giderek Kurani bir hayattan uzaklaşıyor ya da uzaklaştırılıyor”
Çalışma metotlarını ve amaçlarını Kuranı Kerim ve Peygamberin sünnetinden aldıklarını ve hedeflerinin ise insanlara Allah’ın dinini tebliğ edecek vesileler oluşturmak olduğunu belirten Seyda Kılıçaslan, “Bizde insanlara yararlı olmak için Kuranı Kerimi Allah’ın emirlerini halkımıza öğretmek için medreseler açıyoruz. Memleketimizde Kuran-ı bilen kimseler maalesef giderek azalıyor. İnsanlarımız giderek Kurani bir hayattan uzaklaşıyor ya da uzaklaştırılıyor. Ama şimdi bacılarımız ve kızlarımız icazetler alıyorlar ve medreselerde dersler veriyorlar. Bize gerek duymadan kendi aralarında birbirlerine ders verecek noktaya gelen kızlarımız var hamdolsun.” şeklinde konuştu.
“Hakikatin önünde duranlar mahrum ve mağlup olmaya mahkûmdurlar”
İslam dininin hak ve hakikat oluşunun herkesçe ayan olduğunu ve bu hakkı görenlerini İslam’a boyun eğmekten başka çarelerinin olmadığını söyleyen Seyda Kılıçaslan, tarihte yaşanan birçok olayın bu durumun açık kanıtı olduğunu belirterek, hakikatin önünde duranların mahrum ve mağlup olmaya mahkûm oldukları uyarısında bulundu.
Seyda Kılıçaslan, “ İnsanlar İslam’a koşmuyor. Halkımız Müslümandır. Eğer biz çalışırsak İnsanlar hakka dönecektir. Birçok insanın yönünü batıla dönmüş ve bu yolda koşturuyor olmasının altına yatan asıl neden Dinini bilmemesinden veya hak din olan İslam’ın kendilerine ya öğretilmemiş ya da yanlış öğretilmiş olmasındandır. Bizler İTTİHAD olarak inşallah bu göreve talibiz ve insanlara hakkı öğretmek istiyoruz. Peygamberimiz sürekli olarak, ‘Ya Rabbi bana batılı batıl olarak göster, Hakkı da hak olarak göster” diyordu. Bizim de çalışmamız onun yolundan gitmektir.” dedi.
“Âlimler ve İslami medreseler Birliği yani İTTİHAD olarak faaliyetlerimize devam edeceğiz”
İsimlerinin Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHAD) olarak değiştirilmesinin sebebine de değinen Seyda Kılıçaslan, aslı itibariyle Cemiyet ile İTTİHAD kelimeleri arasında pek fark olmadığını ancak, Âlim ve ilmi talep edenleri temsilen Medrese kurumunu böyle bir çatı altında toplayarak daha kapsayıcı olmasını arzuladıkları için İTTİHAD ismini daha uygun gördüklerini söyledi.
Seyda Kılıçaslan, “ Bizim en büyük çalışmamız ve en ehemmiyet arz eden çalışmalarımız medreseler üzerinden olduğu için kurumsal ismimize Medrese kelimesini de koymayı uygun gördük. Dolayısıyla kurumumuzun ismi daha kapsayıcı bir şekilde değişmiş oldu ve Âlimler ve İslami medreseler birliği yani İTTİHAD olarak faaliyetlerimize devam edeceğiz.
Molla Enver Kılıçaslan (Seyda)
Silvan’ın 3 Basamak (Zınzıné) köyünde ilmi ile amil Alim bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Daha küçük yaşlarda babasının yanında İslami dersler alan Seyda, 12 yaşına geldiğinde Medreselere giderek İslami eğitimini daha ileri kademelere taşımaya gayret etti. Molla Hüseyin ve Seyda Molla Ali’yi Zila’dan da ilim tedris eden Seyda, ilmi çalışmalarını daha ileri bir seviyeye taşıdı ve eğitimine İran’da devam etti. Seyda’nın İran’daki eğitim süresi 4 yıl sürdü. İran’da ilmi ve Fıkhi birçok noktaya vakıf olduktan sonra, 1990’lı yıllarda Türkiye’ye geri dönen Seyda, bölgede giderek etkisini artıran Marksist örgütün hedefi haline gelmesinden dolayı çalışmalarına İstanbul’da devam etti. Ailesiyle birlikte İstanbul’a taşınan Seyda 28 Şubat’ın hışmından kendi payına düşeni almış, yaptığı İslami çalışmalardan dolayı yargılandığı davada 5 yıl hapse mahkûm olmuştur. Cezaevinden çıktıktan sonra bazı arkadaşlarıyla beraber medreseler açan Seyda, hayırseverlerin de yardımıyla açtıkları medreselerde 2 bine yakın talebeye eğitim veriyor. (Hamza Adiyaman - İLKHA)