Özel birlikler Suriye sınırına sevk edildi
Tunceli 4'üncü Komando Tugay Komutanlığı bünyesinde bulunan ve tamamı profesyonel askerlerden oluşan bir tabur asker, Suriye sınırında konuşlanmak üzere bugün zırhlı araçlarla, sıkı güvenlik önlemleri altında yola çıktı.
Tamamı rütbeli askerlerden oluşan profesyonel taburun, her türlü savaş koşullarında görev yapabilme yeteneğinin yanısıra, terörle mücadele konusunda da en üst düzeyde eğitim alan özel bir tabur olduğu belirtildi. Bu nedenle taburun, Suriye sınırında yaşanabilecek olası bir çatışmada ilk müdahale edecek grup içerisinde yer alacak şekilde bölgede konuşlanacağı belirtildi.
Yetkililer, Tunceli 4'üncü Komando Tugay Komutanlığı dışında Genelkurmay Başkanlığı'nın talimatı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın emriyle yine tamamı profesyonel askerlerden oluşan Bolu ve Kayseri Komando Tugayları'ndan bazı taburların da Suriye sınırına kaydırıldığını söyledi. Tunceli'den çıkan askeri konvoyda, zırhlı araçlarla birlikte tam teçhizatlı askerler, otobüsle önce Elazığ üzerinden Suriye sınırına gidecekleri öğrenildi.
Tunceli-Elazığ karayolunda ilerleyen askeri konvoyun ön ve arkasında zırhlı araçlarla, havadan da Kobra tipi helikopterlerin güvenlik önlemi aldığı görüldü. Elazığ kent merkezinden iki ve üçerli araçlar halinde geçen askeri konvoyun, Malatya, Adıyaman ve Şanlıurfa güzergahını kullanarak Suriye sınırına gitmesi bekleniyor.
Dışişleri'nden uyarı
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Azaz-Mare-Halep hattının batısında kalan bölgeden kaynaklı yeni bir göç dalgasına karşı endişeli olduklarını belirterek, muhtemel göçün getireceği yüke karşı uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı.
Bakanlıkta düzenlediği olağan basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplayan Bilgiç, Halep'te yaşanan çatışmalara ilişkin, bunların küçük çaplı çatışmalar olup yeni bir göç dalgası oluşturacak nitelikte olmadığı değerlendirmesinde bulundu.
Diğer taraftan Azaz-Mare-Halep hattının batısında kalan bölgedeki nüfus yoğunluğuna dikkati çeken Bilgiç, DAEŞ'in muhtemel saldırısının tetikleyeceği göç dalgasının farkında olduklarını söyledi. "Bu bölgede 4-4,5 milyon insan yaşıyor. Bu çerçevede aslında DAEŞ'in ve rejimin burada engellenmesi ve oradaki nüfus yoğunluğunu kuzeye, sınırlarımıza itmemesi bizim açımızdan önemli" diye konuştu.
Bilgiç, bu bölgeden Türkiye'ye yönelik gelecek yeni bir göç dalgasından endişe ettiklerini belirterek, "Özellikle son dönemde bu endişeler arttı. Göç dalgası sonrasında Türkiye'nin üzerine bir yük binmesi de söz konusu olabilir. Uluslararası toplumu bu konuda derhal harekete geçmeye çağırıyoruz" diye konuştu.
Bilgiç, bu durumun Türkiye'nin neden güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge istediğini de açık bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi. Güvenli bölgeyi, muhtemel bir göç dalgasına karşılık Suriyelilerin buralarda ikamet edebilmeleri için istediklerini ifade eden Bilgiç, "Bu tehdit büyüdükçe güvenli bölgeye olan ihtiyaç daha fazla, daha yoğun bir şekilde hissedilecek" şeklinde konuştu. Bilgiç, güvenli ve uçuşa yasak bölgeyle ilgili ABD ile görüşmelerin sürdüğünü kaydetti.
Uluslararası topluma çağrı
Çatışmalar öncesinde 22 milyon nüfusa sahip Suriye'de 8 milyon kişini yerinden edildiğini, bunların 2 milyonu Türkiye'de olmak üzere 4 milyonunun ülke dışında bulunduğunu kaydetti.
Türkiye'deki Suriyelilerin 260 bininin kamplarda yaşadığını, bu insanların ihtiyaçlarının karşılanması için şu ana kadar yaklaşık 5,6 milyar dolar harcandığını hatırlatan Bilgiç, uluslararası toplumun sağladığı 390 milyon dolarlık desteğin çok az olduğunu, uluslararası toplumdan bu konuda daha fazla destek beklediklerini ifade etti. (DHA / AA)