İnsanlığın merhamet sözleşmesine ihtiyacı var
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bütün insanlığın, Kudüs'te imzalanacak bir "merhamet sözleşmesi"ne ihtiyacı olduğunu belirtti.
İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik, Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC) tarafından düzenlenen "Kudüs'ün Turizm Potansiyeli Çalıştayı"nın açılışında konuşan Görmez, konusu Kudüs olan her toplantının, güzel ve bereketli olduğunu aktardı.
Çalıştayın başlığına kısmen itirazı olduğunu dile getiren Görmez, modern zamanlarda mana ve muhtevası değişen turizm kavramının, "Kudüs ziyareti"ni ifade edemeyecek kadar küçüldüğünü anlattı. Sıradan turistik bir seyahat olmayan Kudüs ziyaretinin inanç ve ibadet özgürlüğüyle ilgili bir konu olduğunu vurgulayan Görmez, "Seyahat kavramı, modern zamanların turizm kavramı olarak tercüme edilemez. Çok daha büyük mana ve anlamları olan, en az oradaki sadakat, oruç ve namaz kadar önemli dini bir vazife olarak ifade edilmelidir" diye konuştu.
Görmez, Beytü'l Makdis'in bugün de küresel güçlerin çatışma alanına dönüştürdüğü Orta Doğu ve İslam dünyasının yeniden diriliş mekanı olduğunu ifade ederek, Mescid'i Aksa ve Filistin'in işgalinden sonra Mescid'i Aksa'nın ziyaretinin İslam alimleri tarafından çok ciddi tartışma konusu olduğunu anlattı.
Ezher uleması ve dünyanın pek çok farklı bölgelerindeki İslam alimlerinin, "Mescid'i Aksa'yı ziyaret edip etmemenin caiz olup olmadığını" tartışmaya başladığını belirten Görmez, son yıllarda bu fetvanın neredeyse pek çok alim tarafından dile getirildiğini kaydetti.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Umre ziyaretine Kudsi Şerif'in ziyaretini dahil etmeden 3 yıl önce böyle bir düşüncemiz olduğu halde bu fetvadan dolayı ziyareti gerçekleştirmeyi ertelemiştim. Şahsen Diyanet İşleri Başkanlığımızdaki Din İşleri Yüksek Kurulu marifetiyle İslam alimlerinin bütün fetvalarını masaya yatırdık. Her birinin dini sebeplerini, kaynaklarını, hangi maksada dayanarak bu fetvayı verdiklerini dikkate alarak, inceleme imkanım oldu. Hem şahsen hem de kurum olarak vardığımız netice bu fetvanın dini değil, siyasi fetva olduğu yönündedir."
- "Fetva yeniden gözden geçirilmeli"
Fetvanın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini dile getiren Görmez, fetva veren alimlerin, "ziyaret yapıldığında işgalcilerin meşruiyetinin tanındığı" yönünde görüşleri olduğunu aktardı.
Mehmet Görmez, "Bir kısım alim, 'İşgalcilerin meşruiyetini reddetmek için bütün Müslümanlara, Kudüs özgürlüğüne kavuşuncaya, işgalciler orayı terk edinceye kadar, Kudsi Şerif'i ziyaret etmek caiz değildir' diyor. Bazı alimler ise kendimizi de onların arasında sayıyoruz diyoruz ki, 'Hayır bu bilakis Kudüs'ü işgalcilere terk etmek olur.' 'Bu sadece Kudüs'ü değil, Kudüslü murabıtları da Filistinlileri de cezalandırmak olur. Bu, onları yalnızlığa terk etmek olur' diyoruz" ifadelerini kullandı.
Masa başında bu şekilde verilen fetvanın yeniden tartışılması gerektiğini belirten Görmez, İslam alimlerinin, İslam ümmetini bu çelişkiden kurtarması gerektiğini söyledi.
Kudüs'ün, Müslümanlar tarafından idare edilirken emniyetin, hikmetin, sulhun ve merhametin en güzel örneklerini yaşadığını vurgulayan Görmez, burada, farklı dinler, diller ve ırkların barış, ahlak ve hukuk içerisinde yaşadığını dile getirdi.
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından bunların hepsinin kaybolduğunu anlatan Görmez, özellikle Filistin topraklarının işgaliyle Müslümanların, her türlü baskı, zulüm, işkence ve katliama maruz kaldığını vurguladı.
"İnsanlığın merhamet sözleşmesine ihtiyacı var"
Diyanet işleri Başkanı Mehmet Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların hepsini görüyoruz. Bugün bütün insanlığın bir merhamet sözleşmesine ihtiyacı var. Uluslararası platformlarda bunu seslendirmeye çalıştım. Papa Francis Diyanet İşleri Başkanlığı'nı ziyaret ettiğinde, 'Siz Latin Amerika'dan gelen bir din adamı olarak, Katolik dünyasının başına yeni seçildiniz. Müslümanlarla yeni bir ilişki geliştirmeyi düşünüyor musunuz' diye sordum. 'Evet bizim dinler arası diyalog diye bir çalışmamız var' dedi. 'Eğer o başlık altında Müslümanlarla ilişki kurmayı düşünüyorsanız geçmiş olsun' dedim. 'Böyle bir ilişki kurulmaz. Bu kavram demode oldu, kirlendi ve bugün Müslümanlarla Hristiyanlar veya farklı din mensupları arasındaki ilişkileri yeniden düzeltme konusunda bu kavram kesinlikle doğru bir kavram değildir' dedim. 'Sizin kanaatiniz nedir?' dedi. 'İnsanlığın yeni bir merhamet sözleşmesine ihtiyacı var' dedim."
Merhamet sözleşmesinin imzalanacağı yerin Kudüs olması gerektiğini vurgulayan Görmez, "Gelin bütün dünya dinlerini, din mensuplarını Kudüs'te toplayalım. Bir merhamet sözleşmesi metni üzerinde çalışalım. Bu merhamet sözleşmesi, birlikte yaşama ahlakı ve hukukunun kriterlerini ortaya koysun. Bu kriterlere de 'Kudüs kriterleri' adını verelim" diye konuştu.
Bu konuyu seslendirmeye devam edeceğini ifade eden Görmez, bugün Orta Doğu'da yaşanan büyük acıların, sadece birkaç gün önce ortaya çıkan cinayet şebekelerinden kaynaklanmadığını söyledi.
Görmez, "Bu coğrafyanın küresel güçlerin çatışma alanı olmaktan çıkması lazım. Küresel güçlerin, bu coğrafyayı çatışma alanı ilan ettikten sonra İsrail adındaki ülkeyi de bu çatışmanın bekçisi olarak bu topraklara dikmekten vazgeçmesi lazım" şeklinde konuştu.
Filistinlilerin durumu hiç iç açıcı değil
Ürdün Turizm ve Eski Eserler Bakanı Nayif el-Fayiz, Kudüs'te yaşayan Filistinlilerin durumunun hiç iç açıcı olmadığını belirterek, "Ekonomik yönden desteğe ihtiyaç var. Aksa Camisi'ni ne kadar fazla Müslüman ve ne kadar fazla turist kafilesi ziyaret ederse o ölçüde faydalı olacaktır" dedi.
Fayiz, İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik, Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC) tarafından "Kudüs'ün Turizm Potansiyeli Çalıştayı"nda yaptığı konuşmada, kutsal kentin, çok sayıda turizme açılması gereken olanak ve imkanları bulunduğunu söyledi.
İslam dünyasından gelecek kafilelerin buraları ziyaret etmesinin faydalı olacağını ifade eden Fayiz, bütün zorluklara rağmen Kudsi Şerif'te oturmayı sürdürenleri takdir ettiğini anlattı.
Kutsal mekanların dünyaya açık olduğunu dile getiren Fayiz, "Dünyanın çeşitli yörelerinden turizm amaçlı gelenlerin buraları görmesi gerekiyor" diye konuştu.
Fayiz, İsrail'in, kutsal yerlerin yok edilmesini amaçlayan faaliyetlerini kınadıklarını kaydederek, şunları aktardı:
"İsrail, Filistinlilere, kendi camilerine, kutsal yerlerine girmelerini yasaklamıştır. Hristiyanlar da Kıyamet Kilisesi'ne gidemiyor. Buralar çok mübarek ve kutsal yerlerdir, hepimiz bunları biliyoruz. 144 dönümlük yüzölçümü bulunan kutsal yerlerle ilgili Ürdün olarak omzumuza aldığımız bu yükten kaçınmamız mümkün değil. Çalıştayımız, turizm imkanlarının istikşafi ile ilgilidir. Bugünlerde Kudüs'te yaşayan Filistinlilerin durumu hiç iç açıcı değildir. Ekonomik yönden desteğe ihtiyaç var. Aksa Camisi'ni ne kadar fazla Müslüman ve ne kadar fazla turist kafilesi ziyaret ederse o ölçüde faydalı olacaktır. Kudüs, 2015 yılının turizm kenti olarak seçildi. Önümüzdeki günlerde turizm bakanlarının toplantısı yapılacak."
"Kudüs, önemli bir kültür birikimine sahip"
SESRIC Genel Direktörü Büyükelçi Musa Kulaklıkaya da Kudüs'ün kutsal bir bölge olduğunu söyledi.
Kudüs'ün, dünyada en uzun tarihe geçmişe sahip bir kent olduğunu dile getiren Kulaklıkaya, şehrin hem Museviler hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar için dünyadaki tek ve ilk önemli şehir olduğunu vurguladı.
Kentin birçok peygambere ev sahipliği yaptığını, farklı dine mensup insanların burada ibadetlerini gerçekleştirebildiğini anlatan Kulaklıkaya, Kudüs'ün önemli bir kültür birikimine sahip olduğunu bildirdi.
Şehrin içinde önemli ve sürdürülebilir bir turizm potansiyelini barındırdığını belirten Kulaklıkaya, "Otantik ve mirasından yararlanabileceğimiz bir şehir. Hem turizm potansiyelinden faydalanabiliriz hem de Filistinlilerin ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel etkisini artırabiliriz" diye konuştu.
Batı Şeria ve Batı Kudüs'te 41 otel ve bin 633 odanın bulunduğunu ifade eden Kulaklıkaya, doluluk oranın 2002'ye göre büyük bir artış gösterdiğini belirtti.
Turizm işletmelerinin toplam istihdamın yüzde 25'ini sağladığını, 6 bin 694 kişinin bu sektörde çalıştığını dile getiren Kulaklıkaya, "Toplam istihdam gücünün 2010 yılında yüzde 32 olduğunu düşünürsek, yüzde 25'i bunun turizm sektöründe oluşuyor. Çok önemli bir sektörden bahsediyoruz" ifadelerini kullandı.
Kudüs'ün turizm potansiyelinden faydalanmayı hakkettiğini anlatan Kulaklıkaya, İslam İşbirliği Örgütü'nün kenti 2015 yılının "Turizm şehri" olarak seçtiğini aktardı.
"Çok engel ve zorluklar var"
Filistin'in Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, İslam ülkeleri ya da diğer ülkelerden grup grup turistlerin bu kente gelerek ziyaret etmelerini arzuladıklarını ifade etti.
İslam turizm kenti olarak seçilen şehre turizm kafilelerinin geldiğini ve bundan memnuniyet duyduklarını anlatan Mustafa, "Çok engel ve zorluklar var, önümüzde ancak bu zenginliklerden istifade etmemiz gerekiyor. İsrail'in öne sürdüğü engeller, çıkardığı zorluklar Filistin halkının kaderi olamaz" dedi.
Kudüs'ün turizm imkanlarının dünya ülkelerine açılması gerektiğini vurgulayan Mustafa, çalıştayın bunlara fırsat tanıyacağını bildirdi.
Kentin adeta açık bir müze, tarihin en zengin sayfaları olduğunu belirten Mustafa, bu cenneti işgal ederek, kötü niyetli olarak buraya yerleşmek isteyenlere izin verilmemesi gerektiğine dikkati çekti.
İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreter Yardımcısı Hameed Opeloyeru ise teşkilat olarak Kudüs'un turizm imkanlarından yararlanılması için ortak çağrıda bulunduklarını söyledi.
Bölgenin en önde gelen meselesinin Filistin sorunu olduğunu, İsral'in bölgeyi barışa götürecek tavırlarda bulunmadığını kaydeden Opeloyeru, İsrail'in savaşı kamçılayan girişimlerine devam ederek, kentin tarihi ve kutsal yerlerini yok etmeye, yıkmaya devam ettiğini söyledi.
İsrail'in, Kudüs'ü, Yahudileştirmek istediğini belirten Opeloyeru, "Filistinlilerin mallarını, mülklerini ellerinden alıyor. Taşınmazlarını istimlak etmeye devam ediyor. Filistinli kardeşlerimiz yenilmeden, yılmadan, bıkmadan direnişlerini sürdürüyorlar. Onları destekliyoruz, kutluyoruz. Bu kent inancımızın bir parçasıdır, birinci kıblemizdir" değerlendirmesinde bulundu.
Opeloyeru, Kudüs'ün, bu yıl İslam dünyasının turizm kenti olarak seçildiğini anımsatarak, bu kentin kutsal yerlerinin değerlendirilerek, turizme açılmasının büyük fayda sağlayacağını bildirdi.
Filistin Özel Koordinatörü Vehbi Dinçerler de Filistin'in ekonomik ve mali anlamda işgal altında olduğunu, bunun kaldırılması gerektiğini belirterek, ülkenin kültürel anlamda da işgal altında bulunduğunu söyledi.
Filistin'de toprak ve mülkiyet üzerinde işgal ve gasp bulunduğunu ifade eden Dinçerler, Orta Doğu'da yaşanan bütün krizlerin arkasında Filistin sorununun olduğunu, bunun çözülmemesi halinde ne turizmin ne de yatırım gelişeceğini aktardı. (AA)