'Master Plan'a farklı bakış
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Mardin'de açıkladığı "Terörle Mücadele Eylem Planı"nın ne anlama geldiğini gazeteciler, akademisyenler ve güvenlik uzmanları değerlendirdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Mardin'deki Artuklu Üniversitesi'nde açıkladığı plan 10 temel ayaktan oluşuyor. Planın ilk ayağı psikolojik unsur. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ancak denetimin artırılması, etkin iletişim stratejisi de maddeler arasında.
Öneş: Sorunun netleşmediğini görüyoruz
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, planın bölgedeki soruna bir dizi tedbirler getirmesinin önemli olduğunu ancak, kapsayıcılık açısından bazı eksiklikler taşıdığını söyledi:
“Meselenin Kürt sorunu çerçevesinde değerlendirmesinde, temel mesele olan kimlik ve kimliği de aşan statü taleplerinin dengelenmesi açısından ortaya çıkan bir ciddi sorunun netleşmediğini görebiliyoruz. Tabii ki, bunun demokratikleşme ayağı içinde bir anayasal sorun olduğunu görmek gerekiyor. Ve bu meselenin hallinin de parlamento ayağında sağlanabilecek siyasi partiler arası işbirliği ile de mümkün olduğunu görebiliyoruz. Bu iş birliğinin nasıl sağlanacağı meselesi bugün önemli bir soru işaretidir. “
Öneş'e göre, silahların bırakılması şartına öncelik verilmesi, bu şartın da PKK ile HDP özdeşleştirilmesi, hükümet yönünden öncelikli bir mesele olarak görülüyor.
“Bizim 30 yıllık tecrübelerimiz, terörle mücadele bunun sağlanmasının kolay olmadığını göstermektedir. Silahsızlandırma yönünden PKK ile, hem silahsızlandırma hem demokratikleştirme adımları bakımından HDP ile olan ilişkiler ise çözümlerde temel bir mesele olarak karşımızdadır. Kürt siyasetinin hitap ettiği altı milyonu aşkın kitlenin psikolojisi ve ideolojik düşünce yapısı dikkate alındığında, HDP ile ilişkilerin öncelikle, bir diyalog, müzakere ortamı yaratacak şekilde geliştirilmesi önemlidir. “
Gürcan: Yeniden inşa sürecinin ilk adımı
Güvenlik uzmanı Metin Gürcan, Başbakan’ın konuşmasını yeniden inşa sürecinin ilk adımı olarak gördüğünü belirtti. Sahada bedel ödeyen bölgedeki vatandaşın büyük bir beklenti içerisinde olduğunu, bu beklentinin karşılanıp karşılanmayacağının önemli olduğunu söyledi:
“Devlet mağduriyetlerin giderilmesi konusunda iyi niyetli ama çatışmalar bölgede halkın çoğunluğunda öfke ve hayal kırklığına yıl açtı. Küçük bir azınlıkta ise beklenti ve fırsat olarak görülüyor. Çatışmalardan sonra bu yıkımın yeniden inşasında yaratılacak rantın nasıl dağıtılacağı da önem kazanıyor. Ekonomik mağduriyetlerin giderilmesi, çatışmalardan sonra yerelde, sahada iyi planlanamazsa yeni fay hatları oluşturabilir. İnsanlar bedel ödemiş, tanıdıkları ölmüş, yaralanmış. Siz bu acının üzerine ihale olarak belli kesimlere rant sağlıyorsanız bu ister istemez büyük bir hayal kırıklığına neden olur. Yıkımın tamiri için rantın hakkaniyetli dağıtımı en kritik konu.”
Gürcan’a göre, yeni istişare meclisleri ve "muhatap millet" vurgusu, "önümüzdeki süreçte kendi aranızda örgütlenin” çağrısı, hükümetin kendi muhatabını kendi yaratma stratejisine yöneldiğini gösteriyor. Başbakanın gençlerle ilgili bir mesajının olmamasını ise eksiklik olarak değerlendiriyor:
“Gençlerle alâkalı çok somut şeyler göremedim. Çünkü benim temel tezim bu çatışmanın nereye evrileceğini genç Kürt nüfus belirleyecek. Özellikle onların hem ekonomik hem de sosyal rehabilitesi konusunda net bir model önerisi yok. Bir de şu önemli :“Terörist ile halk birbirinden ayrılacak, halka şefkat, teröriste kudret gösterilecek.” diyor. Günümüz çatışma ortamlarında biz bunun çok da kolay olmadığını görüyoruz.“
Özcan: Planın neyi hedeflediğini anlamadım
Güvenlik uzmanı Nihat Ali Özcan, planın, kimler aracılığıyla nasıl yürüyeceği konusuna açıklık getirilmediğini belirtti:
“Ortada bir plan var doğru. Ama bu planın neyi hedeflediğini noktasında bir şey alamadım. Varacağımız hangi nokta bu planı halledecek. Politik hedef konusunda benim kafam karıştı. Planın nasıl ve kimler aracılığı ile yürütüleceği, koordinasyonun nasıl olacağı konusunda da bir şeyler açıklasaydı iyi olurdu. Plan önemli. Sahadaki uygulamalarını zaman içinde göreceğiz. “
Yeğen: Aktörle görüşmeyi öne çıkarmayan plan kadük olabilir
İstanbul Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Yeğen'e göre, ‘Terörle Mücadele Eylem Planı’nın en önemli eksiği çatışma sürecine ve bu sürecin derinleşmesine dair bir şey söylemiyor olması. Yeğen, meselenin esas aktörü ile görüşmeyi öne çıkarmayan bir planın kadük olabileceğini savunuyor:
“PKK ve HDP’nin dışarıda bırakılmasını esas alan bir plan. Onlar olmadan bu şiddet durabilir mi? Plandaki 10 maddenin birkaçı iki farklı açıdan okunabilir. Örneğin devlet- millet bütünleşmesinin altı nasıl doldurulacak? Bütünleşmenin altı otoriter muhafazakâr açıdan doldurulup, diğer kesimlerin bertaraf edilmesi anlamına gelebilir. Diğer kesimlere devletin açık hale getirilmesi anlamına da gelebilir. Temennim bu ikincisi. Yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılacak oluşu enteresan. Ancak içreğinin nasıl doldurulacağı önemli. Bu yerelleşme talebine yönelik cevap mı? Yoksa, onu etkisiz kılmaya yönelik bir manevra mı? Görmek lazım. Bunun konmuş olması yerelleşme talebinin ciddiye alınması demek. Ortadoğu’da kapsamlı bir birleştirici ruh hareketi başlatılacağına dair madde, bu 4-5 senelik Ortadoğu siyasetinde yenilenmeyi anlatıyorsa önemli bir gelişme olarak okumak lazım. Bugüne kadar Ortadoğu politikalarına dair eleştiriler kabul edilmiyordu. Planın bir diğer zayıf tarafı, Kürt hareketine karşı cephe kuruluyor olması. Cephede siyasi gerilimi artıracak bir şey olur. Cumhuriyet tarihinde bunun gibi onlarca plan var. Hem uygulanmasından bir şey çıkmayan hem de sümen altı edilen. Bu da onlardan biri olabilir. Meselesinin esas aktörü ile görüşmeyi öne çıkarmayan bir plan kadük plan olabilir.”
Coşkun: En önemli tarafı devletin yaklaşımındaki farklılık
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Vahap Coşkun’a göre ise, planın en önemli tarafı devletin yaklaşımındaki farklılık. 1990’lı yıllarda meseleye sadece güvenlik tedbirleri açısından yaklaşıldığını anlatan Çoşkun, bu planın sosyal, psikolojik, ekonomik boyutu da dikkate aldığını söylüyor:
“Kapsamlı bir plan. Planda ilk olarak psikolojiye vurgu yapılması bunun çok önemsendiğini gösteriyor. Çatışma dönemlerinde demokratikleşme perspektifinin geriye itilmesi söz konusuydu. Davutoğlu tam tersini yapacaklarını söylüyor. Hem yasal hem anayasal düzenlemeye dair adımları atacaklarını, demokratikleşmeden taviz vermeyeceklerini söylüyor. En önemli nokta halkı kazanmadan bu mücadelede başarılı olunmayacağını görüyorlar.
“Silahı elinde tutanlarla görüşmek gerekir”
Coşkun, planın gerçek anlamda iş görüp görmeyeceğini görmek için zamana ihtiyaç olduğunu belirtti:
“Kağıt üzerinde yapılan gerçek hayata nasıl aktarılacak ? Bu planı yürütecek bürokratların tavırları nasıl olacak? Bunlar da belirleyici olacak. Silahı elinde tutanları muhatap almayacaklarını ifade ediyorlar. Bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının, iş adamlarının kanaatleri ise kapsamlı şekilde ele alınması meselenin doğru ama çatışmalar durmadığı müddetçe alınacak tedbirlerin gerçek manada çözüm üretmesi mümkün değil. Bu siyasi perspektif göz ardı edilmemeli. Temel problemimiz elinde silah tutanların nasıl silah kullanmaktan vazgeçirileceği ? Bunu çözebilmeniz için silahı elinde tutanlarla görüşmeniz gerekir.”
Fırat: Somut bir şey yok”
Yazar ve yorumcu Ümit Fırat’a göre de, Davutoğlu yeni hiçbir şey söylemedi. Eylem plânı somut olmaktan uzak; soyuttu.
“Radikal, beni heyecanlandıran bir şey yok açıklamada. Yumuşatıcı bir söylem vardı. Her zaman söylediği şeyleri söyledi. İlk kez duyduğumuz bir şey yoktu. Başbakan ne ölçüde bağlayıcı, bu konuda. Cumhurbaşkanı farklı bir şey söyleyebilir. Artık böyle bir ülke dönemdeyiz. Son sözün Cumhurbaşkanı’na ait olduğu bir dönemdeyiz. Soyut kaldı, somut bir şey yok. Hamaset gibi kaldığını söyleyebilirim. Başbakan’ın Mardin’e gidip mesaj vermesi iyi niyetli, yumuşatıcı. Gayretinden de en ufak bir şüphem yok. Burada önemli olan ne kadar etkili olup olacağı.”
Bayramoğlu: Dört önemli ayak var
Gazeteci yazar Ali Bayramoğlu, Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı eylem plânında dört önemli ayağa dikkat çekiyor. Bayramoğlu’na göre hükümet restorasyonu da bu ayaklar üzerine kuracak.
“Açıklamada asayiş politikaları, telâfi politikaları, muhatap değişimi, tek taraflı demokratikleşme hamleleri görüyorum ve önemsiyorum. Dört ayaklı restorasyonda kimi politikaların değiştiğini görüyoruz. Çözüm süreci olarak tanımladığımız dönemdeki ilişki tarzı değişiyor. Örgüt, HDP, Kandil çözümünden geri dönüş var. İddia ettikleri, sivil yapılarla kurulacak temaslar ne kadar gerçekçi bilemiyorum. ‘Sorunları halkla çözeceğiz’ ifadesi önemli bir ayak. Tahribat ciddi boyutta. Hükümet de halkla ile devlet arasındaki ilişkinin kopma noktasında olduğunu görüyor. Sosyal, ekonomik ve kentsel politikalar söz konusu. Oraya, afet bölgesi muamelesi yapılacak. Yerel yönetimlerin yetki artırımı önerisi de var. Ama orada Kürt grupların yönetiminden çok; denetim altında, kaynakların kendileri tarafından kullanılması şeklinde tanımlanmış. Asayiş tanımı kuvvetli, ayrıca… Perde arkasında nasıl hamleler yapılacak bilmiyorum. Özellikle mütedeyyin ve milliyetçi kesimlerin getirdiği bir eleştiri var; ‘Bu silâhlar buraya nasıl geldi’ diye. Asayiş ve istihbarı anlamda önleyici adımlar atılacak. Çok belirleyici olacak, somutlaşma.”
“Demir: İçeriğin altının doldurulması gerekiyor
Batman Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Demir, içeriğin ne olduğunun henüz net olmadığını, altının doldurulması gerektiğini belirtiyor:
“Pazartesi Ankara’da Başbakan ile görüştük. Başbakan’ın Mardin’de açıkladıklarının çoğunu STK’lar olarak dile getirmiştik. 7 Haziran’dan sonra bölge ve ülke çok ciddi sıkıntılardan geçiyor. Bu hadiselerden dolayı. Küçük esnaf zor durumda, sanayici ihracat yapamaz durumda. Bizim ihracatımızın çoğu Irak ve Suriye idi. Başbakan’ın açıklaması elbette çok önemlidir. Umarız bir an önce hayata geçer. İçeriğinin ne olduğu henüz net değil. Altının doldurulması gerekiyor. Bu anlamda güzel gelişmeler olmasını bekliyoruz. STK’lar ile komisyonların oluşturulacağı yeniden müzakerelerin başlayacağına ilişkin ümit yarattı. En azından insanlar üzerinde çözüme ilişkin bir rahatlama yaratacak diye düşünüyorum.”
Bedirhanoğlu: Beklentimiz bir kısmını karşılıyor
Doğu ve Güneydoğu Sanayici ve İş Adamları Dernekleri (DOGÜNSİFED) Başkanı Sahismail Bedirhanoğlu ise beklentilerinin bir kısmını karşılayan bir plan olduğunu belirtiyor:
“Beklentilerimizin bir kısmını karşılayan bir nitelik var, ekonomik tabloyu hafifletme anlamında çok büyük etkisinin olacağını söyleyemem. Vergi borçları da eklenmeli ki bir anlam kazansın. Siyasal bir çözüm, siyasal bir projeksiyon anlamında da netlik yok; kardeşlik vurgusu yapıldı, önümüzdeki dönemlerde STK’larla hareket edilecek. Bekleyip göreceğiz. Ekonomik tedbirlerle ilgili somut tek şey SSK primlerinin ve esnafın kredileri borçlarının ertelenmesi. Esnafların kullandıkları kredilerin ötelenmesi ile ilgili kimleri kapsayıp kimleri kapsamayacağı henüz net değil. Başbakan’ın açıklamalarının dışında bununla ilgili gelecek genelgeler, bakanlıkları ve bankaların genelgeleri buna netlik kazandıracak. Vergi borçları çok önemli, bunun anlatılmamış olması eksiklik, bankalar ve kredilerin yapılandırılması çok önemli. Herkes kredi ile çalışıyor. Önümüzdeki dönemde gelecek olan genelge ve tamimler bunu daha netleştirecek. Biz de buna göre taleplerimizi ileteceğiz.”
(Kaynak: Al Jazeera)