Erdoğan: İcraatın konuşacağı dönemdeyiz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genel Başkanlığa tek aday gösterildiği AK Parti 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde konuştu.
AK Parti 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "989 gün sonra yine aynı salonda, nerede kalmıştık diyerek yeniden bir aradayız." dedi.
Bin 370 delegenin imzasıyla Genel Başkanlığa tek aday gösterilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, salonda yaptığı konuşmada, "Bundan yaklaşık 3 yıl önce 27 ağustos 2014 tarihinde yine bu salonda sizlere 'her bitiş yeni bir başlangıçtır' diyerek, helalleşerek ayrılmıştık. Hatırlayın o günü. Tabi bu sadece hukuki bir ayrılıktı. Gönüllerimiz hiçbir zaman ayrı düşmedi. Sevinçlerimizi de hüzünlerimizi de hep tek yürek, tek kalp olarak yaşadık. İşte şimdi de 989 gün sonra yine aynı salonda, nerede kalmıştık diyerek yeniden bir aradayız." dedi.
Konuşmasına Fatiha Sûresini okuyarak devam eden Erdoğan, "Cumhurbaşkanı adayı olurken bunun yeni bir başlangıç olduğunu söylemiştik. Bugün yine besmele çekiyor, Fatiha okuyor yeni bir başlangıç yapıyoruz. 'Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla. Âlemlerin Rabbi Allah'a hamd olsun. O rahmandır, rahimdir. O ki din gününü sahibidir. Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet; bizi kendisine nimet verdiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğramışların, sapkınların yoluna değil.' âmin. 16 yıl önce çıktığımız bu kutlu yolda sadece rabbimizden yardım istedik. Milletimizden destek talep ettik. Milletin dilinden dökülen dualara, sandıktan çıkan oy kadar önem verdiğimiz için sürekli büyüyerek bugünlere geldik. Gönül kazanmayı, oy kazanmak kadar önemli gördüğümüz için içerde ve dışardaki saldırılara rağmen dimdik ayakta durmayı bildik." diye belirtti.
Erdoğan, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, düsturuna sarıldığımız için tüm zor zamanlarımızda milletimizi yanımızda gördük. Bu ülkede güvenlik kaygılarıyla demokrasi taleplerinin aynı anda karşılanabileceğini bildiğimiz için bu ülkenin her tarafında hizmet ettik. Ayrımcılık yapmadık. Hangi il olursa olsun ulaştık. Burası bu partiye oy verdi demedik; hepsine hizmet götürdük. Bundan sonra da götürmeye devam edeceğiz. Adaletten, emniyete, ulaşımdan, sanayiye kadar tüm hizmetleri götürerek her vatandaşı birinci sınıf vatandaşı yaptık." dedi.
"Kuruluşumuzdan bugüne geçen 16 yıldan beri milletin emanetinin hakkını vermeye çalıştık." diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu durum sorumluluğumuzu daha da artırmıştır. Milletimiz AK Partiyi kısa sürede sahiplenmesinin sebebi bizden önceki hadiselere bakınca daha kolay anlarız. 1990 yıllarında yaşananlar ekonomimiz üzerinde oluşturulan o yıkıcı tahribatlara yol açmıştır. Hatırlayın o günleri; üst üste yaşadığımız krizler yüzünden ekonomi batmıştı. Benzin kuyruklarını hatırlayın. Yağ, ekmek, kuyruklarını hatırlayın. 28 Şubat müdahalesi sebebiyle demokrasimiz ağır yara almıştır. Vesayet kıskacındaki partilerin milli iradeyle bağı tamamen kesilmişti. Devlet, siyaset ve ahlak arasındaki ilişki kirlenmişti. Bu yüzden milletimiz istikrar, güven, huzur istiyordu. Milletimiz inancından, kıyafetinden, dininden, meşrebinden her konuda özgürlük istiyordu. Milletimiz yatırım, huzur istiyordu. Çöpten, hava kirliliğinden geçilmeyen İstanbul'u hatırlayın. Kolay değil. Milletimiz yarınından kaygı duymak değil; geleceğinden emin olmak istiyordu. Milletimiz devletin vesayet güçlerinden değil; kendisine hizmet edilmesini istiyordu. Dedik ya biz Allah'tan başka hiçbir gücün önünde eğilmedik, eğilmeyeceğiz. Bu böyle biline."
Doğru bildikleri yoldan dönmeyeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu uzun, meşakkatli, sabır gerektiren yolda elbette yorulanlar, yolunu kaybedenler, çeşitli sebeplerle geride kalanlar oldu. AK Parti olarak ne menzilimiz değişti ne de milletimizle aramızdaki rabıta zayıfladı. Gece gündüz gittiğimiz bu yolun uzun ince bir yol olduğunu, daha kat edecek çok yolumuz olduğunu bildik. Rabbim ömür verdikçe milletimizin yolunda çalışmayı sürdüreceğiz. Çünkü bu hayırlı, kutlu bir yoldur. Çünkü bu çocuklarımızla birlikte torunlarımızın geleceğinin şekilleneceği bir yoldur. Kim dönerse dönsün biz dönmeyiz bu yolda." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İster 3 Kasım 2002 de olduğu gibi meclise sokmasınlar, ister 2008 de partimizi kapatmaya çalışsınlar, ister 2013'te ki gibi sokakları karıştırsınlar, ister 15 Temmuzda canımıza kastetsinler biz bu yoldan dönmeyeceğiz. Allah'a can borcumuzdan, milletimize hizmet borcumuzdan başka kimseye eyvallahımız yoktur, olmayacaktır da. Yarın milletimizin karşısında boynumuz bükük durmaktansa içerdeki ve dışardaki alçakların karşısına dimdik dikilir kaderimiz der rıza gösteririz. Ölümden öte yol olmadığını biliyoruz. Bugüne kadar Allah'tan her şeyin hayırlısını istedik. Siyasetin, iktidarın, başarının da rakibin bile hayırlısı için dua ettik. Şu saatten sonra ülkem, milletim, ümmetim için hayırlı olmayan hiçbir şeyin bizim nezdimizde kıymeti yoktur. Eğer bu kardeşiniz Tayyip Erdoğan'ın ülkenin hayrına olmayan en küçük bir icraatını, sözünü görürseniz her şeyi bir kenara bırakın ve gereğini yapın. Böyle bir hatayı yapan Erdoğan'ın tüm hakları size helaldir."
"Biz bu dünyanın fani olduğunu, en sadık yârimizin toprak olduğunu unutmadık. Eksiklerimiz hatalarımız elbette olmuştur." diyerek konuşmasına devam Erdoğan, "Ama ihanetimiz asla vaki değildir. İnşallah bundan sonra da rabbimizin yardımı ve milletimizin yol göstermesiyle hizmetlerimize devam edeceğiz. Türkiye'nin FETÖ'yle mücadelesini, PKK ile mücadelesini, DEAŞ'la mücadelesini bölgedeki envai çeşit mücadelesini bu düşünceyle yürüttük. Kimseye karşı kişisel husumetimiz yoktur. Ama ülkemizin ve aziz milletimizin geleceğinin tehlikeye atılmasına da rıza göstermeyiz. Kendi milletine karşı ihanete giren kim olursa olsun gereğini yerine getirmek milletimize karşı sorumluluğumuzun icabıdır. İster babamın oğlu olsun; kimin yanlışı varsa karşısında olurum. Kimseye diyet borcumuz da bulunmuyor. Milletimiz için çalışan herkese kucağımızı nasıl açmışsak ülkemize zarar verenlere karşı da yumruğumuzu o kadar sert tuttuk. Elbette mazlumun, mağdurun hakkını savunmak hakkımızdır. Takiyyeyle, yalanla, dolanla, iftirayla yıllarca milletimizi istismar edenlerin maskesi düşmüştür. Milletin saygı duyduğu tüm duyguları kullananların yüzleri 17 Aralık'ta ve 15 Temmuz'da düşmüştür." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "FETÖ'yle mücadeleye bir günde gelmedik. 17 Aralık, 25 Ocak sonrası bu yapının tüm mensuplarına çağrı yaptık. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tepesi ihanet olanları terk edin dedik. İhanet çetesiyle bağını koparanlar kurtuldular. Özel haberleşme programlarını kullanarak, vakıflarıyla, sendikalarıyla bağını koparmayanlar, bankaya para yatıranlar için yapacak bir şey kalmadı. 15 Temmuz'da bu yapının gözünü nasıl kan bürüdüğünü inkâra yer kalmayacak şekilde gördük. 15 Temmuz işte böyle büyük bir kıyamdı. Örgütün mensuplarını tanıyanlar çok iyi bilirler ki 15 Temmuz'dan sonra bu yapıdaki kişilerde en ufak bir pişmanlık yoktur. Tutuklamalar, kamudan uzaklaştırmalar ve diğer tedbirler bir mecburiyettir. Türk devletinin bu yapının bir ihanetine daha tahammülü yoktur." diye vurguladı.
"Acaba Pensilvanya'da 400 dönümlük niçin besleniyor, korunuyor? Bu soruyu kendimize soruyor muyuz?" diyen Erdoğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Avukatlar aracılığıyla yürütülen kirli pazarlıklarla, itirafçılıkla bu mücadelenin sulandırılmasına izin vermeyeceğiz. Bu konuda önümüzdeki dönemde daha hassas, daha dikkatli aynı zamanda çok daha kararlı bir mücadele yürüteceğiz. Dünyanın 160 ülkesinde eğitim, yardımlar istismar edilerek aynen nasıl ülkemizde devletin kurumlarına sızdılarsa o ülkelerde de kurumlara sızıyorlar. O ülkenin ileri gelenlerini ele almak suretiyle onlara enteresan şeyler aşılayarak ve söyledikleri ne? Kâinatın imamı kim; FETÖ. Buralara kolay gelinmedi. Bu oyunların arkasında acaba hangi güçler var diye düşündük mü? Nice saldırıların üstesinden gelen milletimiz FETÖ ihanetinin kökünü de kazıyacaktır. Acaba Pensilvanya'da 400 dönümlük niçin besleniyor, korunuyor? Bu soruyu kendimize soruyor muyuz?"
Konuşmasında PKK yönelik operasyonlara da değinen Erdoğan, "Bölücü teröre karşı da kararlı bir mücadele sürdürüyoruz. 2015 yılında çukur eylemlerinin üstesinden bölge halkının desteğiyle, 2013 teki tecrübeyle geldik. Kürt kardeşlerim kendilerine asıl sahip çıkanın örgüt değil; devleti olduğunu bu dönemde açıkça görmüştür. Demokratik zeminde her türlü imkân tanındığı halde örgüte teslim olanların esamesi okunmuyor. Buna müsaade edilemez. Son zamanlarda büyük darbe alan örgütü her bakımdan daha zor günler bekliyor. Türkiye, ayağındaki bu bölücü terör prangasından kurtulma yolunda emin adımlarla yürüyor." dedi.
Ortada şahsi bir mesele olmadığı için kimseyi affetme veya cezalandırma gibi bir seçeneğinin olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Dedik ki; inlerine gireceğiz. Şu an inlerine girdik, giriyoruz. Ülkem sınırlarında Gabar, Tendürek'te 65'i aşkın mağaraya girildi. Silahlar ifade edemeyeceğim kadar yüklü. Buralara kadar bunlar nasıl girdiler. Şimdi bundan sonraki süreç bunları yok etme sürecidir. Çekinmeden, yılmadan, askerimizle, polisimizle, güvenlik korucusuyla bu hayata geçiyor. Ülkenin güneyinde terör oluşumu isteyenler ülkemin geleceği adına neler yapılacağını görmek isteyenler tarihe baksınlar. Meseleyi kabul etmeyenlere meramımızı er meydanında anlatmaktan başka çare kalmıyor. Namert kaçar; mert dövüşür. Biz hiçbir zaman kaçmadık. Bir yanda 80 milyon vatandaşı bin yıllık geçmişiyle Türkiye Devleti, diğer yanda herkesin kullandığı terör örgütü. Tercih bunlar arasında yapılacak. FETÖ'den, DEAŞ'a kadar terör örgütlerinin ihanet çeteleriyle meselem şahsi değildir; mesele ülkenin bekası meselesidir. Ortada şahsi bir mesele olmadığı için kimseyi affetme, cezalandırma seçeneğim yoktur. Unutulmamalıdır ki Türkiye yaşadığı tüm badirelere rağmen geriye adım atmamıştır. Ne kadar ihanet içinde olursa olsun, ne kadar alçalırlarsa alçalsınlar hukuk içinde yürütüyoruz. Dünyada Türkiye'nin yaşadıklarını yaşayıp da hukuka bağlı kalan başka bir ülke olduğunu sanmıyorum."
AK Parti öncesi ve sonrası icraatlar hakkında istatistikler de veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra konuşmasına şöyle devam etti:
"İnşallah bu olağanüstü büyük kongreyle birlikte il, ilçe, belde teşkilatlanmalarımızda yenilemeye gideceğiz. Ardından altı aylık bir yol haritasını halkımızla paylaşacağız. 18-25 yaş aralığındaki genç kadroların nasıl ki bu listede yer alıyorsa; il ilçe belde teşkilatlarda da yer almasını istiyorum. Demokraside, ekonomide ülkemizi standartları sizlerle paylaşacağız. Biz partimizin adını adalet ve kalkınma diye rastgele belirlemedik. Bundan sonra aynı doğrultuda sürekli nefes tazeleyerek, güç yenileyerek, kendimizi yenileyerek devam edeceğiz. İnşa ve ihya faaliyetlerini kesintisiz bir şekilde sürdüreceğiz. Hedefimiz demokrasi ve adalette Türkiye'yi krizler, koalisyonlardan kurtarıp mesafe kat ettikçe hedefimizi büyüttük."
Avrupa Birliği müzakere sürecine ilişkin de konuşan Erdoğan, "Reformlarımızın dinamosu olarak gördüğümüz Avrupa Birliği süreci hiçbir aday ülke için uygulanmayan kuralların konması asıl niyetlerini ortaya çıkarmıştır. Biz hep hak ve özgürlüklerle ilgili reformları Avrupa Birliği için değil; kendi vatandaşlarımız layıktır diye yaptık. Türk milletinin her bir ferdinin en geniş özgürlük içinde yaşamak en tabi hakkıdır. Bu ülkede kimsenin kıyafeti, meşrebi, farklılıkları yüzünden zulme uğramasına, cezalandırılmasına izin vermeyeceğiz. Özellikle gençlerimizin özgürlükleri konusunda hiçbir tereddütleri olmasın. Bunun için demokrasimize sahip çıkmamız gerekiyor. Demokrasi tıpkı ekonomi gibi lafla değil; icraatla olur. Biz onlar gibi yapmadık. Biz yaradılanı severiz yaradandan ötürü." dedi.
"Avrupa Birliği'nin ülkemizin onurunu hiçe sayan tavrın tahammül etmek zorunda değiliz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Avrupa Birliği ya sözleri tutar, serbest dolaşımı, fasılların önündeki engelleri kaldırır. Ya da herkes kendi bildiğini yapar. Bizim tercihimiz her şeye rağmen AB ile devam etmektir. Karar verecek olan Avrupa Birliği'dir. Sadece bir ayda yapılan görüşmeler Türkiye'nin önünde daha büyük yollar olduğunu gördük. Hindistan, Kuveyt, Rusya, Çin'e gittik. Ümit verici gelişmeler gördük. Bugünkü Türkiye geçmişten çok daha müreffeh, çok daha ilerde olacaktır. 15 Temmuz darbe girişimi ve 16 Nisan referandumu ülkemiz için çok önemliydi. 15 Temmuz'da meydanlara dökülen tüm vatandaşlara teşekkürlerimi sunuyor, milletimle iftihar ediyorum. 249 şehidimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza şifalar diliyorum. Bu tür hadiseler milletlerin tarihindeki kritik gelişmelerdir. Ülkemizin içindeki ve dışındaki tüm terör örgütleriyle mücadelede yeni bir döneme geçmiştir. Fırat kalkanı bunun en iyi örneğidir. Türkiye ordusuyla varlığıyla kendini göstermiştir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sözün bittiği, icraatın konuşacağı bir dönemdeyiz. İşte biz ibret alıp bir asır önce başımıza gelenlerin tekrar yaşanmasına izin vermeyeceğiz. 16 Nisan'da kabul edilen referandum bu kararlığımız için çok önemlidir. Yeni yönetim sistemiyle ilgili maddeler 2019 seçimiyle yürürlüğe girse de milletimizin desteği bize güç vermiştir. AK Parti olarak artık işimiz daha zor. Daha önce olduğu gibi yüzde 34, yüzde 40, yüzde 49,5 ile iktidara gelme imkânımız yoktur. Artık çıta yüzde 50+1'dir. Yüzde 50'nin üstünde oy almanın ne kadar zor olduğunu cumhurbaşkanlığı seçiminde ve halk oylamasında hep beraber gördük. 2019 seçiminde netice almak istiyorsak kolları sıvayıp çalışmaya başlamalıyız. Genel merkezdeki, TBMM'deki il, ilçe mahalle teşkilatındaki tüm arkadaşlarımızın bu bilinçle çalışması gerekiyor. Çok küçük hataların nelere mal olabileceğini 16 Nisan'da gördük." diye belirtti.
"Bu ülkede yıllarca dindarlar ötekileştirilmiştir. Bu ülkede yıllarca Türk, Kürt, Sünni, Alevi denilerek insanlar dışlanmıştır." diyen Erdoğan, "Şan şöhret mevkiinin babadan oğula geçtiği monarşi sistemi kurulmuştur adeta. AK Parti cumhuriyetle cumhuru buluşturan parti olduğu için milletimiz tarafından bu kadar güçlü şekilde sahiplenilmiştir. Geçmişte sözü dahi edilmeyen sorunlar konuşulmuş, tartışılmıştır. Yine bizim dönemimizde geçmişte özlemle bakılan ne kadar hizmet varsa ülkemize kazandırılmıştır." ifadelerini kullandı. (Mustafa Kaynak, Hamza Adiyaman, Fırat Arslan - İLKHA)