'Bugüne kadar 62 bin 730 FETÖ operasyonu yapıldı'
İçişleri Bakanı Soylu: "Bugüne kadar 62 bin 730 FETÖ operasyonu gerçekleştirilmiştir. İçişleri Bakanlığımızda 43 bin 648 kişi ihraç edilmiş, 5 bin 225 kişi de görevden uzaklaştırılmıştır." dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığı ve ilgili kurumlarının 2019 bütçesinin sunumunu yaptı.
Soylu, "Bugüne kadar 62 bin 730 FETÖ operasyonu gerçekleştirilmiştir. İçişleri Bakanlığımızda 43 bin 648 kişi ihraç edilmiş, 5 bin 225 kişi de görevden uzaklaştırılmıştır." açıklamasında bulundu.
Değişimin, genellikle umut vadeden ve arzulanan bir kavram olmasına rağmen 21. yüzyıl dünyasında yaşananların, arzulanabilir ve umut vadeden değil, tam tersine rahatsız edici bir değişim olduğunu dile getiren Soylu, Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre dünyada 2000 yılında 21,1 milyon kişi sığınmacı ve mülteci statüsündeyken, bunun 2017 itibarıyla 71,4 milyon kişiye ulaştığına dikkati çekti.
Soylu, 2000 yılında dünyada doğrudan uyuşturucu madde kullanımına bağlı ölümlerin sayısı 118 bin iken, bu rakamın 2016 yılı itibarıyla 318 bine yükseldiğini aktararak, şöyle konuştu:
"Amerika'nın müdahale ettiği yıl olan 2002'de Afganistan'daki haşhaş ekim alanı 17 bin hektardı. Müdahale sonrasında 2017 rakamıyla 328 bin hektara yükselmiş, üretilen afyon miktarı 200 tondan 9 bin tona çıkmıştır. Sadece 2016-2017 arasındaki üretim artışı yüzde 63'tür. Ve 2000 yılında, dünyada terörist saldırılar sebebiyle ölen insanların sayısı 5 binin altındayken, bu rakam 2016 için 25 bin 673 olarak hesaplanmaktadır. Dün PKK'ya 5 bin tır silah yardımı yapanlar, bugün de PKK ile bir gelecek ve petrol pazarlığı içindedir. Avrupa başkentlerinde ise terör alarmları verilmekte, metrolarda ve meydanlarda özel harekatçılar nöbet tutmaktadır. Yıllarca en ölümcül günah saydıkları ırkçılık bugün Avrupa'da doğu toplumları ve İslam üzerinden tarif edilen yeni bir modelle, bir anlamda neo-ırkçılık ve ötekileştirme olarak yükselmektedir. Ve bu rahatsız edici değişimlerin hiçbirinin sebebi Türkiye değildir. Bilakis zarar göreni, deyim yerindeyse mağdurudur."
"Dünyayı yeni bir savaşa dahil ettiler"
Bütün bu fotoğrafın, Batı'dan dünyaya yayılan bir kaos ve karmaşanın olduğunu gösterdiğini belirten Soylu, "İki dünya savaşı çıkardılar. Şimdi ise dünyayı 'vekaletler savaşı' olarak tanımlanan yeni bir savaşa dahil ettiler. Kendileri bulaşmıyorlar, taşeronlarını çatıştırıyorlar. Özellikle Doğu'yu da bu kaos ve karmaşa planlarının içine çekmek, hatta merkezine almak istiyorlar." dedi.
Ekonomik krizlerini iki dünya savaşıyla aşanların, bugünkü tıkanmışlıklarını da Ortadoğu'daki "vekaletler savaşı"yla aşmak istediğine dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti:
"Bu kaosu İsrail'in kuruluşuyla başlattılar, İran-Irak Savaşı ve diğer çatışmalarla zemini düzelttiler, bugün de Suriye iç savaşı, Afganistan müdahalesi, DEAŞ, PKK/YPG gibi araçlarla bunu olgunlaştırmaya ve özellikle bizim tarihi ve coğrafi hinterlandımızda, uzun süreli bir çatışma ve güvensizlik ortamı tesis etmeye çalışıyorlar. Türkiye bu kaosun dışında kalabilmek için siyasal istikrarına, güvenlik istikrarına ve ekonomik istikrarına odaklanmış durumdadır. Bu üçünden asla feragat edemeyiz. Türkiye, hem geçmişten gelen devlet geleneği hem birlikte yaşama, terörle mücadele ve göç gibi konulardaki yüksek tecrübesiyle etrafındaki hadiseleri ciddi bir başarıyla yönetmektedir. Vicdanla, merhametle ama mutlaka demokrasi ve hukuk içerisinde kalarak yönetmektedir. Kimse kusura bakmasın, Paris'te bir terör saldırısı oldu, ordu bir yıl sokaklardan çıkmadı. Terör ve göçe bizim gibi sınır komşusu olsalardı acaba ne yaparlardı, çok merak ediyorum. Demokrasilerinin ve hukuklarının gücünü asıl o zaman görmek isterdim."
İçişleri Bakanı Soylu, Türkiye'nin demokrasisinin ve hukukunun sürekli test edildiğini dile getirerek, "İddialı bir şey söylemek isterim, bizim göç yönetimimiz, terörle mücadelemiz ve uyuşturucu ile mücadelemiz hem çıktıları açısından hem de demokrasi ve hukuk standartları açısından dünya medeniyetinin yüz akıdır. Türkiye'nin üç istikrar bileşeni noktasındaki sağlam duruşu hem kendi bekası için hem de dünya medeniyeti açısından hayati öneme sahiptir." diye konuştu.
Türkiye'nin büyük fırsatlarının bulunduğunu ancak güvenlik noktasında da doğal dezavantajları olduğunu ifade eden Soylu, Türkiye'nin, Suriye ve Afganistan kaynaklı göç dalgasının muhatabı olan Irak-Suriye-İran sınırlarının toplam bin 855 kilometre olduğunu belirtti.
PKK'nin dışarıdaki kaos ortamından beslenmeye çalıştığını vurgulayan Soylu, şunları söyledi:
"DEAŞ, her ne kadar 2017'den beri yurt içinde eylem yapamıyorsa da hala bir tehdit unsurudur ve operasyonlarımız sürmektedir. Öte yandan uyuşturucu ticaretinin de kara, hava ve denizden en önemli rotalarından birisi üzerindeyiz. Tüm bunlar güvenlik yükümüzü ve maliyetimizi daha da arttırmaktadır. Dolayısıyla ülkemiz ve hükümetimiz değerlendirilirken, başka ülkelerde olmayan bu güvenlik riskleri ve bunların oluşturduğu ekonomik, sosyal ve siyasi maliyetler de göz önüne alınmalıdır. Bu tablo içinde İçişleri Bakanlığı olarak, Türkiye'nin güvenliğini de bütüncül bir yaklaşımla ele aldık. Hem kolluk birimlerimizi hem güvenlikle ilgili bilişim sistemlerimizi hem de sınır güvenlik sistemlerimizi birbiriyle uyumlaştırarak Türkiye'yi 'entegre güvenlik şemsiyesi' olarak tarif edebileceğimiz bir anlayışla korumaya çalışıyoruz."
Bu yapının içinde "entegre sınır yönetimi projesi"nin de bulunduğunu anlatan Soylu, "Fiziki sınır güvenlik sistemlerimiz, modüler beton duvarlar, kamera ve izleme sistemleri, denizlerimizde 340 bin kilometrekarelik alanı kontrol altında tutan SGRS radar güvenlik sistemi, jandarma muhabere sistemlerimizin entegrasyonu, kent güvenlik yönetim sistemlerimizin entegrasyonu var. Yani Türkiye'nin güvenliği ile ilgili bütün dijital ve fiziki kabiliyetleri birbiriyle uyumlaştırıyoruz. Birbirlerini görmelerini sağlıyor, aralarında veri transferi, hatta insan gücü ve ekipman transferine bile imkan veren çoklu bir yönetim modeline geçiyoruz." dedi.
Türkiye'nin, en önemli sorun alanlarından biri olan terörle mücadelede, özellikle 15 Temmuz'dan sonra köklü bir strateji değişikliğine gittiğini anımsatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eskinin 'olay sonrası operasyon' anlayışından 'kesintisiz operasyon' anlayışına, tehdidi kendi sahamızda karşılamaktan 'kaynağında ve oluştuğu yerde yok etme' anlayışına geçtik ve kapasite kullanımını arttırma, entegrasyon gibi yaklaşımlarla da bu stratejiyi tahkim ettik. Bu anlayışla PKK, DEAŞ, FETÖ ve aşırı sol örgütlerle mücadelemiz eş zamanlı olarak sürmektedir. PKK'ya yönelik bu yıl toplam 87 bin 838 operasyon yaptık. Bu operasyonlarda toplam bin 289 teröristi etkisiz hale getirdik. Son 2 yılda kırsalda yapılan operasyonlarımızı yüzde 173 oranında arttırdık. Kurduğumuz saha baskısıyla geçen yıl 965 olan silahlı saldırı eylem sayısı bu yıl 677'ye, mayın ve EYP eylemleri ise 250'den 148'e düşmüştür. Özellikle silahlı çatışmadaki düşüş, örgütün eylem kabiliyetinin kırıldığını göstermesi bakımından önemlidir. Keza yurt içindeki terörist sayısı da 2016'daki 2 bin 475-2 bin 780 bandından, yüzde 69 azalışla bu yıl 755-876 bandına oturmuştur. Örgüte katılım son 30 yılın en düşük seviyesine ulaşmış, 2015'deki 3 bin 881 seviyesinden bu yıl için 95 rakamına düşmüştür."
İçişleri Bakanı Soylu, terörle mücadelede fiziki altyapı meselesine özel önem verdiklerinin altını çizerek, bu amaçla 37 karakol açılmasının planlandığını, 10'unun inşaatına başlandığını bildirdi.
"Şu ana kadar 334 örgüt mensubu teslim oldu"
Jandarma ve Kara Kuvvetlerince toplam 142 üs bölgesinin sürekli olarak tutulduğunu, 111 kalıcı polis güvenlik noktası inşaatının ise sürdüğünü aktaran Soylu, 38 geçici polis güvenlik noktasının da tamamlandığını aktardı.
Terörle mücadelede yapılan yol kontrollerinden, trafik kazalarının azaltılması ve teröristlerin mobilizasyonunu önleme adına ciddi kazanımlar elde ettiklerini dile getiren Soylu, son bir yılda 57 milyon 240 bin aracın bu kapsamda kontrol edildiğini kaydetti.
Süleyman Soylu, önemli bir mücadele aracının da örgüt mensuplarına yönelik ikna çalışmaları olduğuna işaret ederek, "2017 yılında 380, 2018 yılında da şu ana kadar 343 örgüt mensubu teslim olmuştur. Bunların geçen yıl 136'sı, bu yıl da 146'sı aileler ile görüşülerek yapılan ikna çalışmaları neticesinde gerçekleşmiştir. Bu, Türkiye'de yürüttüğümüz terörle mücadelenin öneminin ve oluşturduğumuz psikolojik alan harekatının ne kadar başarılı olduğunun tespitidir." dedi. (AA)