'İsrail tohumu insanı ve toprağı kısırlaştırıyor'
Uzmanlar, ithal edilen tohumların, çeşitli hastalıkları da beraberinde getirdiğini belirterek yerli tohum üretilmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye’de sera ve kapalı alanlarda üretilen sebze ve meyve tohumlarının bir kısmının başta İsrail olmak üzere yurtdışından ithal edilmesi ülke ekonomisini olumsuz anlamda etkilediği belirtildi.
Konuyla ilgili İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslam İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Abdulmuttalip Arpa ve Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık açıklamalarda bulundu.
Doç. Dr. Arpa, İsrail’den alınan tohumların kısırlaştırıcı özeliğe sahip olduğuna dikkat çekerken Atalık ise Tarım Bakanlığının tohumluk üretebilecek elamanların yetiştirilmesine imkânlar sağlaması gerektiğini ifade etti.
“Tohumumuzun yüzde 10’u İsrail’den”
Sera ve kapalı alanlarda üretilen sebze ve meyve tohumlarının yüzde 10 ‘nun İsrail’den ithal edildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Arpa, şöyle konuştu:
“Türkiye’de ekilen tohumların İsrail kökenli olduğuna dair vatandaş nezdinde yaygın bir kanaat vardır. Söz konusu kanaatin oluşmasında haklılık payı olmakla birlikte, şu bilgiyi vermekte fayda mülahaza ediyorum. Türkiye güçlü tarım geleneğine sahip bir ülke olup, açıkta üretilen sebzeler, meyveler, bakliyat ve çeltikte kullanılan tohumların çoğunluğunu kendisi üretmektedir. Buna karşılık sera gibi kapalı alanlarda yetiştirilen salatalık, biber, domates ve patlıcan gibi tohumlarda ise hibrit tohum kullanılmakta, bunların çoğunluğu da ithal edilmektedir. Bu bağlamda yapılan ithalata karşılık bir ihracat ta söz konusudur. İşte yapılan söz konusu ithalatın içerisinde İsrail devletinin toplam payı yüzde 10 civarındadır.”
“İsrail’den alınan tohumlar toprağın kimyasını bozuyor”
İsrail’den alınan tohumların kısırlaştırıcı özeliğe sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Arpa konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin, kapalı alanda yetiştirilen domates tohumunda İsrail’e olan bağımlılığını maalesef hala sürdürmektedir. Bu tohumlar 1’e 10 gibi yüksek derecede ürün verirken, besin değeri de 1’e 10 derecede düşük olmaktadır. Ayrıca bu tohumlar kısırlaştırıcı özellikli olup ekilen toprağın kimyasını bozmakta ve o toprak artık başka tohumları da hazmedememektedir. Yine insanlarda uzun vadede hormonel denge, kanserojen etki ve iktidarsızlık gibi sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiği ifade edilmektedir.”
“Devlet bir tarım politikası geliştirmeli”
Doç. Dr. Arpa İsrail’den alınan bu kimyasal tohumlara karşı hükümetin bir tarım politikası geliştirmesi gerektiğini belirterek, “Üzülerek ifade edelim ki, Türkiye kendi tarım teknolojisiyle söz konusu bu tohumları hala üretmekten acizdir. Üretici de konuya ticari yaklaştığı için haklı olarak bu ithal tohumlarda ısrarını sürdürmektedir. Burada hükümetin bir tarım politikası geliştirmesi gerekir. Üniversitelerimizin de bu alanlarda araştırmalarına yoğunluk vermeleri gerekmektedir. Kısacası yerli tohumlara dönme noktasında tohum bankacılığı, teşvikler, sağlam politikalar gibi ciddi adımların atılması artık kaçınılmazdır. ‘Ekranların önüne çıkıp bir şey olmaz bakın ben de tüketiyorum’ gibi laflarla konuyu geçiştirme dönemi artık kapanmıştır.” İfadelerini kullandı.
“Kimyevi gübreler sağlığa zararlı”
Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık ise kimyevi gübrelerin sağlığa zararlı olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Yabancı şirketler özelikle döllenen ürünler üzerine tohumlar üretiyorlar. Ürünü ilk ektiğimizde gayet güzel, şekli düzgün ve verimli ürünler elde ediliyor. Fakat bunlardan tohumluk alınıp tekrar üretildiğinde aynı verim alınamıyor. Bu da yabancı şirketlerin ürettiği hibrit tohumlarının biraz yerel ekolojiye ve coğrafyamıza uygun olmamasından kaynaklı. Kimyevi gübrelerle gübrelenen Hibrit tohumlarının ürünlerinin verimi yüksek oluyor. Ama kimyasallar sağlığa zararlı olduğundan dolayı bu da beraberinde hastalıkları getiriyor.”
“Gıdada dışa bağımlılığı bitirecek öz kaynaklar kullanılmalı”
Son olarak Tarım bakanlığının tohumluk üretebilecek elamanların yetiştirilmesinde imkânlar sağlaması gerektiğini belirten Atalık; “Biz ziraat mühendisleri odası olarak en büyük arzumuz ve hedefimiz, kendi yerel çeşitlerimizin yaygınlaştırılması, yerel üretim pazarlama şirketlerinin kurulmasıdır.. Zira bizim bu coğrafyaya en iyi uyum sağlayan yerel çeşitlerimizdir. Kimyasal kullanımını da bu yolla azaltmak mümkün. Tohumda dışa bağımlılıktan ziyade tarım bakanlığımızın tohumluk türleri üretebilecek elemanlar yetiştirmeli ve imkanlar sağlamalı. Özelikle gıdada dışa bağlılığı bitirecek ve kendi öz kaynaklarımızın kullanılması öncelikli hedefimizdir.” dedi. (Ahmet karakaş/İLKHA)