Bir anlık zevkler uğruna binler anı feda ettiğin yetmedi mi?
Ey nefsim, herkese hakkı hakikati anlatır ama kendin akıl almazsın. Allah’ın öfkesini celbeden kişilerin, konuştuklarıyla amel etmeyenler olduğunu unutma. Cehennemde ateşten makaslarla dudaklarını kesen kişilerin, konuştuklarıyla amel etmeyenler olduğu hadisini unutma.
Bir anlık zevkler uğruna binler anı feda ettiğin yetmedi mi?
Ey nefsim,
Bunca yıldır beni peşinden sürüklediğin yetmedi mi? Bir anlık zevkler uğruna binler anı feda ettiğin yetmedi mi? Peygamber’in (sav)’in; “Yarıncılar helak oldu...” diye seni uyarmışken, yarın, yarın diye diye, ömür baharın, hazana döndü, bir ömür geçirdin. Söyle ey nefsim, ne zaman uslanacaksın.
Ey nefsim,
Ne kadar azgın, ne kadar doyumsuzsun. Bunca yıl işlediğin suçlardan, cürümlerden geriye ne kaldı. Dünyada zevk adına yaptığın, tattığın ne varsa, sende bir anlık, geçici bir zevk dışında, pişmanlık ve nedametten başka bir şey bıraktı mı? Bu geçici zevkler için baki zevkleri feda ettin. Unutma ki, Cenabı Allah’ın; “İnkâr edenler ateşe sunuldukları gün, (onlara şöyle denir:) “Dünyadaki hayatınızda güzelliklerinizi bitirdiniz, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı, alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız.”1 Vadi gereği, bu geçici dünya zevklerini tercih ettiğinden dolayı, ahiret nimetlerinde mahrum bırakılacağını unutma!
Ey nefsim,
Gizli işlediğin günah ve isyanlarda kullardan utandın. Ama unutma ki, tüm gizli sırların ortaya çıktığı günde, kendini gizleyeceğin bir elbisen, arkasına sığınacağın bir sığınağın olmayacak. Tüm sırlarının ortaya çıkacağı o günü düşünmeden bunca hata ve günahı işledin ve işlemeye devam ediyorsun. Söyle ne zaman kendine geleceksin?
Ey nefsim,
Her namaz vakti, emirlerine karşı geldiğin Rabbinin huzuruna tövbeni bozmana, verdiğin sözde durmamana rağmen yine geldin. Defalarca sözünde durmadığın halde, O’na yine söz verdin. Namazda اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ﴿٦﴾ “Bizi doğru yola hidayet et, doğru yola ilet, diye dua ettin. Bize doğru yolu, razı olduğun yolu göster diye dua ettin. Rabbin de bu duana: ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ “Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.2” diye cevap verdi. Sana hidayet yolunun, kendisinde şek ve şüphe olmayan bu kitapta olduğunu bildirdi. Ey nefsim, Rabbinin sana gösterdiği bu hidayet kitabının, gösterdiği yoldan ilerlemekten, sapıklık ve eğrilikten uzak olan bu “الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ” yolunda yürümenden seni alıkoyan nedir?
Ey nefsim,
Herkese hakkı hakikati anlatır ama kendin akıl almazsın. Allah’ın öfkesini celbeden kişilerin, konuştuklarıyla amel etmeyenler olduğunu unutma. Cehennemde ateşten makaslarla dudaklarını kesen kişilerin, konuştuklarıyla amel etmeyenler olduğu hadisini defalarca insanlara sen anlattın. Kendinin de bu hadisin muhatabı olduğunu neden unuttun. Doğru sözlü, emin olan o Peygamber (as)’in doğru sözüyle haber verdiği, cehennemde cehennem ehline yapılan azaptan daha ağır olan azabın, cehennemde etraflarına pis kokular saçan insanlar olduğunu unutma. Bu insanların, dünyada insanlara hakkı anlatıp onu yaşamayan âlimler olduğunu daima aklında tut. Eğer bu dünyada unutursan ahirette de sen unutulanlardan olacaksın. “Onlar Allah'ı unuttular; Allah da onları unuttu.”3
Ey nefsim,
Sakın şeytan seni, yaptıklarınla aldatmasın. Seni rabbinin rahmetiyle aldatmasın. Sen diyordun insanlara; şeytanın her insan için bir tuzağı muhakkak vardır diye… Dünyada ne kadar insan varsa, o kadar tuzağının olduğunu, her insanı zayıf noktasından yakaladığını sen söylüyordun. Sen de biliyorsun ki şeytan, peygamberleri kandırmaktan dahi ümidini kesmemiştir. O şeytan her iyi yolun üzerinde oturur. Sakın ucba ve kibre kapılma. Unutma ki, kimisini tüm ömrü secdede, kimisinin tüm örü rükûda geçen; Allah’a bir an isyan etmeyen, Allah’ın tüm emirlerine itaat eden melekler, başlarını sucuddan ve rukudan kaldırdıklarında, ya Rabbi biz sana hakkıyla kulluk yapamadık diyeceklerdir. Sen kimsin ki; yaptığın amellerle övünüyor, kendini büyük görüyorsun. Unutma ki Allah, bu dini bazen zalimlerle de hâkim kılabilir.
Ey nefsim,
İnsanların içerisinden çıkarılmış en hayırlı insan olan, en büyük Peygamber (as)’ı hatırla. Allah korkusundan göğsünün kaynadığını, gözünden akan yaşlarla sakallarının ıslandığın, geceleri saatlerce ayakta kaldığı için ayaklarının şiştiğini hatırla. Buna rağmen Cebrail (as)’in 'Ey Muhammed (as), cehennemin uzunluğu yetmiş zira’ olan zincirinin bir tek halkası dünyanın üzerine bırakılacak olsa şüphesiz ki, dünya onun hararetinden erir ve yok olur. Ve eğer zakkum ve zer'iden bir katre dünya ehlinin sularına düşecek olsa, o insanlar onun pis kokusundan ölürlerdi.” Sözünü işitince kendisinin ve ona bu haberi getiren
meleğin ağladığını duymadın mı? Şimdi sen bu hadisi okuduğun dinlediğin halde neden ağlamazsın, ey zalim nefsim. Yoksa bu hadiseden sonra Peygamber (as)’a ve O’nun yanındaki meleğe gelip; 'Sizlere Allah'ınızdan selam var, o buyuruyor ki, ben her ikinizi de azap görmenize sebep olacak herhangi bir günah işlemekten korudum, masum kıldım" diyen melek sana da mı geldi ki, bu kadar rahatsın.
Ey nefsim,
Ömür Allah’ın sana verdiği bir sermayedir. Bu sermaye hayırlı ameller, salih amellerle fazlalaşır, kısa ömür bereketlenir, uzar. Toprağa ekilen tohum gibi, ahirette baki meyvelere verir. Sen bu ömür sermayesini heba edip tükettin. Sermayenden arta kalanı da harcayarak, Resulullah (sav)’in sözünü ettiği müflis tüccar durumuna düşme. "Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir" 4 ey nefsim, Allah'ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşinde5 nasıl dayanacaksın.
Ey nefsim,
Rabbinin şu çağrısına kulak ver ve töbe et. “Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. "Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler.”6 Bil ki, ölüm meleği gelip emaneti kabz ettikten sonra bedeninin herhangi bir azasına artık söz geçiremeyeceksin. O an tek bir “Sübhanellah” dahi diyemeyeceksin. Kalk tövbe et ve sen de, Cenab-I Allah’ın, onlardan, onların da, Cenabı Allah’tan razı olduğu, huzur içinde olan insanlar safına katıl. "Ey huzur içinde olan nefis! Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön! (İyi) kullarımın arasına gir. Cennetime gir.”7
Rabbim cümlemizi nefislerimizin şerrinden muhafaza etsin, bizlere nasuh bir tövbe nasip etsin. Bir dahaki yazımızda buluşmak ümidiyle, hepinizi Allah’a emanet ediyor, dualarınızı bekliyorum. (Zafer Birikli)
1 Ahkaf 20
2 Bakara Sûresi 2
3 Tevbe 67
4 Müslim, Birr 59. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyamet 2
5 Humeze 6-7
6 Tahrim 8
7 Fecr 27-30