Soysal Ailesi: Sabrımız kalmadı
Batman'da 1998 yılından bu yana kendisinden haber alınamayan 6 çocuk babası Cevzet Sosyal'in ailesi, Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un kitabında yer verdiği iddianın bir an önce araştırılmasını talep ederek, “17 yıldır bekliyoruz, bizi daha fazla bekletmesinler. Sabrımız kalmadı…” diyerek yetkilileri göreve davet etti.
Eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un 'İN' isimli kitabında yer alan bir iddia, 17 Yıl önce evinin önünden Toros marka araçla kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Cevzet Soysal'ın ailesi için buruk da olsa bir umut ışığı oldu.
Kitapta yer alan iddiaya Cevzet Soysal Fethullah Gülen'e bağlı polisler tarafından kaçırıldı, günlerce yapılan işkencelerin ardından boynu kırılarak şehid edildi. Daha sonra Batman'ın Beşiri ilçesi kırsalında gömüldü.
İddianın sahibi ile mağdurlar aynı programa konuk oldu
A Haber'de canlı yayınlanan "%100 Siyaset" programına konuk olan Batmanlı Soysal ailesinin üyelerinden Mücahid Soysal, Müslime Soysal ve Hicran Güneş, yaşadıkları mağduriyetle birlikte yetkilerden beklentilerinin olduğunu dile getirdiler.
Programda önce Cevzet Soysal'ın ne zaman, nasıl ve kimler tarafından kaçırıldığı, ailenin bugüne kadar Cevzet Soysal'ı bulmak için ortaya koyduğu çabayı konu alan bir VTR yayınlandı.
“Olayın aydınlanması için Devlet önemli adımlar atmış”
Daha sonra programın konukları arasında yer alan 'İN' kitabının sahibi Sabri Uzun, Soysal ailesiyle nasıl iletişim kurduğunu anlattı. Olayın çok kısa bir zamanda aydınlanacağına inandığını belirten Uzun, “Birçok arkadaşım ‘bana bu konuya girme, yazma başın belaya girer.’ dedi. Girsin, bedelini öderiz dedim. Ve çok da rahatım, huzurluyum. Benim Twitter adresime bir özel twit geldi. Müslime kızımız, ‘Ne olur beni Sabri Uzun’a ulaştırın’ diye bir mesaj atmıştı. ‘Babamı görmedim, tanımıyorum. Ne olursunuz babamın ölüsüne veya dirisine beni kavuşturun’ dedi. Biz o duyguları çok yaşadık… Hemen cep telefonumun numarasını yazdım, gönderdim. Yarım dakika geçmeden beni birisi aradı, ‘Ben adım Müslime, Cevzet Soysal’ın kızıyım’ dedi. ‘Ne olur bana yardımcı olun, benim ne yapmam lazım’ dedi. Kızım Allah adına, kanun adına, Devlet adına sana elimden gelen yardımda bulunacağım dedim. Namusum üzerine söz veriyorum. O anda çok duygulandım. Çok geçmedi aradan, ben de konuşamadım fazla, çok duygulandım, o da çok duygulandı. Sonra Hicran Hanım aradı. O daha metindi… Sonuçta Hicran hanımla konuştum. Birkaç gün sonra Mücahid bey ve Avukatları aradı. Avukatlarına, ‘hemen savcılığa şikâyet edip, karşı tarafa bir savunma mekanizması yaratmayın. Önce tanık koruma programı dâhilinde Devlet belki bu işi anlatacak kişileri tanık koruma programına alır. Sizin önünüzü de açar, devletin de önü açılmış olur, hukukun da önü açılmış olur dedim. Dün öğrendiğime göre, devlet bayağı güzel adımlar atmış. Hangi adımlar attığını ne ben konuşa bilirim, ne de onu sorabildim arkadaşlara.” ifadelerini kullandı.
“Yıllarca babamın yaşadığı umuduyla yaşadım”
Sabri Uzun'un anlattıklarından sonra programın moderatörü Sevilay Yükseler, kendisi henüz bir yaşındayken babası kaçırılan Cevzet Soysal'ın en küçük kızı Müslime Soysal'a (18), söz hakkı tanıdı. Kitapta yer alan iddiadan, bir gazete muhabirinin ağabeyine söylemesiyle haberdar olduklarını aktaran Müslime Soysal, aldıkları haber sonrasındaki duygularını şöyle ifade etti: “Kitap yeni çıktığı için Batman’da bulamadık. Kitabı sipariş verdik, 2-3 günlük gelme süresi vardı. Ben bu habere inanmak istemiyordum. Benim için çok kötü bir haberdi. Yıllarca babamın yaşadığı umuduyla yaşadım… Bir gün gelebilir umuduyla beklerken, böyle bir haber geldi. Açıkçası çok kötü oldum.”
“Savcılık dilekçelerimize cevap vermiyordu”
Daha sonra söz alan Cevzet Soysal'ın 6 çocuğunun en büyüğü olan Hicran Güneş, babasını çok iyi hatırladığını belirterek, babasının kaçırılma haberini annesinden öğrendiğini aktardı. Babasının kaçırılmazdan önce defalarca hukuksuz bir şekilde gözaltına alınarak işkencelere maruz kaldığını anlatan Güneş, babasının kaçırılmasından sonra bulunması için Valilik, Jandarma, Emniyet gibi devlet kurumlarına yaptıkları başvurulardan hiç birinden sonuç alamadıkları dile getirdi. Güneş, Babalarının bulunması için savcılığa verdikleri dilekçelere ise cevap bile alamadıklarını sözlerine ekledi.
“Babam dindar bir insandı, dindarlara çok zulüm yapıldı”
Babasının dindar biri olduğu için devlet tarafından kaçırılıp infaz edildiğinin altını çizen Hicran Güneş, “Babam dinine bağlı, gençlik yıllarını medreselerde geçirmiş, dini hassasiyetleri hayatının merkezine alan bir insandı. İyi bir aile ferdi ve akraba bağları kuvvetli olan bir insandı. Babam kaçırıldığında ben 21 yaşındaydım, onunla uzun bir zaman geçirdim… O dönem o kadar karanlık bir dönemdi ki; (Bölgedeki) İslami potansiyeli yok etmek için dindar kesime büyük komplolar kuruldu. Bunu yapmak için inanılmaz yöntemlere başvuruyorlardı… Babam toplum tarafından sevilen ve sayılan bir insandı. O’nun kaçırılması sadece biz ailesini üzmedi, O’nu tanıyan herkesi üzdü. O dönem dini hassasiyeti olan herkes bu şekilde damgalandı. Hizbullah adıyla tutuklanıyordu.” dedi.
“Babamı kaçıranların polis olduğu kesin”
Bir soru üzerine babasını kaçıran polislerin Paralel Yapı’ya bağlı olup olmadığını bilmediklerini söyleyen Hicran Güneş, “O zamanki polisler paraleldi değildi bilmiyoruz, ama polis oldukları kesin.” yanıtını verdi.
‘Fazla karıştırırsan sonun baban gibi olur’ tehdidi
Babası Cevzet Soysal kaçırıldığında 16 yaşında olduğunu söyleyen Mücahid Soysal ise, kaçırılma olayını gerçekleştirenlerin polis olduklarından şüphesinin olmadığını belirtti. Babasının bulunması için emniyete her gittiğinde tehdit edildiğini ifade eden Soysal, “Banaz, ‘fazla karıştırma, karıştırırsan başın belaya girer.’ diyarlardı. Babamın akıbetini öğrenmeye hakkım var dediğimde, Batman emniyet müdürlüğünde görev yapan kafası kel olan polis, ‘fazla karıştırırsan sonun baban gibi olur’ tehdidinde bulun’ Bu bana 2009 yılında söylendi. Silopi savcılığının bir açıklaması vardı, ‘Kayıpları olanlar, kendilerine en yakın emniyet birimlerine başvuruda bulunlar’ diye. Bunun üzerine bende Batman emniyetine gittim. Danışmadan niçin geldiğimi, kimin oğlu olduğumu öğrendikten sonra beni emniyet binasına dahi almıyorlardı.” dedi.
“Beni Başbakanlıktan aradılar”
Batman’da yapılan AK Parti kongresinde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun korumasına mağduriyetlerini içiren bir zarf verdiğini söyleyen Soysal, “Ayriyeten Bülent Arınç’ın korumasına da bir zarf verdim. Bir de küçük bir not kağıdına, ‘babamın naaşının bulunmasını istiyorum’ diyerek, adımı soyadımı ve telefon numaramı yazdım. 2 gün sonra Başbakanlıktan beni aradılar. Dediler ki, ‘sen ne demek istemişsin bize anlatır mısın.’ Ben de kendilerine anlattım, araştıracaklarını söylediler.” Şeklinde daha önce basına yansımayan bir bilgiyi paylaştı.
2 saat süren program boyunca çok az söz hakkı verilen soysal ailesi üyeleri, mağduriyetlerini anlatmak umuduyla onca yolu geldiklerini belirterek, moderatör Sevilay Yükseler’e sitem etti.
“Bölgenin Huzuru bozmak için inanılmaz şeyler yaptılar”
Program sonunda çok kısa söz hakkı tanınan Hicran Güneş, “Hükümetten beklentilerimiz var. O dönemde çok mağdur edildik. Sadece biz değil, çok insan mağdur edildi. Özellikle de dindar insanlar. Bölgenin huzuruyla çok oynadılar. Huzuru bozmak için inanılmaz şeyler yaptılar. Bir an önce bizim gibi mağdurların mağduriyetinin giderilmesini istiyoruz. Bize benzer çok aileler var…” dedi.
Eşinin de babasının kaçırılmasından bir ay sonra hukuksuz bir şekilde yakalanıp 12 yıl hapis cezası verildiğini anlatan Güneş, “Terörle mücadeleden gelip eşimi aldılar. Suçu neydi? Camide Kur’an dersi vermek. Kanunlara Kur’an dersi suç olmadığından ne yapıyorlardı, Kur’an dersi fiilinin başına ‘örgüt adına’ ibaresini koyup suç haline getiriyorlardı. O zamanlar sisimizi duyuracak bir gazete, ne bir yayın organı yoktu. Tam tersi, medya bizi karalayıp iftiralara yer veriyordu. Devletin yaptığı karalamalara medya alet oluyordu.” ifadelerini kullandı.
“Bizim suçumuz, dini hassasiyet sahibi olmak”
Sözlerine Cumhur Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sarf ettiği, “Biz bu aklı, bu ilmi, bu tecrübeyi hak yolunda, adalet yolunda hukukun tesisi için kullanalım. Eğer bu aklı, bu ilmi, bu tecrübeyi hukukun tesisi için kullanmasak, birilerimiz zalim birileri de mazlum durumuna düşer.” şeklindeki sözlerini hatırlatarak süzdüren Hicran Güneş, “Prim yapmak için bizim gibi mazlumların üzerinden çok oyunlar oynanıyor. Bizim suçumuz nedir? Dini hassasiyetlerimiz, başka da hiç bir suçumuz yok. Gelin görün bizi tanıyın.” çağrısında bulundu.
Son olarak Başbakanlıktan kendilerine verilen sözün umutlarını arttırdığını ancak daha fazla beklemeye tahammüllerinin kalmadığına vurgu yapan Güneş, “Bir an önce bu işe el atıp sonuçlandırsınlar. Bir de bu bilge yanılmıyorsam 6 yıldır var. Önce Ergenekon’un üzerine atılıyor, şimdi de Paralel’in üzerine atılıyor. Neden 6 yıl önce haberimiz olmadı?” diye sordu.
“Sürecin hızlandırılmasını istiyoruz”
Eğer babasının olayı detaylı bir şekilde incelendiğinde bir çok olayın aydınlanacağını söyleyen Güneş, “Sürecin hızlandırılmasını istiyoruz. Şimdiye kadar bir bilgimiz olmadığı için bekliyorduk. Bu bilgiyi aldıktan sonra sabrımız kalmadı beklemek istemiyoruz.” diyerek yetkilileri harekete geçmeye davet etti. (Hürseda Haber)