Gül: Dış politika hesapsız konuşmalarla yürümez
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 3 Kasım 2017 günü Bahçeşehir Üniversitesi 9. Diplomat Okulu açılışında konuştu.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 3 Kasım 2017 Cumartesi günü Bahçeşehir Üniversitesi 9. Diplomat Okulu açılışında bir konuşma gerçekleştirdi.
Yaygın medyada çok ilgi görmeyen Gül'ün konuşması kendisine ait sitesinde yayımlandı.
Gül, 100 yıllık dünya tarihini özet olarak ele aldıktan sonra Ortadoğu coğrafyası ve Türkiye ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Konuşmada özellikle Ak Parti'ye üstü kapalı göndermeler dikkati çekti.
Konuşmadan satır başları şu şekilde:
"Bugün dünyada yaşanan birçok olayda sorunun kaynağının 1. Dünya Savaşı'na uzandığını belirten Gül, "İşte bu savaştan sonra ortaya o kadar önemli olaylar ortaya çıktı ki, bunların acılarını hala yaşıyoruz.
Bu olaylardan bir tanesi, bugün dünyanın en büyük sorunu, en önemli meselelerinden biri olan Filistin meselesinin başlayışı da İngiliz Hükümetinin 1917 yılında yayınladığı Balfour diye bilinen o deklarasyonla oldu. O zamanki Avrupa’daki Siyonistlere onlara Filistin’de bir devletin vaat edilmesiyle başladı. Şüphesiz ki bütün bunlardan çok çok daha önemlisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti de 100 yıl önce kurulmuş oldu. Bütün bu savaşların neticesinde büyük bir Kurtuluş Savaşı verdik.
"Evin içi düzenliyse dış politika güçlü olur"
Eğer bir ülkede güçlü demokrasi, güçlü ekonomi ve sağlam bir dış politika söz konusu değilse o ülkede karışıklıklar olur, bir ileri gidersiniz bir geri gelirsiniz...
Dış politikasının güçlü olabilmesi için bir ülkenin önce evinin içinin düzenli olması lazım... ‘Evin içi’ dediğimde sağlam bir siyasi yapı, kuvvetler ayrılığına bağlı demokratik bir sistem, hukukun evrensel şekilde eşit uygulandığı bir hukuk düzeni, güven veren, ayrım yapmadan sadece haklı ve haksız ayrımı yapan temel hak ve özgürlüklerin evrensel anlamda garanti altına alındığı bir ülke kastediyorum.
Temel insan hakları, bütün bunların garanti altına alınması bir ülkedeki huzurun birinci şartıdır.
"Zorla meseleleri çözersin ama onlar çok kalıcı olmaz"
Etki alanınızı 'Hard Power' dediğimiz sert güçle, askerle mi oluşturmak daha sürdürülebilir yoksa daha yumuşak güçle mi oluşturmak daha sürdürülebilir? Türkiye uzun süre çevresini, bütün komşu ülkelerini kendisine hayran yapmıştı. Bunu yaparken de Türkiye'nin başarıları, siyasi başarıları, demokratik başarıları, hukuk reformları, ekonomik büyümesi çevresine ilham vermesiyle neticeleniyordu.
Çevrenizde ticaret yapacaksınız bir işbirliği yapacaksınız. Bütün bunlar için de istikrar gerekir, bölgede izlediğiniz doğru bir dış politika gerekir. Diplomasi mecbur kalıp da güç kullanmamak için var, tatlı dille meseleleri çözmek için var. Acı dille zorla meseleleri çözersin ama onlar çok kalıcı olmaz.
"Her şeyi komplo teorilerine bağlarsak..."
...Türkiye söz konusu olduğunda dünyanın birçok yerinde Türk düşmanı ve Müslüman düşmanı mihraklar, çevreler hep var, bunlar muhakkak var. Bunları bileceğiz, naif olmayacağız ama eğer her şeyi komplo teorilerine bağlamaya kalkarsak o zaman da o ülkeleri yönetenlerin hiç mi akılları yokmuş sorusunu sormamız gerekir. Allah herkese akıl vermiş. O ülkelerin yöneticilerinin, liderlerinin, sorumluluk taşıyanlarının hiç mi aklı yokmuş diye sorgulamamız gerekir. Bu anlamda baktığınızda şöyle geriye gittiğinizde öyle acı gerçekler vardır ki bugün çok üzüldüğümüz Irak ve Suriye gibi iki komşumuz, iki ülkenin de bel kemiği tamamen kırılmış durumda. Ne kadar acı.
Diplomasi eğer zayıfsa, devrede değilse birdenbire sıcak problemle karşı karşıya kalırsınız ve güç kullanmak zorunda kalırsınız" diyen Abdullah Gül, "Bugün Suriye'de yaşanan felaket nedir? Suriye gibi Irak'a da böyle girilmiştir. Uluslararası meşruiyet olmadan, BM Güvenlik Konseyi'nin kararı olmadan Amerika mecbur etmiştir ve koalisyonla o saldırıyı yapmıştır. Suriye'ye karşı başlatılan silahlı mücadelenin bir çıkış stratejisi yapılmadığı için, dengeler iyi hesaplanmadığı için neticede bugünkü büyük siyasi boşluk, perişan durum ortaya çıkmıştır. Çok iyi tanıdığımız şehirler Şam, Halep gibi bakmaya kıyamayacağınız şehirler yerle bir olmuştur. Onun için dış politikada bilgi, tecrübe ve geleceği öngörmek için analiz çok önemlidir" ifadelerini kullandı.
İç politikada çok ekstrem şeyler olabilir maalesef ama dış politikada hamaset, retorik, hesapsız konuşmalar bunların hiçbiri olmaz. Dış politikanın kendi üslubu vardır.
"Petrolümüz yok"
Ekonominin güçlü olması ancak bir ülkede demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel insan hakları evrensel anlamda gerçekleşirse olur. Çünkü böyle ülkelere herkes koşarak gelir, parasını yatırır.
...Türk halkının tasarrufu ülkemizin hızlı büyümesi için maalesef yetmiyor. Dolayısıyla başkalarının tasarrufunu da Türkiye’ye getirip yatırım yapmak, yatırıma dönüştürmek gerek. Bu nasıl olur? Siyasi şartları, demokratik şartları, hukuki şartları gerçekleştikten sonra ekonomik şartlar zaten muhakkak onu takip eder.
Türkiye, petrol, gaz gibi doğal kaynakları olan bir ülke değil. Dolayısıyla Türkiye’nin esas enerjisi dinamik nüfusu, genç nüfusu, beşeri sermaye dediğimiz bu gücü. Ama bunu kurallarla, demokrasiyle, şeffaflıkla, iyi bir yönetişimle birleştirdiğimizde o zaman bu petrol ve gazdan çok daha kıymetli bir enerjiyi ortaya çıkartabiliriz. Muhakkak ki Türkiye’yi yönetenler bunun farkında olmalı. (Hürriyet)