ABD için En Korkunç Senaryo
Bir yandan ABD Başkanı Joe Biden'ın geçen ay Münih Güvenlik Konferansı'nda "Amerika geri döndü, transatlantik ittifakı geri döndü" mesajı paylaşarak Çin ile Rusya'ya gözdağı vermesi, diğer yandan da Batı'nın son birkaç aydır Rusya üzerindeki yaptırım baskısı, gelecek günlerde Moskova ve Pekin arasındaki yakınlaşmayı daha da güçlendirecektir. İran-Çin Anlaşması ile de Brzezinski’nin ABD için olabilecek en korkunç senaryosu gerçekleşme sürecine girmiştir.
Bir süredir yeni bir dönem başladı. Enerjiden, teknoloji transferine, ekonomiden askeri iş birliğine kadar yirmi beş yıllık çok kapsamlı bir iş birliği anlaşması olan İran-Çin Anlaşması ile İran ve Orta Doğu yeni bir döneme/ sürece girmiştir. Bu süreç seviyeler atlanarak - İnşaAllah- devam edecektir.
ABD’nin en önemli eski güvenlik danışmanı ve stratejisti tarafından 1997’de yazılan ‘’Büyük Satranç Tahtası’’ adlı kitap, Avrasya kıtasını ve üzerindeki ABD devlet kimliğinin tezahürleri olarak onun çıkarlarlarını, hedeflerini ve tehdit algılamalarını anlamak için yazılmış en önemli kitaplardan biridir.
Zbigniew Brzezinski, yukarıda biraz bahsettiğimiz Büyük Satranç Tahtası kitabında ABD için olabilecek en korkunç senaryonun ‘’Çin, Rusya ve İran ittifakı’’ olduğunu ve kesinlikle bu ittifakın oluşumunun engellenmesi gerektiğini vurgulamıştır.
ABD ile Çin'in en üst düzey diplomatlarının Alaska'da iki gün süren gergin görüşmelerinden sonra Rusya ile Çin’in stratejik, askeri, teknik, teknolojik ve savunma sanayi bakımından yakınlaşması seviye artırmıştır.
Batı'nın Rusya ve Çin'i yaptırımla tehdit ettiği bir dönemde Lavrov, daha Çin'e ulaşmadan ABD ve AB'ye mesajlar göndermişti. Lavrov, Batı'nın, diğer ülkelerin kalkınmasını engellemek için baskı girişimlerine dikkat çekmiş, iki ülke arasındaki ekonomik kalkınmada, ABD karşıtlığı üzerinden gelişen ilişkilerin güçlenmesi gereğine atıfta bulunmuş ve ortak hareket etmenin gerekliliğine vurgu yapmıştı.
ABD ve AB tarafından, Rusya'nın 2014'te Kırım'ı ilhak etmesiyle birlikte, ekonomik ve siyasi olarak Rusya 'ya yaptırımlar uygulanmaya başladı. Söz konusu yaptırımların etkisini azaltmak için Rusya, Çin ile ekonomik iş birliğini artırma yoluna gitti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in karşılıklı ziyaretleri ve Şi Cinping'in , Vladimir Putin'i "en iyi arkadaşı" olarak nitelemesi ilişkilerin derinliğini artırdı.
Öte yandan Rusya ile Çin'in ortak paydasında olan Orta Asya'ya, ABD'nin ilgisi de askeri-teknik ilişkileri gereklilik haline getirdi.
ABD'nin Afganistan'a asker yerleştirmesi ve eski Soyvet ülkelerinde askeri üsler edinmesi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde genelde birlikte hareket eden Rusya ve Çin'i askeri ve güvenlik alanında iş birliğine götürdü.
Askeri alandaki iş birliği, Pekin'in Rus silahlarına olan ilgisini çekti. Batı'nın yaptırımlara başlamasıyla Rusya 2014'te Çin'e 24 adet Su-35 savaş uçağı, ertesi yıl da S-400 hava savunma sistemi sattı. 2017'de Rus ve Çin donanması tarihte ilk defa Rusya'nın Baltık Denizi'nde ortak tatbikat gerçekleştirdi.
Rusya ordusunun Vostok-2018 askeri tatbikatına Rus-Çin askeri iş birliği çerçevesinde Çin Silahlı Kuvvetleri de katıldı. Her iki ülke bu iş birliği çerçevesinde ortak askeri tatbikatların sayısının artırılmasına karar verdi.
Böylece Çin, Rusya'dan aldığı gelişmiş askeri teknoloji ve tecrübeler sayesinde askeri gücünü daha da geliştirirken, Rusya da hem ekonomik olarak hem de stratejik olarak güçlenmeyi tercih etti.
Bir yandan ABD Başkanı Joe Biden'ın geçen ay Münih Güvenlik Konferansı'nda "Amerika geri döndü, transatlantik ittifakı geri döndü" mesajı paylaşarak Çin ile Rusya'ya gözdağı vermesi, diğer yandan da Batı'nın son birkaç aydır Rusya üzerindeki yaptırım baskısı, gelecek günlerde Moskova ve Pekin arasındaki yakınlaşmayı daha da güçlendirecektir. İran-Çin Anlaşması ile de Brzezinski’nin ABD için olabilecek en korkunç senaryosu gerçekleşme sürecine girmiştir. (Murat Bilge - 7sabah)