ABD’nin yaptırımları neyi gösterdi?
Dilinden barış, demokrasi, özgürlük, insan hakları sözcüklerini eksik etmeyen Amerika Birleşik Devletleri (ABD); Afganistan’ın ABD’de dondurulan 7 milyar dolarının yarısının Afgan halkına insani yardım temelinde aktarılacağını, yarısının ise 11 Eylül kurbanlarının halen süren hukuki süreçleri ve tazminatları için kullanılacağını açıkladı şubat ayında. Yani, Afganistan devletinin parasına çöktü. Bu haydutluğu sıkça yaptığından, ABD’den beklenen bir tavırdı bu. Şaşırtmadı.
Peki, bu haydutluklarına rağmen, işler ABD’nin istediği gibi gidiyor mu? Hayır. Gitmiyor. 2011’den bu yana Rusya’ya 100’den fazla yaptırım uygulayan ABD; Ukrayna-Rusya Savaşı nedeniyle, dünyada Rusya’ya uygulanan yaptırımların sayısı 5 bini geçtiği halde, istediği sonucu alamıyor. Almanya dâhil, Avrupa’nın pek çok ülkesinde askeri varlığını artırdığı halde, ABD emperyalizminin hegemonya kabiliyeti aşınıyor.
SAVAŞ NEYİ GÖSTERDİ?
Her uluslararası sorun, her bunalım, devletler için aynı zamanda yeni fırsatlar yaratır. Yeni ittifaklara zemin hazırlar. Devletlere, düşünmeleri, tutumlarını gözden geçirmeleri, gerekli dersleri çıkarları için ortam sunar. Bu kapsamda, Ukrayna-Rusya Savaşı da, dünyadaki cepheleşmeyi bir kez daha gösterdi. Örneğin; ABD ve İngiltere’nin tüm baskılarına karşın, her iki ülkeyle de iyi ilişkileri olan Hindistan, yine iyi ilişkilere sahip olduğu Rusya’ya yönelik iktisadi yaptırımlara katılmadı. Dahası, bir adım daha atıp, Çin’le arasındaki sınır sorunlarını barışçıl yollarla çözmekte kararlı olduğunu açıkladı, Çin Dışişleri Bakanı’nı konuk ettiği zirvede. Yine bu dönemde, ABD’yle iyi ilişkileri olan, Latin Amerika’nın büyük ülkelerinden Arjantin, Kuşak ve Yol Projesi’ne katıldı.
Avrupa’da da iktisadi yaptırımlar konusunda, tam bir uyum sağlanamadı. Yaptırımlara katılan Almanya ve Fransa; Rusya’dan enerji almayı sürdüreceklerini vurgularken, Çin’in Avrupa’daki yatırımlarının, devraldığı firmaların sayısı da arttı. Katılım ve devir işlemlerinin bedeli, 1,5 milyar dolardan, 12,4 milyar dolara çıktı. Çinli şirketlerin Britanya, Almanya ve Hollanda’daki artışı dikkat çekti ki, üçü de ABD’yle ilişkileri güçlü, NATO üyesi ülkeler. ABD’li ve Alman şirketlerin Çin’deki yatırımları da sürekli artıyor. Çin’in gemi üretimindeki performansı da bunu doğruluyor. 2021’de 22,8 milyon gros ton ile dünyanın en büyük gemi üreticisi olan Çin, dünyada bu alandaki kapasitenin yarısına sahip.
ABD’nin baskısına rağmen, Çin ve Rusya, yılda 50 milyar metreküp doğal gaz taşıyacak boru hattı için de anlaştılar. Günde 650 milyon metreküp doğal gaz ihraç eden, bunun yüzde 85’ini Avrupa’ya satan Rusya; Sibirya ve Moğolistan üzerinden Çin’e ulaşacak bu hat sayesinde, Çin’le ilişkilerini daha da güçlendirdi. Bu hat, miktar olarak, askıya alınan Kuzey Akım 2 hattıyla aynı kapasiteye sahip olacak. Öte yandan dünyanın en büyük petrol üreticisi ABD; dünyanın 3. petrol üreticisi Rusya’dan petrol ithalatını kesince, kendi ürettiği petrol yetersiz kaldığından (en çok Kanada, Meksika ve Suudi Arabistan’dan petrol alıyor), Venezüella’dan petrol almak için heyet yolladı.
Sözün özü, ABD; yaptırımlardan da umduğunu bulamadı. (Barış Doster, CRI)