ABD’nin değişen tutumu ve Ukrayna
İlk işareti Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) eski dışişleri bakanlarından, strateji ustası, kurt diplomat Henry Kissinger vermişti aslında. Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda, Ukrayna’nın Rusya’nın şartlarını kabul etmesini, Rusya’yla barış anlaşması yapmak için, topraklarının bir kısmından vazgeçmeyi kabul etmesi gerektiğini söylemişti. Dahası, Batı’nın Rusya’yı ezici bir yenilgiye uğratmaya çalışmaktan vazgeçmesini önermiş, “Bu noktadan sonra savaşı sürdürmek, Ukrayna’nın özgürlüğüyle ilgili değil, Rusya’ya karşı başlatılan yeni bir savaşla ilgili olacaktır” demişti. Batı’nın Ukrayna’nın durumuna bakıp, Rusya’nın Avrupa güç dengesindeki konumunu unutmasının ölümcül olacağını vurgulamıştı. Avrupa’nın, 400 yılı aşkın süredir Avrupa’nın temel bir parçası olan Rusya’yla uzun vadeli ilişkileri göz ardı etmemesi gerektiğine dikkat çekmişti.
Belli ki Kissinger, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve ABD Başkanı Biden’ı cesaretlendirdi. Macron; “Rusya’yı küçük düşürmeyelim” derken, Biden; “Bir taviz verilmesi gerekiyor. Barış için Ukrayna’nın toprak konusunda taviz verip masaya oturması gerekebilir.” diye konuştu.
Atlantik’in her iki yakasından en üst düzeyde yapılan açıklamaları okuyunca, tablo netleşiyor. Görünen o ki, evdeki hesap çarşıya uymadı. Ekonomik yaptırımlar, umulan sonucu vermedi ve dönüp yaptırım uygulayanı vurdu. Böyle olunca da ABD ve müttefiklerinin söylemleri değişti.
Batı’da benzer görüşleri dillendiren liderlerin sayısı hızla artacaktır. Asıl önemlisi, 29-30 Haziran tarihlerinde Madrid’de yapılacak NATO Zirvesi’nde ABD’nin ve NATO üyelerinin tutum değişikliği daha net görülecektir. Hele de zirveye Japonya’nın katılabileceğinin açıklanması, bu ülkenin ABD’yle ilişkileri, Çin ile yaşadığı sorunlar ve ABD’nin Çin’i çevreleme projelerindeki (QUAD) konumu nedeniyle, özellikle önemlidir.
ZELENSKİY’İN HATASI NE?
Ukrayna lideri Zelenskiy, Batılı liderlere tepki gösterdi, bu sözleri nedeniyle. Fakat hem Batı’nın teşvik ve tahrikiyle Rusya’yı kışkırtıp hem Batı’nın desteğiyle savaşıp hem de Batı’yı eleştirmesi inandırıcılıktan uzak. Çünkü biraz tarih bilseydi, ülkesini ne kadar büyük bir riske attığını öngörebilirdi. ABD’ye ve Avrupalı müttefiklerine fazla güvenmemesi gerektiğini anlardı. Rusya’nın, geri adım atmayacağını görürdü. Tarih bilmemesi, Batı’nın sözlerine kanması, Ukrayna açısından çok ağır sonuçlar doğurdu.
ABD’nin asıl hedefinin Rusya ve Çin’i kuşatmak olduğunu, bu amaçla Ukrayna’yı cepheye sürüp kullandığını anlayamadı Zelenskiy. Anlayamadığı için de insanları öldü, ekonomisi çöktü, sanayi altyapısı büyük zarar gördü, kentleri harabeye döndü. Bu aşamadan sonra toprak bütünlüğünü koruması da olanaksız.
Sonuçta Zelenskiy’in hırsı ve cehaleti, Ukrayna’ya felaket getirdi. (Barış Doster, CRI)