Batı medyasının anlamadığı ne?
Endonezya’da düzenlenen G 20 zirvesi sona erdi. Zirve öncesinde, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) medyası başta olmak üzere batı medyası, zirvede Rusya ve Çin, Rusya ve Hindistan arasında çatlak olacağını öne sürüyordu. Dahası, çatlak yaratmak için çabalıyordu. Olmadı. Tersine, Rusya ve Çin, Rusya ve Hindistan arasındaki ilişkilerin ne denli güçlü olduğu görüldü bir kez daha.
Zirvede batı medyasının hiç istemediği bir şey daha iyice belirginleşti: Çok kutupluluğa gidiş ve doğunun yükselişi. Öyle ki, Çin’in, Rusya’nın, Hindistan’ın etkisi, zirvede açıkça hissedildi, hem de ABD’nin Rusya’yı dışlama çabalarına rağmen. Rusya’nın coğrafi olarak, kültürel olarak, ticari olarak, siyasi olarak batıdan dışlanmasının olanaksız olduğunu bir kez daha anladı batılılar.
Batı medyasının öznel niyetlerinden önce, nesnel gerçeklere, olgulara, somut duruma bakarak birkaç saptama daha yapalım. Dünya ekonomisi zayıflarken, kırılganlık artarken, acaba en hızlı büyüyen ülkeler olarak yıllardır öne çıkan Çin ve Hindistan’ı dışlamak, yakın zamana dek Avrupa’nın en büyük doğalgaz tedarikçisi olan Rusya’yı yaptırımlarla boğmak, mümkün mü? Bu üç ülkenin yüzölçümü toplamını görmezden gelmek, dünyanın en kalabalık iki ülkesi olan Çin ve Hindistan’ı yok saymak mümkün mü? Üçü de nükleer güç sahibi olan bu ülkeleri, batı çıkarları adına, birbirine düşürmek mümkün mü? Elbette değil.
Dahası var. Dünyada jeopolitik gerilim tırmanıyor. Bunun da sebebi ABD başta olmak üzere, batının emperyalist güçleri. Savaşları çıkaranlar, ABD başta olmak üzere onlar. Başka ülkeleri işgal edenler, ABD başta olmak üzere onlar. Savaş kışkırtıcılığı yapanlar, ABD başta olmak üzere onlar. İç savaşları teşvik ve tahrik edenler, ABD başta olmak üzere onlar. Peki, bu şartlar altında, batının dilinden düşürmediği küresel barış, küresel istikrar, küresel refah nasıl sağlanabilir? Elbette sağlanamaz.
GERÇEKLERİ GÖRMEK GEREK
Batılıların ne denli bencil olduğu, söz konusu kendi çıkarları olduğunda ne kadar yırtıcı, vahşi oldukları, Covid-19 salgınında aşı, ilaç, maske tedariki söz konusu olduğunda görülmedi mi? Son aylarda dünyanın yakıcı şekilde yaşadığı gıda krizinde görülmedi mi? Enerji kıtlığında görülmedi mi? Elbette görüldü. Peki, bu koşullarda dünyaya barış nasıl gelecek?
Örneğin ABD; Almanya, Japonya, Güney Kore gibi gelişmiş ülkelerdeki onbinlerce askerini geri çekip, bu ülkelerdeki askeri üslerini kapatacak mı? Birkaç yıl öncesine dek bu ülkelerin silahlanmasını pek istemeyen ABD, artık bunların silahlanmasına itiraz etmiyor, hatta özendiriyor ve bunlara bol miktarda silah satıyor. Bundan vazgeçecek mi? Karadeniz ve çevresinde, Kafkasya, Hazar Denizi ve Orta Asya’da nüfuzunu pekiştirmek isteyen, Gürcistan ve Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtan, Montrö’yü delmeye, Karadeniz’de kalıcı varlık göstermeye çabalayan ABD; bu politikalarını sonlandıracak mı? Elbette hayır.
Özetle batı medyası, gerçeklere gözünü kapamak yerine, dünyanın gidişatını anlamaya odaklanırsa, daha doğru bir habercilik yapacak.
(Barış Doster, CRI)