IMF, Dünya Bankası ve Çin ekonomisi
"Atlantik merkezli kurumlar ne derse desin, neyi tahmin ederse etsin, öngörülerini ne yönde güncellerse güncellesin, nesnel bir durumu ortaya koyuyor: O da batının gerilediği, doğunun yükseldiği. ABD’nin kabullenemediği de bu zaten."
Uluslararası Para Fonu (IMF); bu yıl Çin ekonomisinin büyüme beklentisi konusunda iyimser olduğunu, Çin’in bir kez daha dünyanın en yüksek büyüme oranına sahip ülkelerinden olacağını açıkladı. IMF; Çin’in 2023’te yüzde 5,2 oranında büyüyeceğini tahmin ederken, bu oranı, 2022 yılı Ekim ayındaki tahmininin yüzde 0,8 üzerine çekti ve Çin’in 2024’te yüzde 4,5 oranında büyüyeceğini açıkladı.
IMF ve Dünya Bankası’nın, büyüme oranlarına ilişkin tahminlerini sıkça, hem de küçük de değil, büyük oranlarda değiştirdikleri bilinir. Hatta ekonomi uzmanları bu durumu tartışırlar. Yanılgı mı, hesap hatası mı, beceriksizlik mi, cehalet mi, veri sepetlerindeki değişkenlik mi, kasıt mı diye sorarlar. ABD’nin etkili olduğu bu kurumlar, kapitalizmin, liberalizmin kaleleri arasındadır. Atlantik sisteminde çok önemlidirler. Yöneticileri, uzmanları, çoğunlukla ABD’deki en iyi üniversitelerden mezun, yüksek maaşlar alan kişilerdir. Sisteme sadakatleri müsecceldir.
IMF’nin, Çin’e ilişkin tahminlerini 0,8 puan yükseltip, yukarı yönlü güncellemesi, Çin’in hem salgın hastalık hem de birinci yılını dolduran Ukrayna – Rusya savaşı nedeniyle aldığı önlemlerin etkili olduğunu kanıtlıyor. Bu durum IMF tarafından da görülmüş ve gerekli güncelleme yapılmış. Dış talepteki azalmaya, tedarik zincirlerindeki sıkıntıya rağmen, yüzde 5,2’lik büyüme oranı önemli şüphesiz.
Hemen birkaç örnek verelim farklı sektörlere ilişkin. Mesela, Çin’in güneş paneli ihracatı, yüzde 80 artışla 51 milyar doları aşmış. Çin Turizm Akademisi, 2023’te, yerli turist sayısının geçen yıla göre yüzde 73 artışla, 4,55 milyar olmasını bekliyor. Çin, petrol ve kimya endüstrisine yapılan yatırımlar sonucu, toplam rafinaj kapasitesinde yılda 920 milyon tona ulaşmış ve dünyanın en büyük petrol rafinerisi olmuş. Çin’in 2022’de ham petrol üretimi yıllık yüzde 2,9 artışla 205 milyon ton, doğal gaz üretimi yıllık yüzde 6,4 artışla 217,79 milyar metreküp seviyesine ulaşmış. Çin’in yeşil enerji üretim kapasitesi bir trilyon kilovat saati aşmış. Çin’de üretilen rüzgâr türbinlerinin ihracatında da artış var. 2022’de Çin’in yabancı ülkelerdeki doğrudan dış yatırımları da yüzde 5,2 oranında artarak, 146,5 milyar dolara ulaşmış. Çin’in iç tüketimi de hızlanıyor, 2023 yılı hedefi, salgın öncesine dönmek. Asya Kalkınma Bankası verilerine göre Çin; Asya’da doğrudan yabancı yatırımların birinci adresi olmayı sürdürüyor. 2022’de, dünyada kurulan 1 milyar dolar ve üstü değerdeki 330 şirketin 74’ü de Çinli şirketler.
Çin’de çocuk doğurmayan kadın oranının yüzde 10’a çıkması üzerinde de durmak gerekiyor. Çünkü bu hem kadınların eğitim ve iş hayatında artan ağırlığını hem kentleşmeyi hem de orta sınıflaşmayı gösteren tipik bir örnek.
Çin ekonomisine ilişkin olarak yukarıda sıralanan birkaç istatistik, Atlantik merkezli kurumlar ne derse desin, neyi tahmin ederse etsin, öngörülerini ne yönde güncellerse güncellesin, nesnel bir durumu ortaya koyuyor.
O da batının gerilediği, doğunun yükseldiği. ABD’nin kabullenemediği de bu zaten.
(Barış Doster, CRI)