Savaşın birinci yılı ve ABD’nin hesabı
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, birinci yılını doldurdu birkaç gün önce. Savaşın seyri, kısa süre içinde sona ereceğine ilişkin bir işaret vermiyor. Dahası, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, ABD emperyalizminin saldırı ve işgal aygıtı olan NATO, savaşın bitmemesi, uzaması için ellerinden geleni yapıyorlar. ABD’nin baskısıyla seslerini kısan Almanya’da, Fransa’da, hatta bizzat ABD’de, izlenen politikalara ve ABD’nin savaşı uzatmaya yönelik hamlelerine ilişkin itirazlar artsa, sesler yükselse bile, savaşın uzayacağına ilişkin emareler de çok. Birlikte tartışalım…
Birincisi, başından beri Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtan, adeta cepheye süren, bizzat ABD’nin kendisi. Rusya’yı yakın çevresinden kuşatmak, NATO’yu genişletmek için elinden geleni yapan ABD; Ukrayna ve Rusya savaşırsa, Avrupa üzerindeki nüfuzunu pekiştireceğini de düşünüyor. Dünyaya sattığı silahlar, Avrupa’ya ihraç ettiği LNG de (sıvılaştırılmış doğalgaz) cabası.
İkincisi, savaşın birinci yılı geride kaldığında, ABD’nin NATO’yu genişletme, İsveç ve Finlandiya’yı ittifaka katma yönünde belli ölçüde yol aldığı görülüyor. Avrupa içinde itirazlar olmakla birlikte, ABD’nin Avrupa’nın savunması, güvenliği, iç ve dış siyaseti, enerji tedariki üzerinde de ağırlığı arttı. Fakat dünyanın geri kalanında, Afrika’dan Latin Amerika’ya dek uzanan geniş bir coğrafyada, İslam aleminde, Orta Doğu’da umduğunu bulamadı ABD. Hem Birleşmiş Milletler’deki oylamalar hem Rusya’ya konan yaptırımlara karşı çıkanlar hem Rusya’yla ilişkilerini sürdürmekte hem de geliştirerek sürdürmekte kararlı olanlar gösterdi ki, ABD’nin hizasına gelmek istemeyen çok sayıda devlet var.
Üçüncüsü, Rusya da bu süreçte yaptırımlardan, Atlantik cephesindeki uzmanların, siyasetçilerin, bürokratların, yorumcuların umduğu kadar etkilenmedi. Hem ekonomisinin hem savaş sanayisinin batılıların tahminlerinden daha güçlü, daha dirençli olduğu ortaya çıktı. Çin’le, İran’la ilişkileri kuvvetli olan, Suriye’de etkin konumunu koruyan Rusya, bölgesel politikalarında da geri adım atmadı. Atacak gibi de görünmüyor.
Dördüncüsü, önümüzdeki süreçte ABD’nin, kendi bütçesini de zorlayarak ve kendi yurttaşlarından daha fazla eleştiri almayı göze alarak, Ukrayna’ya yaptığı her türlü yardımı sürdüreceği görülüyor. Dahası, bu yönde Avrupa’daki müttefiklerine baskıyı da devam ettirecek. Ukrayna da sürekli olarak daha fazla silah, mühimmat, yardım istiyor zaten. Savaş uzadıkça, kayıplarının daha çok artacağını öngöremeyen, Rusya’yı yenmesinin mümkün olmadığını bilmeyen bir zihniyet yönetiyor Ukrayna’yı. ABD de bunu çok biliyor zaten, o nedenle destekliyor Ukrayna liderini.
Sonuçta birinci yılını dolduran savaş uzadıkça ABD mutlu olsa da, şu gerçek bir kez daha görüldü:
Dünya, ABD’nin istediği yeni bir Soğuk Savaş’a değil, çok kutuplu düzene doğru yürüyor. (Barış Doster, CRI)