Beyrut’taki patlamadan kim yararlandı?
Batı Asya uzmanı el-Huseyni, son bir yıldır İbrani, Arap ve Amerikan üçgeni tarafından Lübnan'da meydana gelen ayaklanmalara atıfta bulunarak şunları söyledi: ‘Amerikalılar ve Siyonist rejim Salı günü Beyrut'ta meydana gelen patlamadan en çok yararlananlardır.
5 Ağustos Salı günü Beyrut limanında korkunç bir patlama meydana geldi, bunun sonucunda birçok kişi öldü veya yaralandı. İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Seyyid Abbas Musevi Salı akşamı Beyrut’taki patlamanın çok üzücü ve endişe verici olduğunu belirterek “Bu olayı ve haberleri büyük bir üzüntü ile takip ediyoruz” dedi. Öte yandan İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif de İran'ın her zaman olduğu gibi Lübnan'a yardım etmeye hazır olduğunu söyledi.
Beyrut’ta yaşanan patlamanın nedeni
Konuyla ilgili olarak Batı Asya konuları uzmanı Seyyid Rıza Sadr el-Hüseyni, Fars Haber’e verdiği röportajda şunları söyledi: ‘Beyrut limanında korkunç bir patlama oldu ve maalesef bu ülkedeki birçok yurttaşımız öldü ve yaralandı.
Seyyid Rıza Sadr, olayın farklı açılardan soruşturulduğunu belirterek, bu olayın nedenlerine dikkat çekti: ‘Görünüşe göre, bir süre önce Beyrut'a kaçak olarak getirilen ve ilgili yetkili, liman polisi ve Lübnan istihbarat servisi tarafından resmi ve yasal mahkeme kararıyla depolarda saklanan amonyum nitratın elektrik akımı nedeniyle patladığı sonucuna ulaştılar.
Bu patlama, asıl deponun patlamasına neden oldu ve bunun sonucunda yaklaşık 50 madde patladı ve son istatistiklere göre yaklaşık 78 kişi öldü ve 14 bin kişi de yaralandı.
Beyrut’taki patlamadan yararlananlar
Olayın sebebi ne olursa olsun mutlaka farklı açılardan incelenecektir ama önemli olan bu olaydan kimlerin faydalandığıdır ki özellikle son haftalarda Lübnan Hizbullah’ının askerlerinden birinin Suriye'de Siyonist rejimin bombardımanında şehit olduğu ve Hizbullah'ın Siyonist rejime karşı şiddetli intikam meselesinin gündeme geldiği bir durumda, İbrani, Arap ve Amerika üçgeni tarafından bu ülkede çıkarılan ayaklanma ve kargaşanın yaşandığı son bir yıldır Lübnan'da gördüğümüz gelişmeler, Amerikalıların ve Siyonist rejimin halihazırda bu olaydan en fazla yararlananlar olduğunu göstermektedir.
Siyonist rejim kısa süreli fayda görecek ve bu intikam ertelenecek ve dolayısıyla da faydalanacak gibi görünüyor.
Siyonist rejimin bir yıldan uzun bir süredir uğraştığı iç durum ve orada bulunan kırılgan hükümet nedeniyle, Lübnan gibi istikrarlı bir ülke görmek istemiyor ve bu nedenle çeşitli yollarla Lübnan'daki istikrar ve barışı bozmaya çalıştı.
Tabii ki, Siyonist rejim ilk olarak konuyu geçtiğimiz yıl ekonomik bağlamdan sürdürdü ve görünüşe göre güvensizlik aşaması olarak adlandırılan ve Lübnan üzerinde ekonomi ve güvenlik alanlarında daha fazla baskı yaratabilecek yeni bir aşamaya girmiş gibi görünüyor.
Mevcut durumda en önemli konunun Lübnan halkının birliği ve Direniş Cephesi'nin, özellikle İslam Cumhuriyeti'nin yardımı olduğuna dikkat etmeliyiz.
Gadir Hum Bayramı’nın arifesinde olduğumuz bir dönemde, İmam Ali’nin (as) öğretilerinden yararlanarak, Lübnan'daki diğer insanlarımıza, meslektaşlarımıza ve dindarlarımıza özel dikkat göstermeliyiz ve kesinlikle İran milleti bu konuya kayıtsız değildir.
Bunların (ABD ve Siyonist rejimin) geçtiğimiz yıl Lübnan'da huzursuzluk yaratma projesindeki başarısızlığı önemlidir. Bu konunun bir çıkmaza girmesi ve Lübnan’daki iç uyum nedeniyle, onlar güvensizlik safhasını ekonomik bağlamdan patlayıcı bir güvensizlik safhasına kaydırdılar, bu da ekonomik sorunlara neden olmaktadır çünkü Lübnan’ın tahıl ve buğdayının önemli bir kısmı bu limandadır ve Salı günü yaşanan patlama nedeniyle büyük bir kısmı yok olmuştur ve kesinlikle bu konuda uluslararası yardıma ihtiyaç vardır.’
Kuşkusuz, İslam Cumhuriyeti Lübnan'daki kardeşlerini unutmayacaktır
Sadr el-Hüseyni İran’ın yardımına değinerek şu hatırlatmalarda bulundu: ‘Patlamanın ve Lübnan'da tıbbi yardıma ihtiyaç duyulmasının hemen ardından İran İslam Cumhuriyeti bu konuda harekete geçti ve bu konudaki çabalarını iki katına çıkardı ve bu konuda kesinlikle halk yardımı çok etkili olabilir.
Dışişleri Bakanı ile İçişleri Bakanı ve İran İslam Cumhuriyeti'nin siyasi yetkililerinin duruşu göz önüne alındığında, İslam Cumhuriyeti Lübnan'daki kardeşlerini kesinlikle unutmayacaktır ve İran İslam Cumhuriyeti ve İran halkı Lübnan'ın ihtiyaçları doğrultusunda Lübnan halkına ihtiyaç duyulan alanlarda yardım etmeye hazırdır.
Diğer bazı ülkeler de yardımlarını hazırlayıp gönderdiklerini açıkladılar. İslam Cumhuriyeti'nin bu konuda başka hiçbir ülkenin gerisinde kalmaması gerektiğine inanıyorum ve bu konuda iki ülke arasındaki samimi ilişkiler kesinlikle belirleyici olacaktır.’
ABD'nin, Siyonist rejimin ve Suudilerin İran'a düşmanlığı Lübnan'a olan düşmanlıklarından daha fazladır
Batı Asya konuları uzmanı, aynı zamanda ülkedeki iç güvenliğe değindi ve İran’daki mevcut güvenliği takdir ederek şu ifadelerde bulundu: ‘Çünkü, Amerikalıların, Siyonist rejimin ve Suudilerin İran İslam Cumhuriyeti’ne Lübnan'a olan düşmanlıklarından daha fazla düşmanlık duyduklarından kimsenin şüphesi yoktur. Başka bir deyişle, direnişe ve İslam Devriminin merkezine olan nefretleri kesinlikle Lübnan'a olan nefretlerinden daha büyüktür ve çabaları, İslam Cumhuriyeti'ni güvensiz hale getirmektir ve son yıllarda bunun örneklerini de görmekteyiz.
Bununla birlikte, ülkedeki güvensiz kuvvetlerin güvenlik kuruluşları tarafından tutuklanması, bu alanda gösterdikleri özen ve ülkedeki güvenlik, bence, sınırlarımızın koşulları ve sınırlarımızın arkasında ülkede kaos ve güvensizlik yaratmaya hazır olan düşmanlar göz önüne alındığında, takdir etmemiz gereken bir durumdadır.
Güvenliğin kendisini takdir ederken, günlük hayatımızı tamamen güvenli koşullarda sürdürebilmemiz için bu güvenliği bize verenlere de özel özen göstermeliyiz.’ (Ajanslar)