Müstekbirleri Rahatsız Etmekten Rahatsız Olanlar
İslam coğrafyası kan revan içinde iken, yer üstü ve yer altı kaynaklarımız pervasızca sömürülürken, kâfirlerin zindanları lebalep mazlum Müslümanlarla dolup taşarken CİHAD farizasının gündemimizin dışında olması buna mukabil nafile ibadet olduğu dahi tartışmalı ‘mübarek’ bir gecenin bu kadar yoğun gündem olması hayret vericidir.
Merhum Mevdudi “günümüzde kâfirlerin Müslümanlara kurduğu hile ve tuzakların farkına varmaktan daha büyük KEŞİF ve bu tuzakları boşa çıkartacak tedbirler almaktan daha büyük KERAMET olmaz” demişti.
Bu veciz sözden ilham alarak “Bu zamanda mübarek gün ve gece diye ben, Müslümanlara tasallut etmiş bilumum kafirleri coğrafyamızdan çıkarma planlarının yapıldığı, onların askerleri ve mühimmatları ile havaya uçurulduğu gün ve gecelere derim.” deyince ezikliği içselleştirmiş birileri rahatsız oldular. Kendilerince “itaat et rahat et” felsefesi ile bedel ödemeyi göze alamayanlar kafa konforlarını bozmamak için cihadı hatırlatmayı hafife almayı; egemenlerin işgalcilerin fiillerine zerre kadar zararı olmayan ibadetleri(!) abartmayı tercih ediyorlar.
“Cihad edemiyorsak namaz da mı kılmayalım oruçta mı tutmayalım!” diyorlar. Sanki onlara orucu namazı bırakın da cihad edin diyen var!. Konumuz farzları yarıştırmak değil ki, nevafili feraizin önüne geçirmeyedir itirazımız!. Esasen bütün farzların hakkı ile ikame edilebilmesi için kaçınılmaz olan cihad farizasına dikkat çekmek istiyoruz. Oysa muhataplarımız Tevbe 19. Ayette ifade edildiği gibi kendi bir kısım hayırlı amellerini cihattan faziletli gösterme telaşındadırlar.
Bu gün müstekbirlerden olmadığı kadar ‘müsekbirleri rahatsız eden mücahitlerden’ rahatsız olanların mahşerdeki mazeretleri kuşkusuz kabul edilmeyecektir. (Bkz.SEBE 31,32 ve 33)
(Emin Güneş)