Belde-i Tayyibe
15 Temmuza kadar bir ahtapot gibi ülkemizi sarıp sarmalayıp Siyonizm’e yem etmek isteyen fesat şebekesi Allah’ın lütuf ve inayeti ile bir gecede rezil oldu. İçine düştükleri bu zilleti sadece onlar değil hiç kimse beklemiyordu.
Filistin’de katledilen çocuklarımıza değil İsrail sokaklarında ölebilecek köpeğe acıdığını ilan eden; İşgalcilerle Hamas arasındaki mücadeleyi “Filistinli savaş baronlarının” körüklediğini söyleyen işbirlikçi hainin Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere anti Siyonist çizgideki insanlarımıza kast etmek istediği örgütü diz çöktü. Ancak hala yürütülen ve devam eden bir savaş var. Dünyanın her yerinde bu şer şebekesi dağıtılmaya yıkılmaya geriletilmeye çalışılıyor. Elhamdülillah!
Şöyle bir dünya haritasını gözlerinizin önüne getirin. Siyonizm’in casusluk okulları sadece hangi ülkede yoktu! Ülkelerde diyemiyorum, çünkü ikinci bir ülke varsa da ben bilmiyorum. Siyonizm mikrobuna “kuluçka ve taşıyıcılık” görevi yapan bu okullar NATO’nun giremediği yerlere dahi rahat rahat girebildiler. Mesela Rusya’dan Çine, Güney Afrika’dan Güney Amerika’ya, Kanada’dan Avusturalya’ya kadar girmedik yer bırakmadılar. Çünkü küresel Siyonizm hem AB/D ve Rusya’ya hem de Çine nüfuz ediyor. Bütün bu okulların asli görevi bulundukları yerlerde Direniş cephesini boğmaya çalışmaktan ibaretti. Dikkat edin onların bulunduğu ülke zindanlarında mutlaka çok sayıda direniş erleri mevcuttur. Ne kadar çok okul o kadar çok anti Siyonist esir! Mesela en çok sevdikleri devlet başkanının katil Sisi olması düşündürücüdür. Direniş Cephesinin bir parçası olan Hamas’a düşmanlığı oranında muhabbet tesis ediyorlardı. Örgütün elebaşı: “Ben Erbakan’la ruhlar âleminde bile bir araya gelmedim, ruhum ona hiç ısınmadı” diyordu.
İşte bu şer şebekesinin, Siyon mikrobu yuvalarının giremediği, aksine bu mikroba karşı “antikor” üreten ülkeye “belde-i tayyibe” diyorum. Bu ülkeye muhabbetim bundandır. Bu tertemiz topraklar aynı zamanda İslam’ı 1995 yılında, “düşman ve tehdit” olarak ilan eden NATO’nun radarları ve büyük şeytan Amerika’nın üsleri tarafından kuşatılmıştır. Küresel istikbarın her türlü savaşla (askeri siyasi ekonomik) diz çöktüremediği İslam Cumhuriyeti direniş cephesinin merkezi olup, Tebes faciasında görüldüğü gibi açıkça ilahi desteğe mazhar olmuştur. Rabbim istikametlerini bozmasın, ayaklarını sabit kılsın
Asıl dikkat çekmek istediğim konu şudur; Halkımızın kahir ekseriyeti CIA’nın ileri karakolu olan bu terör örgüt ile mücadeleyi destekliyor adeta ayakta alkışlıyor. Fakat neden bu şer şebekesini ilk günden itibaren tanıyan, bunlarla mücadele ederken bedel ödeyenleri tanımıyor ve takdir etmiyor…! Şahın devrildiği günden itibaren dünyaları başlarına yıkılmışçasına İnkılaba ve liderlerine kesintisiz ve her vasıta ile düşmanlık eden bu şebekenin Mavi Marmara hakkındaki açıklamaları hala zihinlerimizde tazeliğini koruyor. Neden Müslümanlar “biz yanıldık ama bunların basireti açıkmış bizim görmediklerimizi görmüş ve gereğini de yapmışlar” diyemiyorlar. Neden hala bir bakıma bu Terör örgütü ile aynı cepheden aynı cepheye yani Direniş Cephesine saldırmaya devam ediyorlar?!.
Öyle anlaşılıyor ki CİA ve Siyonizm tek koldan çalışmamış. İrili ufaklı başka mektepler de açmışlar. A, B, C gibi planlar yapmışlar. Yapının biri deşifre olduğunda diğerleri devreye sokuluyor. Yapı, şekil, renk ve koku olarak farklı ama aynı tezgâhta dokunmuş olan bu yapılar Siyonizm’le mücadeleyi boşa çıkarmaya uğraşıyorlar. Kuklacıyı perdelemek için var güçleri ile kendileri gibi bir yapı olan kuklaya yoğunlaşıyorlar. Bir bakıma mahalle içerisinde kavga çıkartarak Siyonist’in faaliyetlerini kolaylaştırıyorlar.
Bu hain örgütün patronları ile el ele kol kola ortak askeri ve istihbari merkezler kuranların örgütle mücadelesinin ciddiye alınır bir tarafı olabilir mi? Siyonist işgalci ile normalleşme adı altında bütün imkânlarını Siyonizm’in emrine amade kılanlarla Cidde merkezli “ordu” kuranlar nasıl FETÖ karşıtı olabilirler!
Sahi o ordu kime ve neye karşı kurulmuştu? Şimdi nerde ne yapar? 15 Temmuzda ne yapmıştı?
Hala bu ülkede Direniş Cephesine karşı İsrail safında savaşmaya hazır maalesef camideki saflarımızda yer alanlar olduğunu unutmayalım. Rabbim onlara feraset ve basiret ihsan etsin ki Seleflerinden ibret alıp aynı akıbete uğramasınlar. Onlara sıratı müstakim üzere hidayet nasip etsin vesselam.