Kerbela Olayından Aldığım İbret
“Müslümanlar düşünmelidir. Neden Peygamberin vefatından 50 sene sonra İslam ülkesi öyle bir hale geldi ki.. Aynı Müslüman halk vezirinden tutun emirine, serdarına, alimine, gazisine, Kur’an kari’ine, hatta hayduduna kadar Kufe ve Kerbela’da toplanıp Peygamberin ciğerparesini feci şekilde katlettiler. Evet insan düşünmelidir. Niçin böyle oldu? ...... Aşuradan ibret alınmalıdır. Aşuradan alınacak dersler ayrıdır cesaret dersi vs. gibi. Aşuradan alınacak “ibretler” derslerden önemlidir. İş o haddeye varıyor ki halkın gözü önünde… Allah Resulünün haremini(ailesini) sokak ve çarşılarda sürüklüyorlar… Ve hatta Peygamber ailesine “Harici” diyorlar. Haricinin anlamı başka ülke vatandaşı demek değil…Harici bu günkü anlamda kullanılmıyor. İslam’da eğer bir adil imam aleyhine başkaldırılırsa, kıyam edilirse Allah’ın ve Resul’ünün ve müminlerin laneti onun üzerinedir anlamına gelir. Harici işte bu demektir. Yani adil imam aleyhine kıyam eden kimse… Dolayısıyla o gün bütün halk haricileri sevmiyordu. Kim adil imam aleyhine kıyam ederse kanı hederdir. İnsanların kanına bu kadar önem veren İslam…Böylesi birinin kanını heder sayıyor.
Bunlar; Peygamberin, Fatıma’nın, Emirül Müminin Ali’nin oğlunu… adil imama karşı ayaklanan kimse diye tanıttılar. Peki o adil imam kim? Muaviye oğlu Yezit!. Adil imam diye tanıttılar ve kabul gördü. Zalim hükumette olanlar istediklerini söyleyebilirlerdi. Ama halk buna niçin inandı? Halk neden sessiz kaldı? Beni düşünmeye sevk eden işin bu boyutudur. Söylemek istediğim; ne oldu da iş bu hadde vardı? Ne oldu da İslami hükümlerin ayrıntılarına ve Kur’an ayetlerine dikkat eden İslam ümmeti, böylesi açık bir hadisede bu kadar gaflet, uyuşukluk ve kolay inanma hatasına duçar oldu. Bu gaflet insanı üzer. Bizler Peygamber ve Emirel Müminin döneminin toplumundan daha mı sağlamız? Böyle durumlara düşmemek için ne yapmak gerekir. Evet, ne yaşandı sorusuna kimse cevap vermedi. Cevabı bende mevcut. Demek istediğim kimse bu konuda sohbet etmemiş. Olsa da yeterli değil. Ben bu konuda kısa bir sohbette bulunacağım.
Yalnız kısa, sohbetin aslına nispeten kısa olacak. Konuyu başlıklar halinde size aktaracağım. Sonrasında kendiniz bu olay üzerinde düşünün. Düşünce mütalaa ehli olanlar bu konuyu araştırsın. Amel ehli olanlar da bu konuda ne yapmalı desinler. Eğer bugün ben ve sen bu olayın önünü almazsak 50 sene sonra da mümkün olabilir. 5 veya 10 sene sonra da olabilir. Ansızın görürsünüz ki toplumumuz o hale gelmiş. İşte o zaman şaşırmayın. Ama eğer keskin gözler işlerin derinliğini görürse güvenilir bir gözcü yolu insanlara gösterirse, düşünen biri halkı yönlendirir, sağlam iradeler hareketin destekçisi olursa sorun o zaman hal olur. O zaman sağlam kalemiz olur ve kimse nüfuz edemez. Ama eğer kendi haline bırakırsak tarih tekerrür eder ve akan bu kanların hepsi heder olur. O zaman iş öyle bir yere vardı ki…
Bedir savaşında Emirel Müminin Ali (as), Hamza ve diğer İslam serdarlarının eliyle cehenneme gönderilenlerin çocukları, torunları Peygamberin makamına oturdu (Yezid) Peygamberin ciğerparesinin başını koydu önüne heyzeran çubuğu ile (İmam Hüseyin’in dudağına vurup “Kalksınlar Bedir’de ölenlerimiz ve görsünler biz onlara ne yaptık” (Seyyid Ali Hameney)
Kerbela hadisesinden alınacak ibretler konusu gerçekten çok önemlidir. Konu üzerinde çok düşünülmeli, mütalaa edilmeli, araştırılmalı, yeni Kerbelaların yaşanmaması için yapılması gerekenler tespit edilmelidir.
Dikkat edilmediği ve tedbir alınmadığı taktirde İmamet makamı tağutların eline geçiyor tağutlar imamları tuğyan ile itham edip yargılayabiliyorlar. Zalimler kendi zulümlerini “ adalet” olarak sunabiliyorlar. Tıpkı fesatlarını “ıslah” olarak pazarladıkları gibi.
Aşuradan aldığım güncel bir ibret şudur: “Bizler 30-40 yıl kadar önce miting meydanlarında sağ ellerimizi ve baş parmaklarımızı kaldırarak Erbakan Hocamıza; Siyonizmle mücadele için, Kudüsün özgürlüğü için, faizci kapitalist düzeni yıkmak ve adil düzeni kurmak için SÖZ veriyorduk.
O sözü verenlere ne oldu? Ne kadarı ahitlerine vefa gösterdiler? Ne kadarı o gün bize kumpaslar kuran Demirel’in çizgisine evrildiler. O sözü verenlerin kahir ekseriyeti şimdi ahdine vefa gösterenleri, başka bir ifade ile kendi geçmişlerini, “Demirel’in gözü” ile görüyor, duruşlarıyla istihza ediyorlar. Kemalistlerin aydınlatmaya(!) çalıştığı kafaları öylesine aydınlanmış(!), sekülerizmi ve laikliği öylesine içselleştirmişler ki en koyu Kemalistleri dahi hayretler içerisinde bırakıyorlar. Merhum Erbakan Hocanın o kadar çırpınması, çabası, eğitim seminerleri, konferanslar, sloganlar, broşürler nasıl oldu da heder oldu? (İslamianaliz)