Ey İmam...
Seni şimdilerde daha iyi anlıyoruz ey imam. Sana olan bitmez tükenmez muhabbet ve nefretin sebeplerini çok daha iyi anlıyoruz.
Bir konuşmanda diyorsun ki, “Oğlum Ahmed’in herhangi bir iç veya dış banka veya kurumda hissesi ve parası olmadığını, herhangi bir yerde tarım arazisi ve binaya sahip olmadığını beyan ederim. Benden sonra içerde veya dışarda malik olduğu ortaya çıkarsa hükümetin ona el koyması gerekir.”
Liderlerin, oğullarına kızlarına damatlarına servet biriktirdiği yurt dışı bankalarında servet istiflediği, Amerika ve Avrupa’da milyonlarca dolarlık malikâneler satın aldığı bir dünyada sen oğlumun benden sonra menkul ve gayrimenkulü olursa hükümet el koysun diyorsun! Bu durum ister istemez akıllara İmam Ali (ra) ve arkadaşları Hz. Ammar (ra) ile Hz. Ebuzeri Gıffari(ra)’ı getiriyor. Saray sahipleri ve çanak yalayıcılarının senden nefretini bu nedenle çok iyi anlıyoruz. Bir sarayla yetinmeyip yazlık kışlık saraylar yapanlar, Sadabat bahçelerinde çocuklarına saray silsileleri dizenler tabii ki senden nefret edeceklerdir.
Şahın saraylarından birinde kalmak yerine Cameran köyünde mütevazı bir köy evini tercih etmen, saray soytarılarını kudurtmuştur. Sultanlar, Emirler, Şahlar ve sair saray sahipleri bu tercihini saraylarının temellerine konulmuş dinamit gibi tehlikeli görmüşlerdi.
İşte bu nedenle beyazından yeşiline bütün saray sahiplerinin hedefi haline geldin. İşte bu nedenle saray ahırlarından yemlenen ulema, içinde göletler ve şelaleler bulunan saray (1) sahibini “İslam dünyasının kahramanı” ilan ederek üzerine saldılar. O’nu, Kürtlere yaşattığı ikinci Hiroşima’ya, yani kullandığı kimyasal silahlara rağmen infaz edildiğinde “şehit” ilan etmekten hayâ etmediler.
Bu sarayların, beyaz saray dayanışması ile ayakta kaldığını biliyoruz. Sarayların olduğu ülkelerde Amerika ve NATO üslerinin yoğunluğu bizi şaşırtmıyor. Mazlum ve mustazaf halklarına karşı güvenliğini MOSSAD’a emanet edenlerin sana düşmanlığını tabii görüyoruz.
Müstekbirlere, zorbalara, saray ulemasına rağmen giderek artan bir muhabbetle seni seviyoruz ey İmam. Mustazafların umudu olan emanetine İslam İnkılabına elimizden geldiğince sahip çıkmaya çalışıyoruz. İnsanlık böyle aziz liderlere aç ve susuz. Ümmet coğrafyasında saraylarda yaşamayı elinin tersiyle itecek emir sahiplerinin varlığı kerbelada suya dönmüş durumda. Bunlara el uzatanların elleri kolları oklarla vuruluyor, kılıçlarla doğranıyor.
Ama bu tehdit ve tehlikelere rağmen adil yöneticilere olan susuzluğumuz giderek dayanılmaz hale gelmektedir. Müslümanların yöneticilerinin zevk-u sefahati ve mazlumların sefaleti arttıkça adil yöneticiler gözümüzde tütüyor. Onlara inat Ümmet sen gibileri özlüyor Ey İmam.
Doğrusu sen halkına zenginlik ve bolluk vadetmemiştin. Ama halkını kendi standartlarının üstünde yaşatmaya çalıştın, bu nedenle en asgari standartlarda bir hayatı tercih ettin. Ama halkına vadettiğin izzetin doruklarını yaşattın. Büyük şeytan Amerika’nın kartondan ibaret olduğunu yırtarak ve burnunu yere sürterek gösterdin. Zalimlere zilleti tattırdın. Filistin’de İntifadayı başlatarak Siyonist rejime kâbus dolu günler yaşattın ve haleflerin bunu devam ettirmektedirler elhamdülillah.
Hayat hal ve hareketleri ile havaya kaldırdıkları Kur’an’ı inkâr eden zalim yönetici ve hain âlimler nedeniyle Kur’an mahcur kalmıştır. (Bkz. Furkan 30)
Sana, selef ve haleflerine yürekten selam ve muhabbetler ey imam. (Emin Güneş - Hürseda)
1-https://www.cumhuriyet.com.tr/galeri/icinde-goletler-ve-selaleler-bulunan-saddamin-sarayi-bakin-simdi-ne-halde-664980/3