İşte Provokatörler
Kısaltılmış adı PKK, Kürtçe açılımıyla Partiya Karkeran Kürdistan. Yani Kürdistan
İşçi Partisi.
Yaptığı işe gelince…
Dağa işçi kaçırmak, işçi öldürmek, iş makinesi yakmak. Bir başka yönü ile yatırımları önleyip, bölge insanını işsiz bırakmak.
Üstelik bu örgütün hiçbir kutsalı yok. İşine geldiğinde azınlık ırkçılığı yapıyor, işine gelirse hak ve hukukunu koruduğunu iddia ettiği insanları katlediyor. Hem de insanlık dışı yöntemlerle ve hunharca.
Bugün “Kürtler adına IŞİD’le savaşıyoruz” türünden açıklamalar yapsa da katlettiği Kürtlerin sayısı IŞİD’den onlarca, belki de yüzlerce kat daha fazla. 1980 öncesi diğer silahlı Kürt grupların “Apocular” adı altında faaliyet gösteren bunları “Kürtlerin Düşmanı” ilan ettiklerini unutmamak lazım!
Şimdi Çözüm Süreci’nde de eski alışkanlıklarını devam ettiriyorlar.
* * *
İşin en vahim yanı, örgütün bu yüzünü konuşan ve tartışan pek yok. Sözde “aydın” diye nitelendirilen birtakım isimler televizyonlara çıkıyorlar. Çözüm Süreci’ni değerlendirirken, genellikle devlete veryansın ediyorlar. Arada da Hükümet’e gönderme yapıyorlar:
-AK Parti Çözüm Süreci’nde ayak sürüyor.
Geçtiğimiz günlerde bunların içinden bir “akille” televizyondaydık. Lafı evirip çevirip Hükümet uygulamalarına getirdi:
-Artık gerekli adımlar atılsın. Tabii ki ondan sonra silahlı unsurların ülke dışına çıkarılması tartışılabilir.
Baktım, abuk sabuk konuşuyor, araya girmek zorunda kaldım:
-Farkında değilsiniz ya da unuttunuz herhalde. Daha işin başında terör örgütü tarafından silahlı unsurların ülke dışına çıkarılacağı sözü verilmişti.
Başbakan Davutoğlu’nun da dile getirdiği gibi bu sözler tutulmadı. Tutulmadı ama kimsenin o tarafa baktığı yok.
* * *
Uzun süredir bir “provokatördür” tutturmuş gidiyorlar. Her elim olayın ardında bir provokatör aranıyor…
Oysa provokatörler belli:
Birincisi PKK, Kandil ve HDP içindeki unsurlar.
İkincisi de sözde Çözüm Süreci’ni desteklediğini söyleyip, hep terör örgütünü yaldızlamaya ve aklamaya çalışan çevreler. Bunların yaptıkları bir başka faaliyet de sürekli olarak devleti suçlamak.
Birtakım gazeteciler var. Bir ayakları Kandil’de, bir ayakları da HDP’de. Gidip Murat Karayılan, Cemil Bayık gibi adamlarla konuşuyorlar. Buraya gelip sürekli aynı şeyleri yazıyorlar:
-Çözüm Süreci bitmiştir. Silahlı unsurlarımız yakında harekete geçecek.
Yetmiyor, bitmiyor, bir de HDP’ye uğrayıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne “posta koyan” benzer açıklamalar alıyorlar.
İlginçtir, Çözüm Süreci’ni desteklemek için oluşturulan “Akiller Heyetinden” de bu açık provokasyonlara karşı bir tepki yükselmiyor. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu gibi birkaç isim hariç.
* * *
Gazetelerde haberler var:
PKK, bir aileye 3 bin dolar para cezası kesmiş. Para ödenmeyince de iki kişiyi kurşuna dizerek katletmiş.
Bir korucu elektrik direğine bağlanarak öldürülmüş.
PKK, ha babam de babam okul ve Kuran kursu yakıyor. Okul bahçesinde çocukların gözünün önünde servis şoförü kurşunluyor.
Son olarak da bir şantiyeden 400 kilo patlayıcı çalmış.
Bunlar Çözüm Süreci’ne yönelik provokasyonlar değil mi?
Peki neden sadece Hükümet’ten bazı açıklamalar geliyor da Çözüm Süreci’ne sahip çıktığını iddia eden diğer çevreler tarafından telin edilmiyor? Ey IŞİD’le yatıp, IŞİD’le kalkan sivil toplum kuruluşları; bunların IŞİD’in yaptıklarından ne farkı var?
Bütün bu yaşananların karşısında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Çözüm Süreci’ne mahkûm değiliz” dedi. Herkesin aklını başına toplamasını istedi.
Korkuyorum birtakım çevreler bunu da eleştirecekler!
(Akşam Gazetesi)