'Erdoğan'ın İran'a önerisi model olabilir'
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Uzmanı Abdullah Yeğin, Yemen krizinde barış için ortak hareket etme kararı alan Türkiye ve İran’ın başarılı olması halinde diğer bölgesel sorunlara örnek olacağını söyledi. Yeğin "Erdoğan'ın İran'a önerisi çözüm modeli olabilir" dedi.
Suudi Arabistan’ın Ensarullah Hareketi’nin (Husiler) ilerlemesini durdurmak amacıyla 26 Mart’ta Yemen’e başlattığı askeri operasyona destek verdiğini ilan eden Ankara'nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Nisan’da İran’a yaptığı ziyaret sonrası taraflar arasında arabuluculuk ve ateşkes için Tahran yönetimiyle ortak hareket etme kararı alması Yemen'de ibreyi askeri çözümden diplomatik çözüme yöneltti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Nisan’da İran’a yaptığı ziyarette İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile yaptığı ortak basın toplantısında, "Ölen de, öldüren de Müslüman. Vuruşan tarafları masaya oturtarak bu kana son verelim" demesi, uzmanlar tarafından Ortadoğu’daki dengeleri yeniden düzenleyecek bir öneri olarak değerlendirildi.
SETA Dış Politika Uzmanı Abdullah Yeğin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerisinin Yemen’de başarılı olması halinde diğer bölgesel krizlere de model teşkil edeceğini ifade etti.
Yemen kriziyle taraflar arasında gerginliğin arttığını hatırlatan Yeğin, “Cumhurbaşkanı’nın İran ziyareti öncesi taraflar arasında gerginliğin artmasına neden olan son olay Yemen oldu. Ancak ziyaret esnasında konu ile ilgili varılan prensip mutabakatı iki ülke ilişkilerinin bölgesel düzeyde de daha iyi hale gelmesi için bir fırsat da doğurdu” diye konuştu.
Abdullah Yeğin şöyle devam etti: “Türkiye ve İran’ın Yemen konusunda arabuluculuk yapma ve çatışan tarafları bir araya getirme konusunda çaba sarf etme konusunda mutabakata varmış olması oldukça önemlidir. Eğer bu girişim başarı ile neticelenirse diğer bölgesel sorunlar için de bir örnek teşkil edebilir. Bu da bölgenin en önemli iki gücü olan Türkiye ve İran arasında yeni bir sürecin başlatıcısı olabilir. Bunun gerçekleşmesi hem iki ülke hem de bölge için oldukça olumlu sonuçlar doğuracaktır.”
Yeğin, İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 5 daimi üyesi ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya (5+1) arasında varılan nükleer uzlaşmanın nihai anlaşma haline gelmesi halinde İran’ın bölgedeki politikalarını daha rahat uygulayabileceğine yönelik son zamanlardaki iddiaları, “Bölgesel politikalar salt ekonomik güçle yürütülemez” diyerek inandırıcı bulmayan Yeğin, şunları kaydetti:
“Ambargolardan kurtulduğu için ekonomik olarak daha da güçlenecek olan İran’ın bölgesel politikalarını uygulamada daha rahat olacağı bir öngörüdür. Ancak bu türden bölgesel politikalar salt ekonomik güçle yürütülemez. Bir başka bakış açısını da şu şekilde ortaya koyabiliriz: Batı ile anlaşma sağlamış bir İran eski sistem dışı tavrı ve iddiasını sürdürse bile bu konuda inandırıcılığını yitirebilir ve bu durumda sıradan bir ülke haline gelir. Her iki bakış açısının da doğru ve eksik tarafları vardır. Bana göre ise bu anlaşma İran’ın bölgesel politikalarını çok etkilemeyecektir”
"İran ve ABD’nin müttefik olabileceği akla yatkın değil"
Muhtemel bir nükleer anlaşmadan sonra İran ve ABD’nin bölgede müttefik olabileceği şeklindeki teorilerin akla yatkın olmadığını söyleyen Yeğin, şunları söyledi:
“Elbette İran ve Batı arasında gerçekleşecek nükleer anlaşmanın bölgesel ve küresel sonuçları olacaktır. Ortadoğu’da mevcut güçler arasındaki bölgesel rekabetler, karşıt pozisyonlar ve ABD’nin bölge güçleri ile bugüne kadar geliştirdiği ittifaklar bundan sonraki süreçte daha çok tartışılacaktır. Fakat İran ve Batı arasında bir nükleer anlaşmaya varılması İran’ın artık Batı ve özellikle de ABD ile müttefik olacağı anlamına gelmez.
Taraflar arasında nükleer enerji meselesini aşan görüş farklılıkları, düşmanlıklar ve karşılıklı güvensizlik hala yerinde durmaktadır. Dolayısıyla da bir nükleer anlaşma sağlansa bile taraflar arasında tüm konularda ittifak beklemek gerçekçi değildir. Bir yandan temel meselelere yaklaşım farklılığı, diğer yandan iki tarafın da düşmanlıktan besleniyor olması müttefikliğin önündeki önemli engellerdir. Dolayısıyla da İran’ın ABD ile ilişkilerini bir müttefik noktasına getirmeyeceği yönündeki açıklamaları akla yatkın görünüyor”
“Türkiye ve İran ekonomik açıdan birbirine muhtaç iki komşu ülke”
Türkiye ve İran’ın birbirine muhtaç iki komşu ülke olduğunu kaydeden Abdullah Yeğin, iki ülke arasında bölgesel konularda derin görüş ayrılıkları olsa dahi ekonomik ilişkilerin iyi bir seyir halinde olmasının Türkiye ve İran’ın ortak arzusu olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
“Son olarak Yemen konusunda da görüş ayrılıkları bir kez daha ortaya çıktı ve karşılıklı eleştiriler yapıldı. Ancak iki ülke bölgesel konularda yaşadıkları ihtilafları diğer ilişkilerine yansıtmamaya özen göstermektedirler. Bu bağlamda Türkiye ve İran arasında ekonomik ilişkilerin iyi bir seyir izlemesi her iki ülkenin de arzuladığı bir şey. Hal böyle olunca diğer konulardaki anlaşmazlıklara rağmen ekonomi alanında anlaşmalar ve iyileşmeler gerçekleşmesi şaşırtıcı değildir. Sonuçta iki komşu ve ekonomik anlamda birbirine muhtaç devletten bahsediyoruz. Taraflar ihtilaflarını işbirliği alanlarına yansıtmamaya bugünden sonra da özen göstereceklerdir." (AA)