PKK Katliamının Tanığından Korkunç İddia!
Diyarbakır'da kurban eti dağıttıkları sırada PKK yandaşları tarafından katledilen 3 gençle beraber saldırıya uğrayan katliamın görgü tanığı Yusuf Er, arkadaşlarının vahşice katledildiği sırada polisi aradıklarını, ancak polisin kendileriyle dalga geçerek telefonu kapattığını iddia etti.
DİYARBAKIR - Kurban Bayramı’nın 4. günü kurban eti dağıttıkları sırada PKK/HDP yandaşları tarafından bir apartmana sıkıştırıldıktan sonra vahşice katledilen Hasan Gökgöz, Hüseyin Dakak ve Yasin Börü ile birlikte saldırıya uğrayan Yusuf Er, yaşadıkları olayı İlke Haber Ajansı’na (İLKHA) anlattı.
Bayram günü kurban eti dağıtmak için kesimhaneye gittikten sonra 3 arkadaşıyla birlikte Bağlar semtinde kurban eti dağıttıklarını söyleyen Er, “Et dağıtımız sırada 60 – 70 kişilik grup sağ ve sol olmak üzere iki taraftan bize saldırmaya başladılar. Biz de sopa ve taşların isabet etmemesi için oradan uzaklaşmaya başladık.” dedi.
PKK yandaşlarının saldırılarından korunmak için bir apartmana girdiklerini burada bir eve sığındıklarını ifade eden Er, ev sahibinin de kendilerini kovmaya çalıştığını söyledi.
Er, “Girdiğimiz apartmanın yöneticisi olan yaşlı kadın, ‘Apartmanımdan çıkın, kapımı falan kırarlar.’ diyerek, bizi kovdu. Üst kattaki bir evin sahibi bizi içeriye aldı ve ‘Gelin, benim evimde saklanın.’ dedi. Eve girdik, bir odaya geçtik. Bize su getirdi, su içtik. O esnada PKK’liler, apartmanın bütün evlerine giriyor, evleri kontrol ediyorlardı. Ev sahibinin kocası, kapıyı çalmadan sessizce anahtarla kapıyı açıp içeriye girdi. Bize, ‘Siz IŞİD’çi misiniz?’ diyerek, bıçak çekti. Kapıya yönelip kapıyı açmaya çalıştı. Kendisine engel olduk. Onunla konuştuk, bizi dinlemeyince babamı aradım. Babam onunla konuştu ve ikna etti.” ifadelerini kullandı.
Er, PKK yandaşlarının eve girmesi ve arkadaşlarını katletmesini ise şöyle anlattı: “Şehit Hasan, Şehit Hüseyin ve Şehit Yasin ile istişare yaptık. Ev sahibinin dışarıya haber göndermesini, apartmanı boşalttıktan sonra olay çıkarmadan gideceğimizi söyledik. Ev sahibi dışarıdan birine telefon açtı. Kapının önünden telefon sesi geldi. Apartmanı boşaltmaları halinde gideceğimizi söyledi ama bizi arayan herkes bulunduğumuz evin kapısına dayandı. Biz ev sahibiyle konuşurken, saldırganlardan biri üst kattaki dairenin de aracılığıyla ip sarkıtıp bulunduğumuz dairenin mutfağına indi. Biz, her şeyden habersiz, sırtımız mutfağa doğru salonda otururken, saldırgan üzerimize ateş açmaya başladı. Açılan ateş sonucunda, Şehit Hasan ve Şehit Riyad yaralandı. Bana da silah sıkınca lavaboya doğru kaçtım.”
“Polis: İyi günler diyerek dalga geçercesine telefonu kapattı”
Evde oldukları sırada polisi aradıklarını aktaran Yusuf Er, “Arkadaşlarımı vahşice balkondan attıktan sonra benim bulunduğum yere geldiler. Dışarıya çıkınca sopa ve bıçaklarla bana saldırdılar. Vurdukları kesici bir alette arkadaşlarımın kanamaları vardı. Salonda darp edildikten sonra apartmanın içine kaçtım. Apartmanda kimsenin olmaması beni şaşırttı. Dışarıya çıktığımda, arkadaşlarımın binadan aşağı atılıp bedenlerinin dışarıda paramparça edildiklerini gördüm ve dehşete kapıldım. Oradan kaçarken birkaç el ateş ettiler. Allah beni korudu ve yarı baygın bir şekilde kaçmayı başardım. Evin içindeyken aradığımız polisler, 'İyi günler' diyerek dalga geçercesine telefonu kapattı." şeklinde konuştu.
“Pkk’li çeteler beni bu hale getirdi”
Yusuf Er, son olarak, olay yerinde bulunanlardan kimsenin, kendisine korkudan yardım etmeye yanaşmadıklarını belirterek yaşadığı durumu şöyle anlattı:
“Akan kanın fazla olmasından dolayı artık nefes alamaz olmuştum. Bana birileri yanaştı ve ne olduğunu sordu. Bende onlara ‘Pkk’li çeteler beni bu hale getirdi’ deyince insanlar yardım etmekten bile korkuyorlardı. Sonrasında yanıma biri yanaştı ve bana haber verebileceği kimsenin olup olmadığını sordu. Ben de ona babamın ve amcamın telefonunu verdim. Çünkü kimse bölgeye gelerek beni almaya yanaşmıyordu. O da önce babamı aradı. Babamın telefonu meşgul çaldığı için amcamı aradı. Amcam bölgeye gelerek beni arabaya aldı ve hastaneye yetiştirdi. Sonrasını zaten hatırlayamıyorum. Hastanede gözlerimi açtığımda şehit Yasin Börü’yü getirmişlerdi. Kafası paramparça edilmiş ve tanınmayacak halde idi. Ben de sonraları öğrendim o kişinin Yasin olduğunu.” (İLKHA)