İhvan Nereye Gidiyor?
İhvan’ın kendisine olgu olarak Türkiye’yi mi yoksa İran’ı mı seçeceği çoğunun merak ettiği soruların başında gelmektedir. Konuyu gündeme getiren Midelist online sitesi şunları gündeme getirmektedir: Ortadoğu’da son yıllarda meydana gelen en önemli değişiklik kuşkusuz Irak’tan sonra Mısır’daki değişimdir. İkinci bir habere kadar Mısır, Arap dünyasının en önemli ülkesi olmaya devam edecek. Değişimler ve siyasi cereyanların işbirlikleri, Mısır’ın bölgenin en sıcak dosyayı teşkil etmeye devam edeceğini göstermektedir.
Mısır’daki değişikliklerin Libya, Yemen, Suriye ve diğer ülkelerde değişimlere yol açtığını söylemek hiç de yanlış değildir. Eğer İhvan-ı Müslimin ile ordu arasında bir anlaşma bulunmasaydı doğrudan doğruya değişimlerin yaşanması mümkün olmayacaktı. Bu iki gücün işbirliği Mısır’da değişimin yaşanmasına ve gücün aktarılmasına sebep oldu. Ancak burada önümüze önemli bir soru çıkmaktadır. Bunlar iki dost olarak kalıp gücü aralarında paylaşabilirler mi? Ya da ihvan-ı Müslimin düzeni değiştirmekten başka bir şeye razı olur mu?
Midelist Online göre İhvan, 1952’den sonra Mısır ordusuyla birkaç kez işbirliğine girişti. 1952 yılında İhvan ile Özgür Subaylar Teşkilatı arasında bir yakınlaşma gerçekleşti ve bu krallık rejiminin yıkılmasına yol açtı. Ardından anlaşmazlığa düştüler ve General Muhammed Necip İhvan Mensuplarını ev hapsine mecbur etti. 1970 yılında Abdunnasır ile anlaşma yaptılar. Ancak onunla da aralarının bozulmasıyla Abdunnasır, İhvan mensuplarının temizlenmesini emretti. Enver Sedat döneminde de aralarında ciddi bir yumuşama meydana gelmişti. Bunda ihtilaflar yaşanınca yine araya soğukluklar girdi. Düşmanlarını temizlemek isteyen Sedat İhvan’dan istifade etmeye çalışmıştı. Ancak 1991-1981 yıllarında balayı sona erdi ve bilindiği gibi Sedat İhvan’ın yok edilmesi için emirler verdi. Bunun üzerine 1981 yılında Enver Sedat öldürüldü. Aynı senaryo Mübarek zamanında yeniden tekrarlandı. Sınırlı da olsa son on yılda İhvan’ın siyasi faaliyet yürütmesine izin verilmişti. Bir taraftan seçimlere katılmalarına göz yumulurken diğer taraftan takip edilmeleri ve gözaltına alınmaları emrediliyordu. Şubat 25’te Mübarek’in yıkılmasıyla İhvan yeniden sahadaki yerini aldı.
Mübarek yıkıldı ancak, eski rejimin bel kemiği olan ordu varlığını sürdürmekte ve gücü elinde bulundurmaktadır. Şimdi şu soru sorulmaktadır: İhan-ı Müslimin ne yapmak istiyor? Mısır’da gücün devredilmesi zaman alacak gibi görünüyor. Bu ülkede henüz seçim tarihi bile değil. Bu ise gücün ne zaman devredileceğinin belirsizliğini göstermektedir. Şu anda siyasi partisini kuran İhvan’ın bu zaman zarfında taktiği ne olacak? İhvan-ı Müslimin’in İran’la doğrudan irtibatı devam ediyor. Bu güne kadar elde ettiklerini İran’ın yardımı ve tavsiyeleriyle elde ettiğinden kuşku yok. İhvan üyeleriyle Tahran arasındaki irtibatın varlığı kimseye gizli değil. Zaten bu irtibatla İran siyasetinin Hamas’ın üzerindeki etkiye bile şahidiz.
Sitenin tahlilinin sonunda şunlara yer verilmektedir: Türkiye’yi yönetmekte olan İhvan’a yakın çevreler, bir olgu olarak İhvan’ın önünde bulunmaktadırlar.
Batı, özellikle de ABD, Türkiye’nin İhvan-ı Müslimin’in siyasetini etkilemesini ve kontrolüne almasını istemektedirler. Özellikle Türkiye’deki Ak Parti üyelerinin kendilerini İhvan’ın kollarından biri olarak saydıkları düşünülmektedir. Türkiye ise, İhvan’a yaklaşmada ve onları etkilemede isteksiz davranmamaktadır. Şöyle bir soru önümüze çıkmaktadır. İhvan’ın hedeflerine ulaşması için İran’ın bir dizi yardımları olurken, bu arada İhvan Türkiye’yi mi seçecek yoksa İran’ı mı?
Kaynak: Ez-zaman Online
Çeviren: Ahmet Dağcı