Kongre Baskını öncesi ve sonrası
6 Ocak 2021'den önce 6 Ocak 2021'den sonra
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Kongre binasının basılmasından hemen sonra cumhuriyet.com.tr için yaptığım kısa değerlendirmeyi şu cümleyle bitirmiştim; "ABD emperyalizmi içeride ne kadar karışırsa, dünya halkları o kadar çok nefes alacak… ABD'nin eli-kolu ne kadar kısalırsa, mazlumlar dünyası o kadar rahat edecek…"
Bu cümleyi, daha sonra sosyal medya hesaplarımdan da paylaşmıştım.
Almanya'daki kimi Amerikancılar, Alman yasalarına aykırı olduğu iddiasıyla, Twitter'dan bu mesajımı kaldırmasını istemişler!
ABD HEGEMONYASI ZAYIFLADIKÇA
ABD Kongresi'nin 6 Ocak'ta Trump taraftarlarınca basılmasının ABD'nin Türkiye ile ya da Çin ile ilişkisine nasıl yansıyacağını, işte bu ilk mesajımdaki perspektifte değerlendiriyorum:
ABD emperyalizminin içi ne kadar karışırsa, bu o kadar Türkiye'ye, o kadar Çin'e, o kadar Rusya'ya, o kadar İran'a yarar…
Bunu şöyle de ifade edebiliriz; ABD hegemonyası ne kadar zayıflarsa, dünyanın diğer ülkeleri o kadar rahat eder.
Nitekim böyle de olmuştur: "Amerikan Hegemonyasının Sonu" isimli kitabımdaki geniş çözümlemeden çıkan sonuçlardan biri budur zaten.
ABD hegemonyası zayıfladıkça;
1. ABD'nin rakibi olan Çin ve Rusya güçlenmiş, bölgesinde inisiyatif kazanmıştır.
2. ABD'nin müttefiki olan Türkiye ve Almanya gibi ülkeler, NATO bağlarına rağmen görece daha bağımsız hareket etme eğilimine girmiştir.
ABD hegemonyası 2004-2008 sürecinde hızla inişe geçmeye başlamıştı: 2004'te Irak'ta ABD'ye direniş, 2006'da Hizbullah'ın İsrail'e karşı zaferi, 2008'de Rusya'nın Gürcistan'a müdahalesi ve 2008'de ABD'nin liderlik ettiği neoliberal ekonomi düzeninin krizi…
2008'DEN 2021'E
6 Ocak 2021'deki ABD Kongre baskını ise hegemonyanın zayıflamasının ABD içindeki -şimdilik- son ama en sembolik sonucuydu.
2008'den itibaren başlayan büyük işsizlik, yatırımları ABD'ye döndürme çabaları, emperyalist ABD devletinin müttefiklerine gümrük vergilerini artırması, Covid-19 salgını ile net şekilde görülen Amerikan sağlık sisteminin yetersizliği, yine salgınla mücadeledeki başarısızlık, siyah öfke patlaması…
Tüm bunlar Amerikan hegemonyasının zayıflamasının içeriye yansıyan sonuçlarıydı…
Ancak 6 Ocak baskını, sembolik değeriyle hepsinden önemliydi.
İşte bu nedenle bundan sonra uluslararası ilişkilerde ve ABD ile rakiplerinin mücadelesinde 6 Ocak hep bir milat olacak. ABD merkezli konuları 6 Ocak 2021'den önce ve 6 Ocak 2021'den sonra diye değerlendireceğiz.
ABD ARTIK DEMORASİ DERSİ VEREBİLECEK Mİ?
Somuta gelirsek: Nedir ABD'nin baş rakibi Çin'e karşı stratejisi?
Çin'i bölgesine hapsetmek; Hindistan'dan Japonya'ya uzanan bir geniş yay ile çevrelemek.
ABD bu strateji için hangi alt stratejileri, taktikleri uygulayacak peki?
Çin'in Avrupa ile Afrika'ya uzanan Deniz ve Kara İpek Yolu projelerini çeşitli "düğüm" noktalarından kesmeye çalışmak. Ambargo uygulayarak Çin'in ekonomisini zarara uğratmaya çalışacak. Xinjiang ve Tibet sorunları ile Çin'i karıştırmaya çalışacak. Taiwan'ı Çin'e karşı bir sıçrama tahtası olarak elde tutmaya çalışmak. Hong Kong'daki eylemleri Çin'e karşı bir insan hakları mücadelesi olarak değerlendirmeye çalışacak vb.
Peki, ABD 6 Ocak 2021'den sonra artık tüm bunları kolayca uygulayabilecek konumda mı?
Örneğin, Kongre binası basılan ABD, bugüne kadar "özgürlük ve demokrasi" diye savunduğu Hong Kong parlamentosunu hedef alan eylemleri, aynı düzeyde savunabilecek mi? Savunmaya kalktığında bunun bir ciddiyeti olacak mı?
Örneğin, Kongre binası basılan ABD, eskisi kadar Çin başta pek çok ülkeye demokrasi dersleri vermeye kalkabilecek mi?
Örneğin, Kongre binası basılan ABD, müttefiklerini Çin ve Rusya'ya karşı harekete geçirmekte aynı kolaylığı bulabilecek mi?
Uzatmayalım: ABD emperyalizmi 6 Ocak 2021'den sonra öncesine göre eli-kolu biraz daha kısalmış olacak. Emperyalizmin askeri aygıtı olan Pentagon ya savaşa itilecek ya da ABD adım adım geri çekilecek.
ABD açısından savaş çıkarabilmek ise bugün için dünden daha zordur, yarın ise bugünden daha da zor olacaktır.
KONGRE BASKINININ EKONOMİ-POLİTİK ZEMİNİ
Yukarıda ABD Kongre baskını için "Hegemonyanın zayıflamasının ABD içindeki -şimdilik- son ama en sembolik sonucuydu." demiştik.
Şimdilik dememiz şundan:
Kongre binasının basılmasının ekonomi-politik zeminini ele almadan, salt siyaset düzleminde yapılacak her analiz eksik olacaktır. O zemin, ABD'de zenginlerin zenginleştiği ve yoksulların gittikçe yoksullaştığı zemindir; ABD'nin en zengin yüzde 1'inin servetinin, ABD'nin yüzde 50'sinin servetinden fazla olmasıdır. O zemin, işsiz sayısının 50 milyona yaklaşmasıdır. O zemin bir yanda siyah öfke patlamasında gördüğümüz siyahlar, hispanikler ama bir yanda da zenginlikten aynı şekilde yararlanamayan ama tepkileri sermaye yerine ABD bürokrasisine yöneltilmeye çalışılan taşralı beyazlardır, ırkçı gruplardır. O zemin sistemin en altında kalanların çıkmazıdır. O zemin sokaklarda yaşamak zorunda olan milyonlardır.
Bu zemin sürdüğü müddetçe, ABD'de daha çok baskınlar, işgaller, siyah öfke patlamaları, ırkçı beyaz grupların şiddet eylemlerini göreceğiz… (CRI)