Atlantik yüzyılı bitti, Asya-Pasifik yüzyılı başladı

Japonya’da düzenlenen G7 Dışişleri Bakanları toplantısından sonra yayınlanan ortak bildiri, özetle Çin ve Rusya’yı hedef alıyor, kulübün zenginliğinin sürebilmesi için de Hint-Pasifik’e odaklanmayı önüne görev koyuyor.
Bildiri, “özgür ve açık Hint-Pasifik” hedefine işaret ediyor. Neden “özgür ve açık” Hint-Pasifik? Hint-Pasifik özgür değil mi, kapalı mı?
“Özgür ve açık”tan kasıt, Hint-Pasifik’in binlerce kilometre ötedeki emperyalist ABD’ye açık olmasıdır elbette!
AVUSTRALYA’NIN YENİ STRATEJİ BELGESİ
ABD önce Asya-Pasifik adlı stratejisini Hint-Pasifik diye güncelledi, ardından da “özgür ve açık” Hint-Pasifik hedefi ilan etti. Hint-Pasifik’te kendi varlığına meşruiyet sağlayabilmek için de Çin’in bölgeyi askerileştirdiğini, bölge ülkeleri için tehdit oluşturduğunu ileri sürüyor.
ABD’nin müttefikleri de, işte hem yukarıda işaret ettiğimiz G7 bildirisinde, hem de örneğin Avustralya’nın yeni açıkladığı 2023 stratejik vizyon belgesinde olduğu gibi, önlerine Washington’un koyduğu “özgür ve açık Hint-Pasifik” hedefini koyuyorlar.
Öyle ki Avustralya, özellikle AUKUS (Avustralya, İngiltere ve ABD üçlüsü) anlaşmasından sonra tamamen ABD’nin çıkarlarına göre konumlanıyor. Bu amaçla hazırlanan yeni strateji belgesi, Washington’da yazılsa ancak bu kadar olur denilecek kadar ABD’nin çıkarlarını gözetiyor. “Hint-Pasifik’te Çin’i tehdit, ABD’yi ise Çin’e karşı denge ve istikrar merkezi” ilan eden strateji belgesi, “ülkenin kuzeyindeki üsleri güçlendirme, üslerdeki ABD askeri varlığını artırma ve uzun menzilli saldırı yeteneğini artırma” hedefi önüne koyuyor.
Böylece ABD’nin AUKUS ile Avustralya’yı Çin’e karşı nükleer üs haline getirme planı da işliyor.
ABD’NİN ASKERİLEŞTİRME ÇABASI
ABD de, ABD’nin dümen suyundaki Avrupalı G7 ülkeleri de, binlerce kilometre öteden, merkezinde Çin’in olduğu coğrafyaya dair “kural” koymaya kalkıyorlar.
Sözde bunu Çin’in bölgeyi askerileştirmesine karşı bölge ülkelerinin haklarını savunmak için yapıyorlar. Oysa, Çin’in egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için askeri gelişimi öncelemesi, bölgenin askerileştirilmesi anlamına geliyorsa, ABD’nin binlerce kilometre öteden Çin’in sınırlarının dibinde askeri varlık bulundurması ne anlama geliyor?
Açık ki bölgeyi asıl askerileştiren ABD’dir. Üstelik bunu müttefiklerini de zorlayarak, onları da Hint-Pasifik’te Çin’e karşı silah göstermeye mecbur ederek yapıyor. Anımsayın, Almanya bile Hint-Pasifik bölgesine savaş gemisi göndermişti.
Şimdi ABD G7 ülkelerinin de Hint-Pasifik’te silah göstermesini istiyor. Öyle ki G7’nin yukarıda işaret ettiğimiz son bildirisi ile NATO’nun son bildirisi arasında, içerik bakımından neredeyse fark kalmadı!
Yani ABD, bir bakıma liderlik ettiği tüm organizasyonları adın adım askerileştiriyor!
AB-BORRELL: ‘TAYVAN’A SAVAŞ GEMİSİ GÖNDERMELİYİZ’
Ukrayna krizi üzerinden ABD stratejisine adım adım eklemlenen “bölünmüş AB”nin de bu kervana katılmaya istekli olduğu görülüyor.
Baksanıza, AB’nin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından sorumlu Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, açık açık Taiwan Boğazı’na savaş gemisi göndermekten bahsediyor.
Borrell, Journal Du Dimanche’de yayımlanan görüş yazısında, Taiwan’ın Avrupa’yı “ekonomik, ticari ve teknolojik olarak ilgilendirdiğini” belirterek “Avrupa donanmalarını, Taiwan Boğazı’nda seyrüsefer özgürlüğü taahhüdünü göstermesi için devriye gezmeye çağırıyorum” diyor.
“Beyaz sömürgeciler”in Taiwan ilgisinin asıl kaynağı ne peki? Neyse ki Borrell, Taiwan’ın önemini anlatırken, onu da belirtiyor: “Taiwan ekonomik açıdan bizim için son derece ciddi bir meseledir. Çünkü Taiwan, gelişmiş yarı iletkenlerin üretiminde stratejik bir role sahiptir.”
Evet, çip meselesi sadece Amerikalı kapitalistler için değil, Avrupalı kapitalistler için de kritik önemde. Bu nedenle ABD-AB-Çin-Taiwan-Güney Kore beşgeninde, deyim yerindeyse, bir “çip savaşı” yaşanıyor.
ASYA-PASİFİK YÜZYILININ ÖNÜNE GEÇİLEMEZ
Bu arada önemle belirteyim: Borrell’in Taiwan’a savaş gemisi gönderilmesini savunduğu mesajını aktarırken “bölünmüş AB” dedim. Evet, çünkü bu meselede de AB bölünmüş durumda ve aslında Borrell bu çıkışıyla bir yandan da Macron’u hedef alıyor.
Yakın zamanda Çin’i ziyaret eden ve oradan AB için “üçüncü yol” stratejisi öneren, Taiwan konusunda da Avrupa’nın ABD’nin takipçisi olmaması gerektiğini savunan Macron’a, Washington-Brüksel hattından verilen bir yanıt yani…
Kuşkusuz tüm bu yanıtlar, açıklanan bildiriler, ilan edilen stratejiler, hatta doğrudan askeri adımların atılması bile, asıl stratejik yönü değiştirmeyecek: Atlantik yüzyılı bitti, Asya-Pasifik yüzyılı başladı.
ABD’nin agresif çabaları bu süreci tersine çeviremeyecek. (CRI)
__________________
Not: Makalenin orjinal başlığı: ABD-AB Taiwan Boğazı’nı askerileştirme peşinde