Dünden bu güne Avrupalı müslümanlar...
Biz Avrupalı müslümanlar dünyanın her bir tarafından, çok farklı kültür ve coğrafyalarından gelipte Avrupaya yerleşen göçmen müslümanlarız, yerleşik hayata kısmi olarak alışsak da, pratikte hiçbir zaman kendimizi bu topraklara ait hissedemedik maalesef, gerçi son yıllarda artık buralı olmaya doğru adım adım ilerliyoruz.
Burada genellikle üç türlü insanımız var, bir kısmı; geldiğimiz ülkenin kültüründe, siyasetinde ve geleneğinde kalmış, beden burada olsa da, ruhu geldiği topraklarda kalmış göçmenlerdir, hatta avrupaya ait haberleri bile izlemeye gerek duymadan, geldiği memleketin hava durumunu bile düzenli kontrol etme gereksinimi duymaktalar, yani burada yaşasalar da, hiçbir zaman bir Avrupalı olamamış olanlardır...
İkinci kesim ise, ruhu ve bedeni buraya tamamen adapte olmuş. Geldiği yerin kültürünü ve örfünü bile kaybetmiş. Hatta dünyada olan bitene ilgi ve alaka bile göstermeyen, sadece kendi derdinde, kendi kazancında ve sadece kendisi için yaşamaya çalışan, hatta varı yoku çalışmak, gününü gün etmek, keyfine keyif katmaktan öteye geçmez...
Üçüncü kesim ise, geldiği yerin kültürünü ve örfünü unutmadan, burada gerek yerleşik halkın veya çevresinde gördüğü iyi davranışları, gerek geldiği ülkeye veya yapıya, Yardımcı olmaya çalışan ve gerekse de, buradaki insanların yararına gördüğü her şeyi kapma derdinde olan, ve bunun için çok emek sarfeden kesim...
Birinci gruptakiler bütün elindeki parayı ve imkanları geldiği memleketlerinde bulunan cemaat, parti ve teşkilatlarına aktarmışlardır, burada sefil bir hayatı yaşamayı bile göze alıp, eline ne geçmişse memleketteki bağlı bulunduğu yapılara göndermişlerdir, hiçbir karşılık beklemeden sadece bulunduğu yapı bir yerlere gelsin, güçlensinler ve idealindeki hedefleri için bıkmadan usanmadan hep vermişlerdir, hatta yıllarca vere vere bıkan bir çok insana bizatihi şahitlik etmişimdir, bu kesimin çoğunluğu hala vermeye devam ediyorlar...
Hatta buradaki nesli bile ihmal etme pahasına yapıyorlar, ama ara ara izne gidipte Cemaatlerinin veya partilerinin ileri gelenlerinin ferah içinde yaşadıklarını gördükleri için morali bozulan bir çok insana da şahitlik etmişim, fakat buna rağmen vermeye devam eden de çok, daha ne kadar sürecek elbette ki bilmiyorum, ama sağılan inek konumumda olmalarına oldukça rahatsızlar, buna rağmen Allah rızası için vermeye devam ediyorlar...
İkinci kısım insanlar geldiği memleketi tamamen unutup neyi var neyi yok buraya yatırıyorlar tabi çoğu kişisel istek ve geçimleri için yatırım yapmaktadırlar...
Üçüncü kesim ise, Onlarda büyük oranda eskiden bağlı bulunduğu yapıya büyük oranda para göndermişlerdir, ama zamanla gittikleri memleketlerindeki yapılarında büyük bir rehavet ve hazır paraya alıştıklarını gördükleri için, ve birde burada yaşayan müslümanları ihmal ettiğinin farkına vardıkları için, artık eskiden bağlı bulunduğu yapılara bunu anlatmaya çalışmışlardır, fakat her şeyin rahatlığına ve hazır olanına alışan yapılar bunu kabul etmeyerek, buradaki yöneticilere müdahale etmek istemişlerdir, tabi bunu yaparken bazen ahlaki kuralların bile dışına çıkmışlardır...
Umarım bir gün herkes öncelikle yaşadığı yerden sorumlu olduğunu anlar ve Ona göre bir tutum içinde olur... Hepiniz Allah’a emanetsiniz.
(Meysem Tammar - HÜRSEDA)