Yeni ABD Stratejisi ve Türkiye
"ABD'nin yeni stratejisinde dünyanın değişik bölgelerinden iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda ülkeye özel önem verildiği anlaşılıyor."
BD’nin 2013 yılı savunma bütçe taslağının ayrıntıları belli oldukça, dünyanın bu en büyük askeri gücünün ne tür bir strateji değişikliği içinde olduğu da ortaya çıkmaya başlıyor; tabii Türkiye dahil bazı kilit ülkeleri nasıl etkileyebileceği de...
ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’nın hafta içinde açıkladığı rakamlar, ilk bakışta ABD’nin askeri gücünde küçülmeye gittiği ve devre devre görülen yüzünü içeri dönme, dünyanın geri kalanının işlerine daha az karışma eğilimi izlenimi veriyor.
Ancak bu izlenim yanıltıcı olabilir.
Evet, Amerikan ordusunun halihazırda 570 bin olan mevcudunun 490 bine indirilmesi öngörülüyor. Bu indirimin de daha çok ağır, mekanize kara birliklerinden, piyade birliklerinden olacağı belirtiliyor. ABD Başkanı Barack Obama, 2012 seçimlerine doğru giderken bir önceki seçimde söz verdiği üzere Irak’taki askerlerini çekmiş ve Afganistan’daki birliklerini de kademeli olarak çekme hazırlığına girmiş bulunuyor.
Öte yandan özel kuvvetler birliklerinin sayısının önümüzdeki 4 yıl içinde 63 bin 750’den 70 bine çıkarılması, silahlı insansız hava aracı filosunun ise yüzde 30 arttırılması öngörülüyor. Zaten Panetta geçenlerde Amerikan askerlerinin artık ayak altında fazla görülmeyecek olmasının yanlış anlaşılmaması gerektiğini, ABD’nin 11 uçak gemisi filosuyla denizler ve havadaki varlığını sürdüreceğini söyledi. Özel kuvvetlerin daha çok uçak gemilerinde üslenip gerektiğinde en yakın noktaya doğru hamle edeceği açık. Geçen yıl Pakistan’ın başkenti İslamabat yakınlarında El Kaide lideri Usame bin Ladin’i öldüren ABD özel kuvvetinin geçenlerde Somali’ye paraşütle indirilerek orada aylardır rehin tutulan bir Amerikalı ve bir Danimarkalı iki kişiyi kurtardığını dün saygın Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ) yazdı.
Uçak gemileri, seyyar jandarma garnizonları gibi dünya sularında devriye gezecek ve Beyaz Saray ihtiyaç duyduğunda karadan, havadan, denizden (ve hatta taşıdıkları kıtalararası balistik füzelerle daha da yukarılardan) darbe indirecek. El Kaide’nin 11 Eylül 2001’de başlattığı küresel gerilla savaşına ABD on yıl sonra küresel kontrgerilla stratejisiyle karşılık veriyor.
Bu stratejide Amerikan Mehmetçiğinin uzak diyarlara gidip tabutlarda dönmesi öngörülmüyor. Çöllerde, dağlarda savaşmak ve silahlı militanlara hedef olma işi yerel ordulara bırakılıyor adeta.
Tabii yalnızca uçak gemisi filoları kullanılmayacak WSJ haberine göre. Örneğin, Avustralya’nin Darwin şehri yakınlarındaki yeni bir Amerikan üssünün Pasifik bölgesinin karakol üssü olacağı, Çin’in markaja alınması için ise Filipinler’deki Amerikan varlığının genişletilmesi görüşmelerinin sürdüğünü de duyuruyor WSJ.
Amerikan mali gücünün nabzını yansıtan WSJ’nin iddiasına göre Pentagon, yani Amerikan askeriyesi Ürdün ve Türkiye’nin Irak sınırına yakın bölgelerinde de özel kuvvet üsleri kurma imkânlarını araştırıyor. (Irak’tan İncirlik’e taşınan insansız hava araçlarının sadece PKK operasyonlarında kullanılmayacağını zaten önceden biliyorduk.)
Dün bu haberi Türk Dışişleri’ne sorduğumuzda bu tür görüşmelerin söz konusu olmadığı yanıtını aldık. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği ise bu gelişmeden bilgisi olmadığını söyledi. Belki de tipik bir zemin yoklama girişimidir.
Ancak ABD’nin “Daha küçük ama akıllı (İngilizcesiyle smaller but smarter)” diye özetlenebilecek yeni stratejisinde, dünyanın değişik bölgelerinden iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda ülkeye özel önem verildiği anlaşılıyor.
Bunun muhtemel sonuçlarını daha fazla ayrıntı ortaya çıktıkça anlama imkânımız olacak. (RADİKAL)