İnfaz Endişesi
MİT'çilere soruşturma, PKK'ya sızmış ajanların hayatı konusundaki endişeyi arttırıyor. PKK da örgüt içi infazı hep 'ajanlık'la gerekçelendiriyor.
Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan ve eski müsteşarı Emre Taner ile üç üst düzey yöneticisi hakkında açtığı soruşturma sonrasında Ankara’da PKK ve KCK içine yerleştirilmiş Türk ajanlarının örgüt tarafından öldürüleceği endişesi baş gösterdi.
Türk istihbarat kaynaklarından edinilen bilgiye göre, PKK ve KCK içindeki casus avı, örgüt saflarında bulunan ve sayısı verilmeyen ajanların hayatına mal olabilir.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Pazar günü Kanal 7’de Mehmet Acet’in sorularını yanıtlarken, soruşturmanın ‘maalesef’ bu örgütler içindeki ajanların deşifre olmasına yol açtığını söylemişti. Bu açıklama herhangi bir Türk yetkilisinin bugüne dek yasadışı örgütler içine ajan yerleştirmiş olması üzerine ilk kabul özelliğini de taşıyor. Şimdiye dek PKK örgüt içi infazları genellikle öldürülen kişinin Türk ajanı olmasıyla gerekçelendirmeye çalışıyordu.
İstihbarat kaynakları ise, daha sonra dosya kendisinden alınan Savcı Sadrettin Sarıkaya’nın MİT yetkilileri hakkında PKK ve KCK ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla kurdukları temasta yetkilerini aşıp aşmadıklarını anlamak soruşturma başlatmasıyla birlikte örgütleri için içindeki ajanların hayati tehlikeyle karşı karşıya kaldıklarını öne sürüyorlar.
Üstelik bu endişe, yalnızca MİT ajanları için değil. Bilgi veren bir resmi kaynak, “Örgütler içinde MİT’in olduğu gibi polisin de, jandarmanın da ajanları vardır. Bu süreçte örgüt militanlarının Türk devletine çalışan ajanları kurumlarına göre ayıracağını tahmin etmiyoruz” diyor.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir istihbarat yetkilisi durumu şu sözlerle izah ediyor:
• “Yasadışı örgütlerin içinden bilgi almanın değişik yöntemleri vardır. İstihbarat örgütleri bazen uzun süre önceden örgüte bir eleman yerleştirir, bazen zaten örgüt içinde yer alan birisini kendi tarafına çeker, bazen başka yöntem kullanır. Her durumda bir ajanın yetiştirilmesi yılları alır.
“Yasadışı örgütlerin içindeki ajanlar istihbarat örgütleri için merkezde işin yönetimiyle uğraşanlardan daha önemlidir, çünkü her an hayatlarını tehlikeye atarlar; bunu da kamu güvenliği için devletin güvenliği için yaparlar. O nedenle bazen, daha büyük bir suçun önüne geçmek, hem de ajanın örgütün üst kademelerine yükselmesini sağlamak için işlediği küçük suçlar görmezden gelinebilir.
“Bu, dünyanın her yerinde böyledir. İstihbarat perspektifi ile asayiş perspektifi bu nedenle birbirinden çok farklıdır. İstihbarat operasyonlarına asayiş, ya da yargı mantığıyla bakmak doğru olmaz. Bu durumda kimin kârlı çıktığına bakarsak, PKK ve KCK’nın kârlı çıktığı sonucuna ulaşabiliriz.”
İstihbarat kaynağının son cümlesinin gerçeğin bir kısmını yansıttığı söylenebilir; çünkü son gelişmelerin ardından PKK ve onun cephe örgütü sayılan KCK’nın üst kademelerinde de ‘Aramızda kim casus?’ kuşkusunun tırmandığını var saymak yanlış olmayacaktır.
Dün bu konuyla ilgili iki ilginç haber vardı. Birincisi, PKK’nın Avrupa’da yaşayan siyasi kanat sorumlularından ve MİT yetkilileriyle Oslo görüşmelerinde yer alan Zübeyr Aydar’ın “Kayıtları sızdıran polisti” iddiası. Bu iddiaya bir yönüyle Türk kurumları arasında mevcut güvensizlik halini daha da arttırma girişimi olarak da bakılabilir.
İkinci gelişme ise Fransız haber ajansı AFP’nin Irak’taki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) kaynaklarına ve Halvati gazetesine dayandırarak verdiği haberler. Buna göre, PKK 27 Ocak’ta üç sivili kaçırdı ve bunlardan birisi daha sonra ölü bulundu; sebebi ise PKK’nın bu kişiyi 29 Aralık’ta Uludere’de 35 kaçakçı köylünün PKK militanı zannıyla öldürülmesi olayında Türkiye’ye bilgi veren bir ajan olduğu iddiasıydı.
Dün bu konuyu sorduğum istihbarat kaynakları haberi ne doğruladı, ne yalanladı; yorum yapmayacaklarını söylediler. Ancak MİT daha önce yaptığı bir açıklama ile Uludere olayında kendilerinin herhangi bir istihbarat katkısı olmadığını söylemişti.
MİT kanununda değişiklik yaparak savcıların soruşturmasını başbakan iznine bağlayacak yasa değişikliği işte bu koşullarda bugün Meclis gündemine geliyor. (Radikal)