İşin özü…
Bismihi sübhanehü..
Yaklaşık olarak bir hafta boyunca Karadeniz’i dolaştık. Yeşilliğini, bağını bayırını…
Hele hele Trabzon Uzun Göl yok mu?
İnsan o güzelliğe baktıkça aklına şu ayet geliyor; "O halde rabbinin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?"
Tabi Rize’nin Ayder yaylası ya da Ordu'nun fındık bahçeleri ve bunların tümü insanı Risale-i Nur okumaya ve tabiatı daha iyi idrak etmeye sevk ediyor.
Ancak biz oraya girmeden önce kulaktan duyma yalan yanlış bir çok hikayeler duyduk. Orada doğulu olduğumuz için zarar verebileceklerini, bizi dışlayacaklarını ve suratımıza bile bakmayacaklarını vs vs vs.
Neyse ki Allah’a tevekkül edip Karadeniz’in yeşil ve mavi yollarına koyulduk Hamd olsun.
Yolda bazı tesislerde durduk. Oradakiler bize ‘nerelisiniz’ diye sorduğunda, biz Diyarbakır, Mardin ve Batman deyince "vaay hemşeruum" deyip sarılmaları bizleri şok etti.
Ayrıca özet olarak şunu söylemeliyim ki; Bizleri zorla da olsa evlerine götürmeler, bahçelerinde elma, üzüm ve fındık ikram etmeler… Derken orada mükemmel bir misafirperverlik ile karşılaştık Hamd olsun
Unutmadan şunu da söyleyeyim ki kendileri bizden "Deniz görmemiş amca çocuklarımız’’ diye bahsederler.
İşin Özü
Türkiye’de kirli şer odaklarının tüm hile ve şeytanlıklarına rağmen Türk ve Kürt birbirini hala çok seviyor.
Tüm şeytani desiselere rağmen Peygamber (s.a.v)’in attığı kardeşlik temeli hala çok sağlam.
Ve tüm emperyalistlerin kurdukları oyun ve tezgahlara rağmen bu kalpler hala ilk günkü gibi.
Çünkü bu halkın arasını rabbimiz sevgi ile birleştirmiş.
‘’Ve kalplerinin arasını sevgi ile birleştirdi. Yoksa yeryüzünde ne varsa hepsini harcasaydın yine onların kalplerini birleştiremezdin. Fakat Allah omların arasını sevgi ile birleştirdi’’ (Enfal 63)
Selam ve dua ile..
(Serhat Aslan/ Diyarbakır)