İngiliz Yahudileri Alman vatandaşlığı peşinde
23 Haziran'da İngiliz halkının Avrupa Birliği'nden ayrılma kararı vermesinden sonra ülkede yaşayan ve çoğunluğunu Nazi döneminde Almanya'dan kaçanların oluşturduğu Yahudiler, yeniden Almanya vatandaşlığına geçmenin yollarını arıyor.
Almanya'daki Nazi rejimi döneminde vatandaşlıkları ellerinden alınan ve İngiltere'ye giden Yahudiler yeniden dönmenin yollarını arıyor. Telgraf gazetesi, İngiltere'de yaşayan yüzlerce Yahudi vatandaşının 'Brexit' sonucu sonrası Alman vatandaşlığına geçmek için başvuru yaptığını belirtti.
Londra'da bulunan Almanya Büyükelçiliği de son yedi hafta içerisinde 400'e yakın soru aldıklarını ve bunların büyük bölümünün uygulamaya geçtiğini söyledi.
Yahudi Mülteciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Michael Newman de, Brexit sonrası daha fazla başvuruların olabileceğini belirterek "Brexit sonrası İngiltere'de hayat daha karmaşık hale geldi." ifadelerine yer verdi.
Almanya Temel Kanunları'nın 116. maddesine göre, Yahudiler kimliklerini yeniden alma hakkına sahip.
BREXİT SONRASI İNGİLTERE'DEKİ IRKÇILIK ARTTI
Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden ayrılması (Brexit) sonucunun çıktığı referandum sürecinde ve ardından, ülkede nefret suçlarında dramatik artış yaşanıyor.
Ulusal Polis Müdürlüğü Konseyinin (NPCC) verilerine göre, 23 Haziran'da yapılan AB referandumunun yaklaşık bir hafta öncesinden 14 Temmuz'a kadar geçen sürede İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda'da 6 binden fazla nefret suçu bildirilmişti. Güncel verilere göre ülkede nefret suçları geçen yılın aynı dönemine nispetle yüzde 20 artmış durumda...
16-30 Haziran tarihlerinde 3 bin 192, 1-14 Temmuz tarihlerinde ise 3 bin 1 ihbar alındığı belirtilen açıklamada, günde ortalama 200 nefret suçu işlendiğine dikkat çekildi. Resmi verilere göre en fazla nefret suçunun işlendiği gün 289 ile referandum sonucunun ilan edilmesinden bir gün sonra, yani 25 Haziran oldu.
Nefret suçları içinde çoğunluğu şahsa karşı suçların oluşturduğu belirtilen açıklamada, bunların da daha ziyade taciz, fiziksel saldırı, hakaret, tükürme şeklinde ortaya çıktığı kaydedildi. Bu suçları ise kamu düzenini bozan ve mülke zarar veren suçların izlediği ifade edildi.
CAMİLERE BEYAZ TOZ
İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya'dan oluşan Birleşik Krallık'ta AB referandumuna giden süreçte özellikle sığınmacılara karşı ırkçı söylem öne çıkmıştı. Referandum sürecinde, göçmenler, ülkedeki bütün sorunların kaynağı olarak lanse edilmiş ve günah keçisi ilan edilmişti
Yüzde 52'lik bir oranla AB'den ayrılma sonucunun alındığı referandumun hemen ardından camilere ve göçmenlerin kültürel merkezlerine yönelik saldırılar meydana gelmişti. Temmuzun ilk haftasında Londra'da 3 camiye içerisinde beyaz toz bulunan paketler yollanmıştı.
İslamofobi vakalarını takip eden İngiliz sivil toplum kuruluşu Tell Mama da önceki günlerde yayımladığı raporda Müslümanlara yönelik saldırıların 2015’te yüzde 326 arttığını açıklamıştı.
IRKÇI CİNAYETLER
Referanduma bir hafta kala ana muhalefetteki İşçi Partisinin kadın milletvekili Jo Cox, aşırı sağcı bir kişi tarafından öldürülmüştü. Katil zanlısı çıkarıldığı mahkemede kimlik doğrulaması sırasında adının, "Hainlere ölüm, Britanya’ya özgürlük" olduğunu söylemişti. Zanlının, ABD'deki ırkçı örgütlerle ve İngiltere'deki Önce Britanya adlı aşırı sağcı partiyle bağlatıları tespit edilmişti. Suriye'deki iç savaş ve sığınmacı krizi konusundaki hassasiyetiyle tanınan milletvekili Cox, İngiliz parlamentosundaki Suriye'nin Dostları Grubu’nun da eş başkanıydı. (Dünyabülteni)