Covid-19 pandemisi “Amerikan Yüzyılının” sonunu işaret ediyor
"Çok sayıda hanedanlığın yükselişine ve düşüşüne tanıklık eden antik Çin tarihi, bir dizi acı dersi size öğretir. Şehvet ve zevkle övünen, askeri saldırganlıkla uğraşan, bir ülkeyi yönetme deneyiminden yoksun kalan ve sonunda müttefikler tarafından terk edilen imparatorlar ölüme mahkumdur."
Covid-19 pandemisi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından yönetilemeyen ilk küresel kriz değil. 1941'deki anti-faşist savaşta da aynı duruma düşmüştü.
Donald Trump yönetimi kendine aşırı güvendi. Pandemi hakkında yalan söyledi, virüsü kontrol altında tutamadı. Şimdi diğer ülkeleri suçlamaya çalışıyor. Profesör Stephen M. Walt'a göre, salgın ile "Amerikan liderliğinin ölümü" ilan edebilir.
ABD, dünyada kendi kendini lider ilan eden tek ülke olmasına karşın, şu andaki salgınla başa çıkmaması üzücü bir tabloyu yansıtıyor. Buna karşılık, Çin iki ay önce virüse karşı zorlu mücadele verirken, en az 53 ülkeye kişisel koruyucu ekipman bağışladı. Çin'deki tehdit azaldıkça, 80'den fazla ülke ve uluslararası kuruluşa solunum cihazı yardımında bulundu. Time dergisinin kurucu yayıncısı Henry Luce'un "Amerikan Yüzyılı" terimini neden icat ettiği merak konusu. Belki de derginin yeni bir kapak daha hazırlaması gerekecek, ama bu kez muhtemelen ölüm ilanı olarak "Amerikan Yüzyılı (1941-2020)."
ABD'nin yıllardır düşüşü üzerine tartışmalar var. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyanın kalkınmasına öncülük eden ABD'nin asla hafife alınmaması gerekiyor. Yine de Covid-19 salgınının "Amerikan Yüzyılı"na son vereceği en çok konuşulanlar arasında.
ÇİN TARİHİNDEN ÖĞRENİLECEK DERSLER
Çok sayıda hanedanlığın yükselişine ve düşüşüne tanıklık eden antik Çin tarihi, bir dizi acı dersi size öğretir. Şehvet ve zevkle övünen, askeri saldırganlıkla uğraşan, bir ülkeyi yönetme deneyiminden yoksun kalan ve sonunda müttefikler tarafından terk edilen imparatorlar ölüme mahkumdur. Son dört ABD başkanına bir göz atalım. Bill Clinton'un... skandalları Beyaz Saray'ın çirkin özelliklerini ortaya çıkardı. George W. Bush, ABD hazinesini tüketen ve 2008 küresel mali krizinde rol oynayarak Afganistan ve Irak'ta savaşlar başlattı. Barack Obama değişiklik yapmaya çalıştı ancak yetersiz yönetim deneyimi ve kendisine karşı bölünmüş bir kongre nedeniyle çok az şey başardı. Donald Trump'ın ise "Önce Amerika" doktrini, yönetimine öncülük etti ancak bu doktrin uluslararası antlaşmalardan aniden çekilmesine yol açtı.
ABD toplumu, yeni iç politikanın hiçbir zaman Amerikan halkının tam desteğini almaması, ülke içinde büyük bir çatlak olduğunu gösteriyor.
ABD pandeminin pençesindeyken, Trump yönetimi Çin'e saldırmayı bırakmadı. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, çeşitli uluslararası etkinlikler sırasında Çin'e karşı ırkçı terimler kullandı. Trump, Boğazlar meselesine doğrudan müdahale etmek için sözde Taipei Yasasını imzaladı.
ABD artık içinde olduğu durumu anlamalı ve düşüşü yumuşatmak için tavırlarını değiştirmelidir. İş birliği ve ortak koordinasyon ile salgın durdurulabilir. Bunu yapmak hem ABD halkının hem de tüm insanlığın geleceği için önemlidir.
(Global Times - Çeviri: CRITurk)