Merkel'in askeri danışmanı: "Yıpratma savaşı dün işe yaramadı, bugün de yaramayacak"

Çevirmenin notu: Eski Alman Şansölyesi Angela Merkel, 7 Aralık 2022’de Die Zeit gazetesiyle yaptığı söyleşide şunları söylemişti: “[…] Ve 2014 Minsk anlaşması, Ukrayna’ya zaman tanıma çabasıydı. Bugün görebileceğiniz gibi, bu zamanı güçlenmek için de kullandılar. 2014-15 Ukraynasıyla bugünün Ukraynası bir değil. 2015’in başlarında Debaltsevo [Donetsk oblastına bağlı bir kasaba] savaşında da şahit olduğunuz gibi Putin, onları kolayca alt edebilirdi. Ve o zamanlarda NATO ülkelerinin Ukrayna’ya yardım etme konusunda şimdi yaptıkları kadar çok şey yapıp yapamayacaklarından şüpheliyim”. Şansölye’nin Ukrayna’da savaşı tetikleyen önemli dönemeçlerden biri olan 2014 Kiev Maydanı döneminde askeri politika danışmanlığını yapan ve Yanukoviç’in devrilmesini destekleyen Ercih Vad, Köln merkezli Emma dergisine verdiği mülakatta Rusya ile sürdürülen yıpratma savaşının işe yaramayacağı, Marder ve Leopard teslimatlarının etkisinin olmayacağı, silah sevkiyatlarına Üçüncü Dünya Savaşı’na yol açmayacak şekilde doz ayarlaması yapılması gerektiği ve Washington’un müzakere sürecini başlatması gerektiğinden söz ediyor.
Erich Vad: Savaşın hedefleri neler?
Annika Ross — Emma (12 Ocak 2023)
Almanya, bağlanan bir anlaşma dahilinde Leopard tankı teslim edecek. Erich Vad, eski bir tuğgeneral. 2006’dan 2013’e kadar Şansölye Angela Merkel’in askeri politika danışmanıydı. Vad, herhangi bir siyasi strateji veya diplomatik çaba olmaksızın Ukrayna’ya silah sevkiyatı aleyhinde erken zamanda açıkça konuşan ender isimlerden. Bu rahatsız edici gerçek hakkında şu an da konuşmaya devam ediyor.
Bay Vad, Şansölye Scholz’un az önce duyurduğu Ukrayna’ya Leopard teslimatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu, Rusların bakış açısına göre askeri bir tırmanış; ne Marder’ler ne de Leopard’lar gümüş mermi olmasa da bu böyle. Tank teslimatları, genel askeri görünümü uzun vadede değiştirmeyecek. Ama bu sayede yokuş aşağı gidiyoruz. Bu, artık kontrol edemeyeceğimiz bir momentum geliştirebilir. Elbette ki Ukrayna’ya yardım etmek doğruydu ve hala da öyle; elbette Putin’in işgali uluslararası hukuka uymuyor ama ama artık teslimatların sonuçları dikkate alınmalı.
Peki sonuçları neler olabilir?
Tank teslimatı ile müzakereye yönelmelerini mi istiyorsunuz? Donbass’ı mı yoksa Kırım’ı mı ele geçirmek istiyorsunuz? Yoksa Rusya’yı tamamen yenmek mi istiyorsunuz? Gerçekçi bir son durum izahı yapılamıyor. Ve genel bir siyasi ve stratejik kavram olmadan, silah sevkiyatı saf militarizmdir.
O ne demek oluyor?
Askeri olarak çözemeyeceğimiz bir operasyonel açmazımız var. Bu arada bu, aynı zamanda ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in görüşü. Ukrayna’nın askeri anlamda zafer elde etmesinin beklenemeyeceğini ve müzakerelerin mümkün olan tek yol olduğunu söyledi. Bunun dışında yapılan her şey, insan hayatlarının yok yere harcanmasıdır.
General Milley, yaptığı açıklamayla Washington’da fazlaca tartışmaya neden oldu ve kamuoyunda da ağır eleştirilere maruz kaldı.
Bazılarının duymak istemediği bir gerçeği dile getirdi. Ayrıca bu gerçek, Alman medyasında neredeyse hiç geçmedi. CNN’in Milley ile yaptığı mülakat, batıdaki güç merkezimizin genelkurmay başkanı olmasına rağmen göz önüne çıkmadı. Ukrayna’da yaşananlar yıpratma savaşıdır. Ve bu arada her iki tarafta da yaklaşık 200 bin ölü ve yaralı asker, 50 bin sivil can kaybı ve milyonlarca sığınmacı var. Milley, Birinci Dünya Savaşı’ndan farklı olmayan bir paralellik kurdu. Birinci Dünya Savaşı esnasında yıpratma savaşı olarak tasarlanan ve “Kan Değirmeni Verdun” denilen savaş, neredeyse bir milyon Fransız ve Alman gencin ölümüne neden oldu. Bir hiç uğruna ölmüşlerdi. Dolayısıyla savaşan tarafların müzakereyi reddetmesi fazladan milyonlarca ölüme yol açtı. Bu strateji o zamanlar askeri olarak işe yaramamıştı ve bugün de işe yaramayacak.
Siz de müzakere çağrısı yaptığınız için hedef haline geldiniz.
Evet, benim gibi, Ukraynalıların yaz aylarında bölgesel olarak sınırlı taarruzlarını abartmamaları konusunda uyarıda bulunan Alman Silahlı Kuvvetleri Genel Müfettişi General Eberhard Zorn da öyle. İstihbarat teşkilatları arasında neler olup bittiğini, sahada durumun nasıl olduğunu ve savaşın gerçekte ne anlama geldiğini bilen askeri uzmanlar, söylemin büyük ölçüde dışında tutuluyor. Medyanın kanaat oluşturma sürecine ters düşüyorlar. Geniş çapta, Federal Cumhuriyet’te daha önce hiç şahit olmadığım bir medya senkronizasyonuna şahit oluyoruz. Bu tek sesliliktir. Ve totaliter rejimlerden de bilineceği üzere devlet adına değil, kendi iktidarın için uygulanır.
BILD’den FAZ’a ve Spiegel’e kadar tüm medya ve onlarla birlikte Alice Schwarzer tarafından Şansölye’ye yazılan açık mektubu imzalayan 500 bin kişi tarafından hedef gösteriliyorlar.
Öyle. Neyse ki Alice Schwarzer, bu anlatıyı yaybilmek için kendi bağımsız ortamını kullanıyor. Muhtemelen ana akım medyada pek işe yaramazdı. Toplumun büyük kısmı uzun süredir ve ayrıca güncel bir ankete göre de silah teslimatının devam etmesine karşı. Fakat bunların hiçbiri haber yapılmıyor. Artık Ukrayna savaşı hakkında dürüst ve açık bir söylem büyük ölçüde yok ve bunu çok rahatsız edici buluyorum. Bu bana Helmut Schmidt’in ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Şansölye Merkel ile yaptığı görüşmede şunları söylemişti: “Almanya tehlike altındaki bir ülke ve öyle de kalacak”.
Dışişleri Bakanı’nın yürüttüğü politikayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Askeri harekatlar, hiçbir zaman siyasi çözümler getirme girişimleriyle bir tutulmamalı. Mecvut dış politikanın tek taraflılığına katlanması zor. Ağırlıklı olarak silahlara odaklanıyorlar. Dış politikanın esas görevi diplomasi, çıkarların uzlaştırılması, anlayış ve çatışma yöntemidir ve öyle de kalacaktır. Bunu özlüyorum. En nihayetinde Almanya’da bir dışişleri bakanımız var, bundan hoşnutum ama sadece savaş söylemi kullanmak Kiev’de ya da Donbass’ta miğfer ve kurşun geçirmez yelekle dolaşmak yetmez. Yetmez.
Baerbock, eski barış yanlısı Yeşiller partisinin mensubu.
Yeşillerin barış yanlılığından savaş partisine nasıl dönüştüklerine anlam veremiyorum. Ben şahsen askerlik yapacak bir Yeşiller partili var mı onu da bilmiyorum. Benim açımdan Anton Hofreiter bu çifte standardın en iyi örneği. Benim “orjinal” Yeşiller arasında sayacağım Antje Vollmer ise her şeyi özel ismiyle anıyor. Ve tek başına bir partinin bizi savaşa sürükleyecek kadar çok siyasi etkiye sahip olması epey endişe verici.
Şansölye Scholz sizi selefinden devralmış olsaydı ve siz hala Şansölye’nin askeri danışmanı olsaydınız, Şubat 2022’de ona ne tavsiyede bulunurdunuz?
Ona Ukrayna’yı askeri anlamda desteklemesini, ancak bunu, durumun savaşan taraflardan birinin lehine gelişmesini önlemek için ölçülü ve ihtiyatlı bir şekilde yapmasını tavsiye ederdim. Ve ona en önemli siyasi müttefikimiz olan ABD üzerinde etki kurmasını tavsiye ederdim. Zira savaşı sona erdirmenin anahtarı Washington ve Moskova’da. Şansölye’nin son aylardaki performansını beğendim. Fakat Yeşiller, FDP ve burjuva muhalefet o kadar çok baskı uyguluyor, yanında büyük ölçüde fikir birliğiyle oluşturulmuş o denli bir medya korosu var ki Şansölye bunu güçlükle sindirebiliyor.
Peki Leopard’lar teslim edilirse?
Bundan sonra teslim edildikten sonra tanklara ne olacağı sorusu tekrar gündeme geliyor. Marder’ler ve Leopard’lar Kırım’ı veya Donbass’ı ele geçirmek için yeterli değil. Rusların doğu Ukrayna’da, Bahmut bölgesinde ilerlediklerine şüphe yok. Muhtemelen çok geçmeden Donbass’ı tümüyle ele geçirmiş olacaklar. Yalnızca Rusların Ukrayna üzerindeki sayısal üstünlüğünü hesaba katmak gerekir. Rusya iki milyona kadar yedek asker seferber edebilir. Batı oraya 100 Marder de 100 Leopard da yollayabilir ama genel askeri durumu hiçbir şekilde değiştiremezler. Ve en önemli mesele, savaşkan bir nükleer güçle yaşanan bu çatışmanın nasıl sona erdirileceği; dikkat edin, dünyanın en büyük nükleer gücünden söz ediyoruz. Ve Üçüncü Dünya Savaşı çıkarmadan hayatta kalmak istiyor. Almanya’daki siyasetçilerin ve gazetecilerin düşünmediği tam da bu!
Argüman, Putin’in müzakere etmek istemediği ve Avrupa’daki öfkeyi sona erdirmek için ona haddinin bildirilmesi gerektiği yönünde.
Ruslara “Buraya kadar, daha fazla ileri gitmeyin” siynali verilmesi gerektiği doğru. Bu saldırganlık savaşı emsal teşkil etmemeli. Bu nedenle NATO’nun doğudaki askeri varlığını artırması ve işin içinde Almanya’nın da olması doğru. Ancak Putin’in müzakere etmek istemediği inanılır şey değil. Hem Ruslar hem de Ukraynalılar, 2022’nin mart ayının sonlarında ve nisan ayının başlarında, yani savaşın başında barış anlaşmasına hazırdı. Sonra hiçbir şey çıkmadı. Son olarak savaş esnasında tahıl anlaşması nihayet Birleşmiş Milletler’in de dahliyle Ruslar ve Ukraynalılar tarafından müzakere edildi.
Ve şimdi ölümler devam ediyor.
Rusları yıpratmaya devam edebilirsiniz, bu da yüzbinlerce can kaybı anlamına gelir ama iki tarafta da. Ve bu, Ukrayna’nın daha fazla yok edilmesi anlamına geliyor. Bu ülkeden geriye ne kaldı? Yerle bir olacak. Nihayetinde bu artık Ukrayna açısından da bir alternatif değil. Çatışmayı çözmenin anahtarı Kiev’de, Berlin’de, Brüksel’de ya da Paris’de değil, Washington ve Moskova’da. Buna Ukrayna’nın karar vermesi gerektiğini söylemek saçma.
Bu yorumla, Almanya’da kısa süre içinde komplo teorisyeni kabul edilirsiniz…
Ben şahsen transatlantiğe ikna olmuş biriyim. Size dürüstçe söyleyeceğim, eğer şüpheniz varsa, Rus ya da Çin hegemonyası altında yaşamaktansa bir Amerikan hegemonyası altında yaşamayı tercih ederim. Bu savaş başlarda sadece Ukrayna’nın kendi içindeki bir siyasi ihtilaftı. 2014 yılında Rusça konuşan etnik gruplar ile Ukraynalılar arasında başladı. Yani iç savaştı. Şimdi, Rusya’nın işgalinden sonra Ukrayna ile Rusya arasında devletler arası bir savaşa dönüştü. Aynı zamanda Ukrayna’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü mücadelesi. Peki. Ama tüm gerçek bu değil. Aynı zamanda ABD ile Rusya arasında bir vekalet savaşı ve Karadeniz bölgesindeki çok özel jeopolitik çıkarlarla ilgili.
Yani?
Karayipler veya Panama bölgesi ABD için ne kadar önemliyse Karadeniz bölgesi de Ruslar ve onların Karadeniz Filosu için o kadar önemli. Çin açısından Güney Çin Denizi ve Tayvan kadar önemli. Türkiye’nin uluslararası hukuka aykırı olarak Kürtlere karşı oluşturduğu tampon bölge kadar önemli. Bu yüzden ve stratejik gerekçelerle Ruslar oradan çıkamıyor. Kırım’da yapılacak bir referandumda halkın kesinlikle Rusya’ya oy vereceği gerçeğinden söz etmiyorum bile.
Ama bu nereye kadar gidecek?
Ruslar, Batı’nın yoğun müdahalesiyle Karadeniz bölgesinden çekilmek zorunda kalsalardı, kesinlikle dünya sahnesinden inmeden önce nükleer silahlara başvururlardı. Rusya’nın asla nükleer saldırı gerçekleştirmeyeğine inanmak saflık olur. Slogan, “Sadece blöf yapıyorlar” şeklinde.
Peki çözüm ne olabilir?
Bölgedeki, yani Donbass ve Kırım’daki insanlara kime bağlı olmak istediklerini sormak kafi. Batı’nın vereceği bazı garantilerle Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmek gerekecek. Ve Rusların da böyle bir güvenlik garantisine ihtiyacı var. Yani Ukrayna’ya NATO üyeliği verilmeyecek. 2008’deki Bükreş zirvesinden sonra bunun Rusya’nın kırmızı çizgisi oluğu netleşmişti.
Peki sizce Almanya ne yapabilir?
Askeri yardımlarımızın dozunu Üçüncü Dünya Savaşı’na sürüklenmeyecek şekilde ayarlamamız gerek. 1914’te savaşa böyle hevesle gidip de daha sonra yapılanların doğru şeyler olduğunu düşünenler yoktu. Eğer hedef bağımsız bir Ukrayna ise, Rusya’nın da içinde olduğu bir Avrupa düzeni nasıl yaratılabilir diye de sormak lazım. Rusya haritadan öylece silinemez. Rusları Çinlilerin kollarına atıp aleyhimize bir çok kutuplu dünya düzeninden kaçınmalıyız. Çatışma ve savaşların alevlenmesini önlemek için çok uluslu bir devlete ve liderlik gücüne sahip olan Rusya’ya da ihtiyacımız var. Ve dürüst olmak gerekirse Ukrayna’nın AB üyesi olacağını ama hiçbir şekilde NATO üyesi olmayacağını düşünüyorum. Rusya’da olduğu gibi Ukrayna’da da yüksek düzeyde yolsuzluk ve oligarkların iktidarı var. Türkiye’de — haklı olarak — hukukun üstünlüğü açısından kınadığımız şey Ukrayna’da da mevcut.
Bay Vad, sizce 2023’te bizi neler bekliyor?
Washington’da daha geniş bir barış cephesi inşa edilmeli. Ve Alman siyasetindeki bu anlamsız aktivizm artık sona ermeli. Yoksa bir sabah uyanırız ve 3. Dünya Savaşı’nın ortasında kalırız.
(Annika Ross, Emma - Çeviri:emrekose.substack.com)