Kim Ateşkes İstiyor, Kim Çatışma?
HSH- Hizbullah Cemaati, Diyarbakır Dicle Üniversitesi'nde BDP/PKK'li grubun Kutlu Doğum programını engellemesiyle başlayan olaylardan günler sonra bir basın bildirisi yayınlamıştı. Bildirideki '...90’lı yılların yeniden tekerrür etmesine bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde hizmet etmektedirler' vurgusu, 'kim veya kimler' sorusunu beraberinde getirdi.
Hatırlanacağı üzere 8 Nisan günü Peygamber Sevdalıları Platformuna üye Bilge Gençlik Kulübü Dicle Üniversitesi'nde "Özgürlük ve Kurtuluş Rehberi, Tevhit Öğretmeni Hz. Muhammed" konulu konferansın iznini aldıktan sonra afiş asarken, Dicle Üniversitesi Öğrenci Derneği (DÜÖ-DER)'li grubun, "Buralar bizim bizden izin almadan hiçbir şey yapamazsınız. Burada izni Rektörlük değil biz veririz." şeklindeki engellemesiyle karşılaşmıştı. Afiş asmak isteyen Bilge Gençlik üyeleri ile engelleme girişiminde bulunan grup arasında tartışma sürerken, arkadan daha önce hazırlıklı olan bir başka grup PKK lehine slogan atarak Bilge Gençliğe sopa ve sandalyelerle saldırmış, Mimarlık Fakültesi kantininde gerçekleşen olayın kamera görüntülerini inceleyen polisin araya girerek saldırıyı gerçekleştiren şahısları gözaltına almasıyla olay büyümeden sona ermişti.
Ancak BDP/PKK'li grubun Kutlu Doğum programını engelleme girişimi ertesi gün de devam etmiş, aralarında DTK Eşbaşkanı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, BDP Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ile BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt'ün de bulunduğu eli bıçaklı, sopalı grup, programın yapıldığı Dicle Üniversitesi Kongre Merkezi'ne gitmek için teşebbüste bulunmuştu.
Yine aynı gün BDP Diyarbakır İl Başkanlığı'nda basın açıklaması yapan İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, "Kadın hareketleri olarak gençlerin yalnız olmadığını hem Halkların Demokratik Kongresi (HDK) olarak hem Demokratik Toplum Kongresi (DTK) olarak hem de Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) olarak gençlerle birlikte dayanışma içinde olduğumuzu, bu saldırılara karşı boyun eğmediğimizi, gençliğin de yalnız olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyoruz" sözleriyle BDP/PKK'li gruba açıkça destek verdiklerini ilan etmişti.
Kutlu Doğum programına engelleme girişiminde bulunan gruba bir destek de Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Diyarbakır İl Başkanlığı'ndan gelmişti. ESP tarafından yapılan provokatif açıklamada, "Faşist saldırılar, Kürdistan'da cemaat güçleri eliyle sürdürülüyor. Tüm duyarlı kamuoyunu, yurtsever halkımızı süren faşist saldırılara karşı sesini yükseltmeye, sokağa çıkarak tepkisini büyütmeye çağırıyoruz" ifadeleri kullanılarak kaos ve savaş çağrısında bulunmuştu.
9 Nisan'da gerçekleşen programı engelleyemeyen grup, kendilerine verilen desteği arkasına alarak, 10 Nisan günü Bilge Gençlik Kulübü üyelerine bıçakla saldırı düzenlemiş, saldırıda Mahmut Durmaz ve Muhlis Bayancuk ağır yaralanırken, hafif yaralanan İlyas Kaya ve Serhat Sönmez polisin akıl almaz tutumuyla hastane yerine karakola kaldırılmıştı. Ağır yaralı her iki öğrenci ameliyat edilmiş, doktorlar Bayancuk'a saldıran şahsın öldürmek kastıyla bıçağı sapladığını, bunun bıçağın saplandıktan sonra çevrilmesinden anlaşıldığını söylemişti.
Bu elim olayın gerçekleştiği gün BDP ve DTK adına kameralar karşısına çıkan Aysel Tuğluk, sükunet ve sağduyu çağrısı yapacağı yerde, savunmasız öğrencilere bıçak ve beyzbol sopaları ile saldıran gruba destek verdiklerini belirterek, "Burası Amed, burası Diyarbakır, her halükarda bu öğrencilerin yanında olacağımızı bilinmesini istiyoruz. Şu anda Diyarbakır'da çok ciddi bir gerginlik söz konusu. Bizler öğrenci arkadaşlarımızın yanındayız ve onları yalnız bırakmayacağız" şeklindeki sözlerle adeta ateşe benzin dökmek istediklerini ortaya sermişti.
Hizbullah: Başka tarafa çekilmemesi için açıklama yapmadık
Sosyal medya üzerinden yürütülen kirli savaş bir yana, KCK/PKK 12 Nisan'da olayı tırmandıracak bir bildiri yayınlaması üzerine, o güne kadar olayı öğrenciler arasında yaşanan istenmeyen bir durum olduğunu düşünen ve sivil kuruluşlar arasında yaşanan olayın diyaloglarla aşılacağını bekleyip başka tarafa çekilmemesi için açıklama yapmayan Hizbullah Cemaati, sessizliğini bozarak 13 Nisan'da basın bildirisi yayınlanmıştı.
Bildirinin başında neden o güne kadar açıklama yapmadıklarına değinildikten sonra, yaşanan olayların KCK–PKK’nin uzantısı olan unsurların saldırıları neticesinde geliştiği, olayların tek nedeninin İslam ve Müslümanlara olan tahammülsüzlükten kaynaklandığına dikkat çekilmişti.
Bildiride, İslami değerlere düşmanlık yapan Marksist düşünceye sahip şahıs ve kesimlerin bu olaylarda rolünün olduğu ve yaptıkları tahriklerin çok açık bir şekilde görüldüğünü belirten Hizbullah Cemaati, bu kesimlerin Kürt halkını ve haklarını savunma gibi bir dertlerinin olmadığına vurgu yapılmıştı.
Tarihten ders almayan KCK–PKK’nin, sistemle barışmak için canla başla çalıştığı, ancak Kürdistanlı Müslümanlar ve onların örgütlü güçleri söz konusu olunca 90’lı yılların yalan, iftira ve itham edebiyatıyla sorumsuz ve tahrik edici bir açıklama yapması üzerine böyle bir bildiriyi yayınladıklarını belirten Hizbullah Cemaati, şu hususun altını çizmişti: "Öyle görünüyor ki bazı beyinsiz unsurlar söylem ve eylemleriyle 90’lı yılların yeniden tekerrür etmesine bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde hizmet etmektedirler."
90'lı yılların yeniden tekerrür etmesini kim/kimler istiyor?
Bildiride altı çizilen "90’lı yılların yeniden tekerrür etmesine bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde hizmet etmektedirler." cümlesindeki 'bilinçsiz' kesimden kastın, Dicle olayı sonrası farklı Üniversitelerde boy gösteren öğrenciler olduğu, 'bilinçli' kesimin ise başta PKK medyası olmak üzere, olaya müdahil olan Milletvekilleri ve demeçleriyle olayı kışkırtan kesimler olduğu yorumları yapılırken, ANF'nin provokatif bildirilerini yayınlayarak destek verdiği PKK'nin gençlik yapılanması Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H)'nin çatışmayı isteyen grupların başında geldiği belirtiliyor.
Kimin ateşkesi ve barışı istediğini, kimin ise savaşı ve çatışmayı istediğinin yorumunu size bırakıyoruz.(Hürseda Haber)