Yasin Börü davasında skandallar zinciri
Diyarbakır'da, 6-7 Ekim 2014'te Kobani bahanesiyle gerçekleştirilen saldırılarda Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökgöz'un şehid edilmesi, bir kişinin de yaralanmasına ilişkin 34 sanığın yargılandığı davada skandallar zinciri yaşandı.
Güvenlik gerekçesiyle Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada önce salon skandalı yaşandı. İlk duruşması büyük bir salonda yapılan davanın 2. duruşması küçük bir salon tahsis edilince duruşma başında söz alan müşteki avukatlarından Selçuk Karsöz, "Salon yargılamaya müsait değil, küçük" ifadesini kullandı. Mahkemeden, bu hususun düzeltmesini beklediklerini belirten Karsöz, "Aski takdirde duruşmayı terk edeceğiz" dedi.
Cumhuriyet Savcısı Umut Sadak, mütalaasında gizli tanık dinleme imkanın sadece Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda bulunduğununu vurgulayarak, talebin reddini istedi.
Mahkeme Başkanı Musa Yeşil, duruşmada bazı gizli tanıkların dinleneceğini dile getirdi. Gizli tanık dinleme sisteminin sadece Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinde bulunduğu için bu salonun tercih edildiğine dikkati çeken Yeşil, talebi reddetti.
Bunun üzerine müşteki avukatları ve yakınları, salonu terk etti.
"Adil yargılama bitmiştir"
Duruşma salonunu terk eden müşteki avukatları ve yakınları adliye önünde basın açıklaması yaptı.
Müşteki avukatlarından Selçuk Kar, dava soruşturmasının hukuka aykırı olarak yürütüldüğünü, delillerin tam olarak toplanmadığını belirterek, "İlk celsede özellikle mağdur tarafların yok sayılmasını görmemize rağmen itiraz etmedik. Adil bir yargılamanın uygun fiziki şartlarla olabileceğini söyledik. Ancak mahkeme yine bu talebimizi yok sayarak müdafi avukatları olmadan yargılamaya devam etmektedir. Şu an itibarıyla adil yargılama bitmiştir" diye konuştu.
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz ise davanın takipçisi olduklarını belirterek, "Azmettiricilerin de davaya dahil edilerek davanın genişletilmesini istiyoruz" dedi.
"Bu karar hukuka aykırıdır, rücu edilmelidir"
Davanın öğleden sonraki bölümünde müşteki avukatlarından Selçuk Kar, davanın daha büyük salonda yapılması yönündeki taleplerinin mahkeme tarafından reddedildiğini hatırlatarak, "Bu karar hukuka aykırıdır, rücu edilmelidir. Bu uygun görülmezse dosyadan heyetin el çekmesini talep ediyoruz. Bu da kabul edilmezse reddi hakim talebinde bulunuyoruz" diye konuştu.
Mahkeme heyeti, talebi değerlendirmek üzere duruşmaya bir süre ara verdi.
Mahkeme Başkanı Musa Yeşil, aranın ardından, Ankara adliye binasının yaklaşık 25 yıllık olduğunu, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi salonunun Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) ile özel yetkili mahkeme olarak görev yaptığını hatırlattı. Salon kapasitesinin yaklaşık 200 kişi olduğunu belirten Yeşil, aleniyet ilkesini bozacak ve adil yargılamayı etkileyecek bir durumun söz konusu olmadığı gerekçesiyle heyetin davadan çekinmesi ve reddi hakim taleplerini reddettiklerini açıkladı.
Karar üzerine müşteki avukatları salondan ayrıldı.
Gizli tanıkların beyanı
Duruşmada daha sonra gizli tanık "Kanarya 1", ses ve görüntüsü değiştirilerek, görüntülü sistemle ifade verdi.
Kanarya 1, beyanında olay mahallinin, bulunduğu yere yakın olduğunu söyleyerek, "Sanıkların çoğu bulunduğum mevkideydi. Yaptıklarını tam söyleyemem. 'Vurun, öldürün. İŞİD'çiler burada' diye laflar ediliyordu" ifadesini kullandı.
Maktullerin apartmandan aşağı atılmasını görmediğini belirten Kanarya 1, "Ancak birisini sürükleyerek ana caddeye getirdiklerini gördüm. Sürükleyenlerin yüzleri açıktı. O esnada ne bulurlarsa ellerine alıyorlardı" dedi.
Gizli tanığa teşhis yaptırıldı
Beyanının alınması sonrasında Kanarya 1'den sanıkları teşhis etmesi istendi. Bu işlem sırasında sanıkların yakın plan görüntüleri çekilerek hem salondaki perdeye hem de gizli tanığın bulunduğu yere aktarıldı.
Sanıklar Hasan Uyanık ile Hasan Aldemir'i teşhis eden Kanarya 1, "İki kişi kalabalıkta vardı, yüzleri kapalıydı. Giydikleri kıyafetlerden tanıdım" dedi.
Sanık avukatının, 'Hasan Uyanık'ı nasıl tanıdığınızı ayrıntılı anlatır mısınız? Aradan zaman geçti, nasıl şimdi teşhis ediyorsunuz?" sorusu üzerine Kanarya 1, "Bu arkadaşı MOBESE görüntüleri ve bulunduğum yerde gördüm, olayın olduğu yerde. Olaydan bir yıl geçti, bilgisayar gibi hafızam yok. Kalabalığın içindeydi, bağırıp çağırıyordu. Yüzden fazla kişi vardı. Bazı kişiler nerede olursa olsun gözlerinden de tanınır" diye konuştu.
Kanarya 1, sanıklardan Abdurrahim Pamuk, Memet Şah Yüce, Mecnun Akkoyun'un da olayları gerçekleştiren grubun içerisinde bulunduklarını ileri sürdü.
Sanık olmayanları da "teşhis" etti
Duruşmaya daha sonra bir kez daha ara verildi. Bu sırada gizli tanığın bulunduğu yer ile bağlantı kapatıldı. Mahkeme heyetinin kararıyla, Kanarya 1'in beyanının doğruluğunun anlaşılması amacıyla sanıkların arasına iki sivil polis ile iki adliye memuru da oturtuldu. Gizli tanık Kanarya 1'in teşhis işlemine bu şekilde devam edildi.
Kanarya 1, teşhis işlemi sırasında kimi sanıkların olay yerinde bulunduğunu savundu, bazı kişilerin orada olup olmadığını ise hatırlamadığını bildirdi.
Ancak gizli tanığın olay yerinde bulunduğunu öne sürdüğü kişiler arasında, sanık olmayan sivil polis ve adliye personeli de yer aldı.
Kanarya 1, adliyede görev yapan bir sivil polis için, "Oradaydı başkanım. Elinde sopa vardı. Yüzünü kapattı. Dışarıda olanların arasındaydı. Bu kişiyi şahsi olarak tanımıyorum ama bulunduğum yerde görmüştüm" ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyeti daha sonra, dosyadaki bazı kişilerin fotoğraflarını cep telefonuyla çekerek, Kanarya 1'in bulunduğu yerdeki hakime gönderdi. Hakimin telefonundan fotoğraflara bakan Kanarya 1, bu kişilerden birinin olay yerinde olduğunu hatırladığını, diğerini ise hatırlamadığını bildirdi.
Duruşmada Kanarya 1'in beyanı alındıktan sonra tutuklu sanık avukatları müvekkillerinin tahliyelerini talep etti.
Cumhuriyet Savcısı Umut Sadak, tutuklu sanıklardan Abdulvahap Turan, Cihan Yıldız, Sedat Çolak, Hasan Aldemir ve Rıdvan Baş'ın adli kontrol şartıyla tahliyelerini talep etti.
Sadak, gizli tanık Kanarya 1'in açıklamalarının çelişkili olduğunu, beyanlara itibar edilemeyeceğini, olay yerinde olduğunu iddia ettiği kişilerin birinin askerde, birinin cezaevinde ortaya çıktığını belirtti.
Verilen aradan sonra kararı açıklayan Mahkeme Başkanı Musa Yeşil, tutuklu sanıklardan Abdulvahap Turan, Hasan Aldemir, Cihan Yıldız ve Rıdvan Baş'ın adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildiğini belirtti.
Müşteki avukatlarının reddi hakim talebinin değerlendirilmek üzere Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar veren mahkeme duruşmayı erteledi. Mahkeme ayrıca bir sonraki duruşmanın 7 Ocak’ta yapılmasına karar verdi.
İddianame
İddianamede Yusuf Er, Ahmet Dakak, Hasan Gökgöz, Riyat Güneş ve Yasin Börü'nün, 7 Ekim 2014'te, Diyarbakır'da, PKK/KCK mensuplarınca, "DAEŞ üyesi oldukları" iddiasıyla saldırıya uğradığı belirtiliyor.
Maktuller ile olayda yaralanan Er'in, saldırı üzerine Bağlar semtindeki bir daireye sığındıkları, eylemi gerçekleştiren grubun binanın çevresini sardıkları ve binadaki bütün evlerin kapısını tek tek çalarak bu kişileri aramaya başladıkları aktarılan iddianamede, eylemcilerin, Er, Dakak, Gökgöz, Güneş ve Börü'nün 5 numaralı dairede olduğunu anlamaları üzerine, bir kişinin mutfak balkonundan daireye girdiği ve içeridekilere silahla ateş etmeye başladığı kaydediliyor.
Silahlı kişinin kapıyı açarak, grubun diğer üyelerini de eve aldığı, saldırganların ikametgaha sığınanları linç ederek, ateşli ve delici silahlarla yaralayıp üçünü camdan aşağı attıkları, birini de sürükleyerek binadan dışarı çıkardıkları bildirilen iddianamede, aşağı atılan ve can çekişen maktullere sopa, taş ve tekmeyle saldırıya devam edildiği belirtiliyor.
Olayda, Er dışındakilerin öldüğüne işaret edilen iddianamede, ikametgahın tuvaletine sığınan ve bir süre fark edilmeyen Er'in daha sonra bulunduğu, darbedilerek ve kesici aletle yaralanarak tuvaletten çıkarıldığı ancak zanlıların elinden kaçmayı başardığı, aldığı darbeler dolayısıyla 500 metre kadar gittikten sonra bayıldığı ve hastaneye götürüldüğü bilgisine yer veriliyor. (AA)