Şu Sağcıların Kaderi midir Emperyallerden Yana Tavır Koymak?
Büyük dramların yaşandığı şu zamanlarda, mazlumdan yana tavır koymak insan sorumluluğunun asli görevidir. Müslümanların içinde bulunduğu travmatik durum ne kadar üzücü. Hakikat duygusundan yoksun, çıkar, bağlı bulundukları liderlerin, gönül bağı olan siyasal tutumların bir açmazı. Bu, üzerinde düşünmemizi gerektiren çok önemli bir sorun.
Siyasal bölünmelerde kendilerini solcu diye tanımlayan artık solculuğun olmadığı şu süreçte bu büyük kesimin de derin bir sessizliği bürünmüş olmalarıdır. Sessizliğe bürünmüş olmaları, tarafsızlıktan çok ilgisizlikleri çok da yadırganası değil. Geçmiş kimi soylu solcularının onların arasında çok yalnız ve cılız kaldıkları gözlerden kaçmıyor. Acı çekiyorlar, ses çıkaramıyorlar, çıkarsalar bile bir etkilerinin olmadığını da görüyorlar.
Bunun asıl nedenlerinden biri iktidarı elinde tutan her dönemin sağcılarının tutumlarının değişmeyişi ve sürekli emperyalizmin güdümünde oluşlarıdır. İslâmcı Siyasal iktidar, İslâm’ın asıl inanç ve düşüncesini siyasal alanda göstermekten kaçınmalarıdır. Bu doğal olarak bir çıkar çatışması ve iktidar olma sorunuyla sınırlı gibi görünmektedir. Özellikle de siyasal İslâmcıları sağcı olarak niteliyorum. Nitelemekte haklıyım. Çünkü emperyalizmin çıkarlarına zarar verecek, en azından kendini koruyacak bir davranış göstermedikleri yirmi yıl boyunca kendini iyice göstermiştir. Onların güdümünde kaldıkları sürece de asla bir hamlede ve girişimde bulunmaları beklenemez.
Bir “güç”ten söz edilebilir, bu yadsınamaz da. Ancak Müslümanların inanç ve ilkeleri her şeyin üzerindedir. Mazlumun yanında olmak, yapabileceklerini yapmak, Müslümanların birlikteliğini sağlayacak hamlelerde bulunmak. Bunlar da zor görünebilir. Büyük kesiminin aynı güdümde olduğu bilinir. Küçük hamleler bir başlangıçtır. Altmışa yakın Müslüman ülkeden en azından bir kaçıyla birliktelikler sağlanabilir. Bunu daha önce de yazmıştık.
Bir halkın, milletin kendi içinde kavgalı olması da bütünleşmeyi zorlaştırabilir. Bir milletin kendi içindeki birlikteliği de bir o kadar önemlidir. Kendi ülkenizde kavgalıysanız, başkalarına örnek olmakta da zorlanırsınız.
Ayrışmaların getirdiği sorunlar sağ, sol, milliyetçi, ırkçı bölünmeler de işin bir diğer yanı.
Fakat tuhaf olan durum şu ki, iktidara gönül bağlamış cemaatlerin, önde gelenlerinin, sosyal medyada, sohbetlerde, vaazlarda emperyalizmin dolaylı savunucuları olmalarıdır. Başındaki sarığı, sakalı ve cübbesiyle bir sünneti ihya ettiğinin görüntüsünü verenlerin siyasal tarih bilinci, medeniyet bilinci dışında hüküm verişlerinin tuhaflığıdır. Adamları dinlerken bunlar gerçek Müslümanlar mıdır? İsrail Siyonizm’i, büyük bir katliama ve soykırımına girişini hafifsiyor, ciddiye almıyor ve hatta dolaylı savunuyor. Birkaçını dinledim. Adam şunu söylüyor. “Evet insanlar ölüyor, ölecek, bu onların kaderi. Savaş ortamında o ülkeye ticareti kesmek caiz değildir, aç mı kalacaklar? Elbette ticaret edilecek ve mal gönderilecek” diyor. Bir başkası ise: “Yok İsrail ile ticareti kesecekmişiz. Biz İsrail’e mal satmaz isek o başka bir ülkeden nasılsa alacak. Üstelik onlara uyguladığımız bu yanlışlık yüzünden, büyük ve güçlü devletle aynısını bize yapacak.” Bir kısmı da İran’ı diline doluyor, mezhep kavgasını sürdürüyor. Müslümanların öncelik sorunu bu mudur şu zamanda? Rahmetli Üstad Necip Fazıl’ın bir zamanlar ifade ettiği, seslendirdiği şu sözlerini yadırgıyorduk. Demek ki onu anlayamamışız. “Ham softa kaba yobaz!” bugüne de ne kadar yakışıyor ve tanımlıyor. O ne kadar çile çekmiş. Peygamberimiz Bedir’e gitmeden Mekke’ye giden ticaret yollarını kesti?
Müslümanların buluşma alanları çok fazladır ayrılıkları da olacak. Ortak noktalarda buluşulursa çok şeyin üzerinden gelinir. Üstüne üstlük Filistin halkı yalnız kalmış. Doğrudan veya dolaylı destek veren belli başlıları var. İran’ın fırlattığı füzelerle dalga geçen küçümseyen bu anlayış asıl niyetini ne kadar da belli ediyor. Sizi emperyalizm güdümlüler… (Milli Gazete)
NOT: Alıntı makaleler Hürseda Haber'in yayın politikasını yansıtmayabilir.