Özgürlük Güvercini
Özgürlük ve kurtuluş rehberi, hayatımızın anlamı sensin ey nebi. Yaşamak seninle güzel, adınla hoş habibi. Adına can kurban tabibi…
Bir gülümsemen ölmeye bedel vallahi. İşte sana aşkımızı ilan ediyoruz biz ey sevgili. Özgürlüğümüz sensin, kurtuluşumuz da sen ya Muhammed(sav).
Hürriyetimiz de, beraatımız de kurban olsun davana. Candan geçen peygamber sevdalılarıyız meydanlarda. Gönlümüze kanla kazıdığımız, yazdığımız “Muhammed” adıyla coşar mazlum coğrafyanın mustazaf halkı bir anda.
Ve andolsun serden geçtiğimiz “Muhammed(sav)” adı açacak özgürlüğün kilitlenmiş kapılarını ve duyacağız İslam hâkim olmuş cihana. Bu beklediğimiz, özlediğimiz, uğruna canlar verdiğimiz an gelecek, o anın anahtarı Muhammed Mustafa(sav).
Özgürlük rehberi Muhammed, bizlere candır, dertlere dermandır, kalbe pompalanan kandır, aşkıyla cezbeye girdiğimiz canandır her anda. O öğretti bize özgürlüğü elindeki yüce kelamla. Özgürlük ve kurtuluş Nur Muhammed’dedir, İslam’dadır ve Yüce Kuran’da.
Özgürlük haykırmaktır “Allah” diyerek evde, okulda, üniversitelerde ve yahut Muhammediler gibi meydanlarda. Batman’da, Diyarbakır’da, İstanbul’da...
Aslında özgürlük cihanın her bir karış toprağında, kaldırmaktır tevhid parmağını havaya, her türlü zalime ve zulümata inatla.
Muhammed(sav)’e sevdalanan Muhammediler gibi umursamamaktır, kaâle dahi almamaktır asrın Ebu Cehillerini, Ebu Leheplerini, Ebubekir(ra.) gibi Resul’ü her zamanda doğrulayarak, canla, başla. Ömer-ül Faruk olmaktır batılın, yanlışın, kâfirin karşısında kahramanca. Muhammed(sav)’e âşık olmaktır Osman bin Affan(ra) gibi varıyla-yoğuyla. Kurtuluş Haydar-ı Kerrar’ın korkusuz kalbinin en derinlerinde sakladığı aşktadır, o aşkın adı Muhammed Mustafa(sav).
O(sav)’na hasret kalmaktır bu asırda, O(sav)’nun yolunda ilerleyen asrın Huseyn’i gibi, El-Ensari’nin yattığı topraklarda. Özgürlük Resul’ün izinden giden korkusuz Muhammedi gençler gibi haykırmaktır Nebi’yi üniversite salonlarında, konferanslarda.
Yumruk yumruk sıkılan elleri “Allah-u Ekber” diyerek kaldırmaktır havaya. Bu parolayı da özgürlüğü kalbimize nakşeden kurtuluş önderimiz Muhammed Mustafa öğretmişti Bedir ovasında. Resul’ün ashabı haykırmıştı aslanlar gibi küfür ordusuna.
Nasıl İmam Huseyn “zillete boyun eğmem” demişse ceddi Muhammed Mustafa(sav) gibi kâfirler topluluğuna…
Tıpkı Selehaddin-i Eyyub-inin inletmesi gibi Kubbe-tüs Sahra’yı tekbir sedalarıyla. İşte şimdi Bedrin aslanları, asrın Huseynleri ve Selehaddinleri de haykırıyorlar kendilerine örnek gösterdikleri azizler gibi “rehber Muhammed Mustafa(sav)”.
Musab bin Umeyr gibi gençlerse üniversitelerde öğretiyorlar kutlu Nur’un hayatını, yüceltiyorlar Habibullah’ı Taif’te Muhammed(sav) gibi taşlansalar da. Musab bin Umeyrler biliyorlar zaferin yakın olduğunu, görüyorlar az kalmış doğacak şafağa. Bu yüzden sabrediyorlar, katlanıyorlar her türlü zorluğa, yaralansalar da, kovulsalar da… Çünkü onların zihinlerinde Nur Nebi var en güzel örnek olarak her anda. Biliyor Muhammediler, barışta, huzurda, özgürlükte, kurtuluşta İslam’la gelir, yoktur başka çıkış yolu asla. Ve diyor Muhammediler “Allah-u Ekber, Muhammed rehber, La ilahe İllallah”.
Özgürlük rehberi ey Muhammed Mustafa… Habibi, tabibi, Muhammediler sana feda. Göğe doğru salıverdiğin özgürlük güvercini konacak Muhammedilerin omzuna. Ve senden sonra hapsedildiği gibi hapsedilemeyecek bir daha, asla. Çünkü zafer yakındır Bedrin aslanları, asrın Huseynleri ve Selehaddinleri sayesinde inşallah. Özgürlük önderi, kurtuluş rehberi selam olsun sana ve o mübarek adına…
(Batman Rehber)