NSU davası kritik dönemeçte
Almanya'da 8’i Türkiyeli 10 kişiyi öldürmekle suçlanan terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) davasında dikkatler baş sanık Beate Zschaepe’nin bu hafta vermesi beklenen ifadeye çevrildi.
Teslim olduğu 2011 yılından bu yana susma hakkını kullanan Zschaepe’nin avukatı aracılığıyla yapması beklenen açıklamalar büyük merak uyandırıyor. NSU kurbanlarının avukatları Zschaepe’nin bu girişimini “panik ve çaresizliğin ifadesi” olarak nitelendirirken baş sanığın cezasına hafifletici neden aradığını kaydettiler.
2000-2007 yılları arasında 8'i Türk, biri Yunan, biri Alman polis 10 kişiyi öldürmek, çok sayıda bankayı soymak ve bombalı saldırı düzenlemekle suçlanan aşırı sağcı terör örgütü NSU davasında sona yaklaşılırken, önceki ay ilk olarak baş sanık Beate Zschaepe, ardından da yine tutuklu sanıklardan Ralf Wohlleben'in ifade vereceği duyuruldu.
Uzmanlar, 2,5 yıldır süren davada ömür boyu hapisle yargılanan Zschaepe ile örgüte yardım ve yataklıkla suçlanan Wohlleben’in, deliller ve ifadeler sonrasında paniğe kapıldığına dikkat çekiyor. Uzmanlar, ifadelerin önem taşıyabileceğini ancak davanın seyrinde çok büyük değişiklik beklemediklerini ifade ediyor.
"Çaresizlik ifadesi"
NSU tarafından 4 Nisan 2006’da öldürülen Mehmet Kubaşık’ın ailesinin avukatı Carsten Ilius, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Zschaepe’nin ideolojik tavrından vazgeçip davanın seyrini değiştirebilecek nitelikte ifade vermesini beklemediğini söyledi.
Davanın yavaş yavaş sona doğru yaklaştığına işaret eden Ilius, “Toplanan deliller Zschaepe ile ilgili suçlamalar hakkında şüpheye yer bırakmadı. Zschaepe’nin NSU’da belirleyici örgütsel rolü olduğu açıklığa kavuştu. Tanık dinlemenin tamamlanmasına ve mahkemenin karar vermesine kısa bir süre kala, ifade verme yönündeki bu girişimi çaresizliğinin ifadesi olduğu kanaatindeyim.”
"Zschaepe panikte"
2005 yılında Nürnberg’de öldürülen İsmail Yaşar'ın ailesinin avukatı Aziz Sarıyar ise hüküm giyeceğini anlayan Zschaepe’nin son bir manevrayla cezasının hafifletilmesi için çaba gösterdiğini söyledi.
Sarıyar, Zschaepe’nin ağırlaştırılmış müebbet yerine müebbet veya daha az bir cezayla kurtulmak, 15 yıl sonra çıkabileceği bir ceza için konuşma kararı aldığını düşündüğünü belirtti.
Sanığın panikte olabileceğini ifade eden Avukat Sarıyar, “Bu nedenle çok şey anlatabileceği gibi, 15 yıl boyunca gizli sahte kimlikler ve yalanlarla yaşamış bir insan olduğu için, yine yalan anlatmaya, senaryo anlatmaya kalkışabilir” diye konuştu.
Zschaepe’nin ifadesinin hukuken hafifletici neden sayılabilmesi için cinayetlerin aydınlatılmasına katkı sağlayacak yeni bilgiler sunması gerektiğini vurgulayan avukat Sarıyar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İç istihbarat ve polis teşkilatlarından, çalışanlarından destek, yönlendirme aldılar mı, kimden ve nasıl? Başka cinayetler ve suçlar var mı? Yargılanan sanıklar dışında aktif veya pasif, manevi veya maddi destekçiler kim? Kadın polis neden öldürüldü? Öyle bilgiler sunmaları lazım ki gerçekten olaylar aydınlatılsın ki bu ifadeler hafifletici neden olabilsin. Örneğin devlet kurumlarından destek aldıysa o zaman bu suça teşvik edilmiş, yönlendirilmiş sayılacak.”
“Asıl çeteyi yöneten Zschaepe oldu”
Avukat Aziz Sarıyar, istihbarat teşkilatı gibi davayı aydınlatabilecek kuruluşların mahkemeye ellerindeki bilgiyi vermediğini, bazı konularda da yanlış yönlendirme yaptığını belirterek “Polisiye filminde gibiyiz. Tanıklar ve muhbirler tam ifade verecekken şeker komasına girip ölüyor ya da arabası alev alıyor ölüyor. Üç tanık ifade veremeden öldü. Bu kadar tesadüf olabilir mi? Olamaz tabii ki ama kanıtlayamıyoruz. Zschaepe A’dan Z’ye her şeyi biliyor ve kalkıp anlatmadıkça biz gerçekleri öğrenemeyeceğiz çünkü yaratılmak istenen izlenimin aksine ölen Uwe’ler değil asıl çeteyi yöneten Zschaepe oldu” diye konuştu.
“Neden, nasıl ve niçin?”
“Yıllardır susan Zschaepe’ye imkanınız olsaydı ilk olarak ne sorardınız” sorusunu avukat Aziz Sarıyer şöyle yanıtladı:
“Müvekkillerim için ‘Neden İsmail Yaşar’ı hedef aldınız, onu nasıl ve neden kurban olarak seçtiniz?’ sorusunu yöneltmek isterdim. Çünkü ailesi yıllardır bu sorunun yanıtını bekliyor. Ama böyle içten ve duygusal bir soruya yanıt vereceğine inanmıyorum çünkü duygularını gösterip bu sorunun ağırlığını anlayacak bir yapısı yok.”
“Tüm ağın ortaya çıkartılmasını istiyoruz”
Terör hücresi tarafından Nürnberg’de öldürülen Enver Şimşek'in ailesinin avukatı Seda Başay Yıldız, Şimşek ailesinin Zschaepe’nin ifadesini dinlemek için mahkemeye gideceğini söyleyerek “Bazı soruların yanıtlarını sadece Zschaepe verebilir ve müvekkillerim büyük heyecanla bu ifadeleri bekliyor. Mahkemeye gelecekler. Bildiğiniz gibi Enver Şimşek bizim bildiğimiz ilk cinayet, ailenin merak ettiği birçok nokta var. Tabii ki aydınlığa kavuşmasını ümit ediyoruz” diye konuştu.
NSU örgütün sadece üç kişiden oluşmasının mümkün olmadığını savunan Yıldız, mahkeme heyetinin Zschaepe’ye yönelteceği soruların bu nedenle önem taşıdığını belirterek şunlara dikkati çekti:
“Kurbanlarını nasıl seçtiklerini, ilgili kentlerde kimlerden destek aldıklarını bilmek istiyoruz. Bize göre NSU üç kişiden ibaret değildi, yüz kişiyi aşkın bir ağ olduğu tahmin ediliyor. Tüm ağın ortaya çıkartılmasını istiyoruz. Federal savcılık yaklaşık on kişiyle ilgili olarak NSU’yu destekledikleri gerekçesiyle soruşturma yürütüyor. Ama bunların ne isimleri ne de dosyalar hakkında bilgilendirildik.”
Avukat Yıldız, Zschaepe’nin ifade vermesinin bir dönüm noktası olduğunu ancak çok umut bağlanmaması gerektiğini vurgulayarak “Bizim umut ettiğimiz şekilde konuşmayacak. İki buçuk sene sonra cinayetlerle ilgili tüm gerçekleri anlatacağını beklemiyorum açıkçası” ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyetinin davayı çok iyi yürüttüğüne işaret eden Yıldız, ancak Federal Başsavcılığın dava için kilit bilgiler içerdiğini düşündükleri istihbarat teşkilatı dosyalarını, muhbir dosyalarını ve önemli bilgileri kendileriyle paylaşmamasından ötürü ciddi rahatsızlık duyduklarını kaydetti.
Neonazi cinayetleri
NSU üyeleri, 2000-2007 yıllarında 8'i Türkiyeli 10 kişiyi öldürmek, bombalı saldırılar düzenlemek ve banka soymakla suçlanıyor.
2013 yılının Mayıs ayından beri Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinde görülen davada, NSU terör örgütünün hayattaki tek üyesi Beate Zschaepe ile Wohlleben'in de aralarında bulunduğu örgüte yardım ve yataklık yapan dört kişi yargılanıyor.
NSU’nun üç kişiden oluştuğu iddia ediliyor. Zschaepe dışındaki üyeler Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir bankayı soyduktan sonra polis takibinden kurtulmak için saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, terör örgütü üyelerinin intihar ettikleri öne sürülmüştü.
Bu nedenle Münih’te baş sanık olarak bir tek Zschaepe, diğer dört kişi de yardım ve yataklıktan yargılanıyor.
Ancak uzmanlar Neonazi cinayetlerinin salt üç kişi tarafından yapılamayacağına dikkat çekiyor ve mali, lojistik gibi alanlarda en az 120 kişilik aşırı sağcı bir ağın desteğinden yararlandıklarından söz ediyor. Ancak dava boyunca sanıkların susması nedeniyle yeni bir bilgiye ulaşılamadı. (AA)