Ne Çok Sevinmiştik Ama...
Arap baharı Tunus’ta başlayıp diktatörler ülkelerini terk edip kaçtığında ne çok sevinmiştik. Hele Mısır’ın koca ordusu Tahrir meydanına mağlup olunca heyecanımız doruk yapmış içimiz içimize sığmıyordu. Koca koca ordular bir avuç sivile yenik düşüyor biz de arkasındaki güçleri görmeden ya da işimize öyle geldiği için görmezden gelerek ne çok mutlu oluyorduk.
Mısır’ın Firavunu devrildiğinde yerine İhvan-ı Müslimin’in yani yüzde yüz bizim adayımız gelmişti. Olacakları merak etmiyor değildik ama “herhalde olacaklar olandan daha kötü olamaz” diye kendimizi teselli ediyorduk.
Şimdi Suriye’de 2011 yılında başlayan bahar diğer baharlarımız gibi kansız bir zaferle sonuçlandı. Evet, aradan geçen 13 yılın yaklaşık yarısı çok kanlı olmuştu ama diğer yarısı savaşsız sürmüştü. Kanla başarılamayan devrim kansız ve motosikletlerle başarılmıştı. Tanklar motosikletlerin önünden kaçıyordu.
Mısırın zaferi için siyasi erkânımız rol almış yol gösterici olmuştu. Bu gün Emevi camiinde poz veren devrim kutlayan kardeşlerimiz(!) Tunus’ta Gannuşi ile de pozlar vermişlerdi.
Mısır maalesef eskisinden çok daha kötü oldu. Bir gecede beş bin masum insan Rabia meydanında kurşuna dizildi. On binlerce İhvan mensubu tutuklandı, servetlerine el konuldu yurt dışına kaçabilen kaçtı onlarca lider idam edildi.
Tunusun yeni diktatörü Kays Said belki de dünyanın en barışçıl söyleme sahip partisi Nahda’nın kapısına kilit vurmuş, başta Raşid Gannuşi olmak üzere lider kadrosunu zindanlara atmıştı.
Mısır ve Tunus’ta demokratik seçimler olmuş Merhum Mursi ve Gannuşi halk desteğini de fazlasıyla almışlardı.
Şimdi kadar gözlerimizin önünde cereyan eden bu acı tecrübeye rağmen Suriye’deki son gelişmelere “devrim” diyemiyorsak, çok daha vahim sonuçlarından endişeleniyorsak neden suçlanalım!? Aynı senaryoyu aynı filmi seyretmiş ve nasıl biteceğini gören birinden filmi ilk seyreden kişinin heyecanını beklemek haksızlık değil mi?
Üstelik diğer filimler tatlı başlayıp acıyla sonlanmıştı. Oysa bu film çok da tatlı başlamamış göz göre göre Bilad-ı Şam’ın necis Siyonistlerin işgali ile başlamıştır.
Ama olsun, siz yine de bizimle sevinç narası atın! Atmazsanız diktatörlerin işbirlikçisi hainler olarak sizi damgalarız diyenlere diyoruz ki kusura bakmayın biz ahmak değiliz, olmayacağız. Bu sefer sevineceksek dahi filmin sonunu bekleyeceğiz. Siz bol bol sevinirken biz sevincinizin kursağınızda kalmaması için rabbimize yalvarıyor olacağız.
Merhum Mursi’nin küresel Siyonizm’i ürkütmemek için Gazze’ye açılan tünellere su basmasına, (1)
Raşid Gannuşi hakkı olan başbakanlıktan feragat etmesine ve sayısız tavizler vermesine (2) rağmen Küresel Siyonizm şerrinden kurtulamadılar.
Suriye devriminin lideri Golani “ Amerika ve Batı için tehdit değiliz, ortak çıkarlara sahibiz, işgalci Siyonist’le savaşa niyetimiz yok, Suriye İsrail için fırlatma rampası olmayacak” demesine ve Filistin kamplarını kapatıp örgütleri dağıtsa da Küresel Siyonizm’in şerrinden korunabilecek mi?
Bekleyip göreceğiz. (Emin Güneş - İslamianaliz)
1- https://www.salom.com.tr/arsiv/haber/85923/misir-gazze-tunellerine-su-basti
2- https://www.aa.com.tr/tr/dunya/tunusun-yeni-meclis-baskani-gannusi/1645283