Türkiye’de insan ticareti alarm veriyor
İnsan tacirleri, sığınmacıları ucuz işgücü olarak görüyor, organ nakli için kullanıyor, fuhuşa zorluyor. AGİT, Türkiye’nin sığınmacılar için çabalarını övdü, insan ticaretine karşı ise daha güçlü önlemler istedi.
Türkiye’nin insan ticaretine karşı mücadelesini mercek altına alan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) İnsan Ticareti ile Mücadeleden Sorumlu Özel Temsilcisi Büyükelçi Madina Jarbussynova, hazırladıkları raporu ve tespitlerini DW Türkçe’ye anlattı.
İnsan ticaretinin, sığınmacı akını öncesinde de Türkiye’de görülen bir olgu olduğunu, ancak mülteci kriziyle birlikte sorunun daha ciddi bir hal aldığını belirten Jarbussynova, “Milyonlarca insan hareket halinde. Zordalar ve suç şebekeleri de bunun farkında. Yüksek kazanç sağlayabilecekleri bir ortam. Sığınmacılar birer potansiyel kurban” dedi.
İnsan kaçakçılarının, para karşılığı sığınmacıları Avrupa’ya kaçırdığını, insan tacirlerinin ise sığınmacıların durumunu sömürüp onları kullandığına işaret eden Jarbussynova, “İnsan kaçakçıları ile insan tacirleri arasında fark var. Ancak ülke dışına çıkabilmek için ödeyecek parası olmayanların, insan ticareti şebekelerinin eline düşme riski artıyor. Kaçak çalışmayı, cinsel sömürüyü hatta organlarını vermeyi göze almak durumunda kalabiliyorlar. Bu konuda dikkatli olunmalı gerekli tedbirler alınmalı. Ayrıca sığınmacılar arasında, karşı karşıya bulundukları tehlikeler konusunda farkındalık yaratılmalı” dedi.
Türkiye’nin savaş ve baskılardan kaçan, başta Suriyeliler olmak üzere yaklaşık üç milyon mülteciye kapılarını açmasından övgüyle söz eden Jarbussynova, karşı karşıya bulunulan sorunlar konusunda uluslararası işbirliğini geliştirmenin önemine işaret etti.
Özel Temsilci, "Türkiye'nin kontrolsüz mülteci akınını durdurup 21 mülteci kampı kurarak yaptıkları gerçekten çok önemli. Hem daha fazla uluslararası destek hem daha fazla uluslararası işbirliği lazım. Bizim hep vurguladığımız göç hareketlerinin düzenlenmesi gerektiği. Duvarlar inşa etmek ve sınır güvenliğini güçlendirmek çözüm değil. Çünkü insan kaçakçıları sadece daha yaratıcı oluyor, kazançlarını artırıyor. Zorda olan insanların acısı, yükü artıyor. Şu anda organize suç faaliyetleri arasında en karlı ikinci suç olarak tanımlanmakta” şeklinde konuştu.
Kadınların köleleştirilmesi önlenmeli
Türkiye’ye gelen sığınmacılar arasında kadınların durumuna özel olarak eğildiklerini anlatan Jarbussynova, Türk Hükümeti ve yetkili makamlardan zorla fuhuş ve evliliğe itilen Suriyeli kadınlar konusunda daha fazla ilgi beklediklerini ifade etti.
Özel Temsilci, “Sivil toplum kuruluşları bizi zorunlu evlilikler konusunda bilgilendirdi. Evlilik görünümü altında Suriyeli mültecilerin pazarlandığı, Ezidi kadınların DAEŞ tarafından satıldığı, ikinci, üçüncü eş olarak evlendirildikleri belirtildi. Aslında evlendirilmiyorlar, onlar köle olarak alınıyor” diye konuştu.
Sığınmacı çocuklar tecavüzden korunmalı
Türkiye’ye sığınmacıların daha güçlü korunmasını beklediklerini anlatan Jarbussynova, özellikle tecavüzcün önlenmesine büyük önem atfettiklerini vurguladı. Mülteci kamplarındaki çocukların korunmasının çok önemli olduğunun altını çizen yetkili, Türkiye ziyaretindeki gözlemlerini şöyle aktardı:
“Benim ziyaret ettiğim kampta bazı çocukların tecavüze uğradığı ortaya çıkmıştı. Ben de konuyu Gaziantep’teki bazı yetkililer ile görüşmemde gündeme getirmiştim. Bana sert tepki gösterildi, gazetecileri, sivil toplum kuruluşlarını dinlememem gerektiği, yalan söyledikleri ifade edildi. Ama tam da bu konuyla ilgili mahkeme karar verdiğinde, tecavüz zanlısı mahkûm edildiğinde ben hala Türkiye’deydim. Mahkûm edilen kişi sadece kendisinin tecavüz etmediğini de itiraf etmişti.”
Zorla çalıştırılan sığınmacılar
Geçmişte insan tacirlerinin, yabancıları özellikle fuhuş ya da organ nakli için kullandıklarını, Türkiye makamlarının da özellikle cinsel sömürü amaçlı faaliyet gösteren şebekelerle mücadeleye odaklandıklarını anlatan Jarbussynova, mülteci akını ile birlikte Türkiye’de farklı dinamikler oluştuğunu, artık emek sömürüsü, zorla çalıştırmaya da odaklanmak gerektiğini vurguladı.
Bu konuyu Çalışma Bakanlığı’nın gündemine getirdiklerini söyleyen AGİT Özel Temsilcisi, Gaziantep’teki mülteci kampı ziyareti sırasında yaptığı bir gözlemini şu sözlerle aktardı:
“Bağımsız uzman, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmelerim oldu ve bana bu kentte, kamplara yakın bölgelerdeki gri alanlarda mülteci kamplarında yaşayanların bazılarının zorla çalıştırıldıklarını aktardı. Üzüntüyle öğrendim ki hem yerel basın hem uluslararası basın bunları duyurdu, annelerinin hayatta kalmasına yardım için Suriyeli çocuklar zorla çalıştırılıyor.”
Ülke içi insan ticareti görmezden gelinmemeli
İnsan tacirlerinin ve yasadışı şebekelerin, Türkiye’de yalnızca sığınmacıları ya da yabancıları kullanmadıklarını, ülke içinde bu şebekelerin kurbanı olan birçok Türk vatandaşının da bulunduğunun altını çizen Jarbussynova, bu sorunla mücadeleye daha fazla eğilmek gerektiğini kaydetti.
AGİT Özel Temsilcisi, mağdurların tespit edilmesi, bu suçların kayıt altına alınmasının önemine dikkat çekerken, şunları ifade etti:
“Türkiye’deki algı insan ticaretinin ancak sınırlar arası geçişlerle sınırlı bir olgu olduğu yönünde. Yani ancak yabancılar insan ticareti mağduru olarak tanımlanıyor. Oysa ülke içinde de insan ticareti söz konusu. Her ikisi de insan ticareti kapsamında tanımlanıp mağdurların tespiti de bu zeminde yapılmalı. Türkiye ülke içi insan ticaretiyle müdahaleye daha çok odaklanmalı.”
Jarbussynova, Türk makamlarına, insan ticareti mağdurların tespiti sürecine sivil toplum kuruluşlarının dâhil edilmesini önerdiklerini anlatırken, “Mağdurların doğru tespiti öncelikli konumuz. İnsan ticareti sayıları düşük görünüyor. Bu gerçekte sayının az olduğu için değil doğru tespitin yapılmamasından kaynaklanıyor. Mağdurlar için sağlanacak destek ve koruma önlemleri de uluslararası standartlarla uyumlu olmak zorunda” dedi.
"Türkiye Hükümeti’nin yanıtını bekliyoruz”
İnsan ticaretiyle daha etkin mücadele için eksikliklerin ve alınması gereken önlemlerin tespiti için Türkiye’yi Mayıs ayında ziyaret ettiğini, resmi makamlar ve hükümet dışı kuruluşlarla bir araya geldiğini anlatan Jarbussynova, “Raporumuzu hazırladık, raporumuzda yer verdiğimiz tespitlerle ilgili görüşlerini tarafımıza iletmesi için Eylül başında Türk Hükümeti’ne gönderdik. Henüz bir yanıt gelmedi. Bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Özel Temsilcili, raporun ek bölümünde, Türkiye’nin yanıtlarına yer verileceğini de sözlerine ekledi.
Hazırladıkları raporda Türk Hükümeti’ne bir dizi öneride bulunduklarını, bu öneriler doğrultusunda AGİT olarak Türkiye’ye daha çok destek vermeyi hedeflediklerini anlatan Jarbussynova, “Ziyaretlerimiz ve raporlarımızla amacımız kesinlikle birilerini suçlamak değil. Amaç sorunlarla daha etkin mücadele için hükümeti desteklemek. Bu hem hükümetlerin hem de halkların çıkarına” diyerek sözlerini tamamladı. (DW)