Kimler Neden Sevindi, Neye Üzüldü?
"Biz İslam İnkılabından önce İhvan-ı Müslümin (Müslüman Kardeşler) çizgisinden geliyoruz. Şehit Hasan el Benna ve Şehit Seyyid Kutub’un eserleri ile büyüdük. ‘İslam İnkılabını’, İhvanın hedefine varmış hali veya Merhum Erbakan’ın İktidara gelmiş hali olarak gördük. Nitekim Merhum Erbakan hoca bu inkılap için “bizim fikrimiz burada iktidar ülkemizde muhalefet” demek suretiyle duygu ve düşüncelerimize tercüman olmuştur. Merhum hocamız bu inkılabı sahiplenmemizi bize vasiyet etmiş biz de bu vasiyete sadakatimizi sürdürüyoruz. Sizin hocanız da İslam Cumhuriyetine düşmanlığı size vasiyet etmiş olabilir ve siz de fiziken olmasa da fikren ve bu vasiyete sadakat gösteriyor olabilirsiniz. Ne var bunda!!!"
Biz, Suriye’de meydana gelen olaylar nedeniyle sevinenleri; “İşgalci Siyonist’in önü açıldı, İşgalci Golan’ın en stratejik tepesini işgal etti, askeri tesislerini yok etti, Amerika BOP planının önemli bir parçasını tamamladı” diye sevinmekle itham etmekten Allah’a sığınırız. Çünkü biz yalan ve iftira nedeniyle indellahta hesaba çekilmekten korkarız.
İşgalci ve işbirlikçilerinin bu gelişmelerden mutlu olduğunu herkes görüyor biliyor. Ancak biz Müslümanların bu olaylardan memnun ve mutlu olmalarının, Siyonistleri ve müttefiklerinin sevinçleri ile ilgili değil, zalim bir diktatörün devrilmesi, mazlumların kurtuluşu nedeniyle olduğunu biliyoruz.
Bizim de en az onlar kadar memnun olduğumuz bu olayı çarpıtarak “zalim bir diktatörün gidişine üzüldüğümüzü” söyleyenler, ahireti, mizanı, hesaba katmayanlardır. Biz onlarla hesabımızı Mahkeme-i Kübra’ya bırakıyoruz.
Keşke bu zalim diktatör Şah gibi topyekûn Suriye halkının kıyamı ile gitseydi. Arkasında duran Emperyal güçlere rağmen devrilseydi.
Temennimiz Suriye’nin diğer Amerikan işbirlikçi rejimlerinden birine dönüşmemesidir.
Belki bizim sevincimiz onların sevincine nispetle buruk bir sevinç olabilir. Çünkü başta Siyonistlerin olmak üzere, Mısır, Ürdün, Suudi Amerika, BAE, Bahreyn vb. zalimlerin zindanlarını dolduran esir kardeşlerimiz var. Ancak bütün kardeşlerimiz özgürleşince çok daha fazla seviniriz.
Üzülmedik mi?! Üzüldük tabi… Ancak fitne ve fesatçıların iddia ettikleri gibi zalim diktatörün gidişine değil İşgalci Siyonist’in önün açılmasına, Golan’ın stratejik tepelerini gasp etmesine, askeri varlığını yok etmesine, mazlum Filistin ve Lübnan halkının silah tedarik yollarının kesilmiş olmasına, Şam’ın el değiştirdiği gün füze üretim tesislerinin vurulmasına üzüldük.
Bizi üzen hadiseler tam da Küresel Siyonistlerin sevindiği şeylerdir. Zalimleri mutlu eden her ne varsa bizi üzmüştür. Mesela onlar Zalim Esad’ın gidişine sevinmediler ki biz ona üzülelim. Zira onların zalim diktatörlerle sorunları yok ki! Ümmetin başına bela olan diktatörler onların korumaları altında olup tüm varlıklarını onların hizmetlerine sunmuşlardır. Körfez diktatörlerinin zindanları Suriye zindanlarından farklı değil ki!
Biz İslam İnkılabından önce İhvan-ı Müslümin (Müslüman Kardeşler) çizgisinden geliyoruz. Şehit Hasan el Benna ve Şehit Seyyid Kutub’un eserleri ile büyüdük. ‘İslam İnkılabını’, İhvanın hedefine varmış hali veya Merhum Erbakan’ın İktidara gelmiş hali olarak gördük. Nitekim Merhum Erbakan hoca bu inkılap için “bizim fikrimiz burada iktidar ülkemizde muhalefet” demek suretiyle duygu ve düşüncelerimize tercüman olmuştur. Merhum hocamız bu inkılabı sahiplenmemizi bize vasiyet etmiş biz de bu vasiyete sadakatimizi sürdürüyoruz. Sizin hocanız da İslam Cumhuriyetine düşmanlığı size vasiyet etmiş olabilir ve siz de fiziken olmasa da fikren ve bu vasiyete sadakat gösteriyor olabilirsiniz. Ne var bunda!!!
Suriye diktatörlüğünün en büyük vahşetine maruz kalan mağdurları kuşkusuz İhvan-ı Müslim’indir. Hama olayları üniversite yıllarımızda adeta gözlerimizin önünde gerçekleşti. O olayların İsrail’in Gazze’ye uyguladığı soykırımdan bir farkı yoktu. Ancak Hama felaketine rağmen İhvanın silahlı kanadı olan HAMAS’ın siyasi bürosu iç savaşın başladığı tarihe kadar Şam’da idi. Bir dönem ayrılmasına rağmen HAMAS’ın Suriye’ye dönmek zorunda kaldığını da biliyoruz.
Peki, HAMAS Suriye’ye dönmekle Esad’çı mı oldu? Olmadı ise bizim HAMAS ile paralel hareket etmemiz bizi neden Esad’çı yapsın ey zalimler! Ey müfteriler. HAMAS’IN kanı Hizbullah, Ensarullah ve İran’lı generallerin kanı ile karışıyorsa biz neden bu mücahitler arasında ayrım yapalım!.
Bizim karşımızda olan şer cephesi Küresel Siyonistler ve gerici Arap rejimleri kendi aralarında sizden çok daha tutarlıdırlar. Onlar direniş cephemizin tamamına terörist diyorlar. Biz de HAMAS’ın dâhil olduğu bu cephenin tamamını azizlerimiz, gözlerimizin nuru olarak görüyoruz. Siz niye ayrım yapıp kısmen körfez ve şer cephesinin paralelinde yürüyorsunuz?! Buyurun cevap verin. (islamianaliz)