İslam Konseyi: Bunlar korku verici olaylar
Almanya İslam Konseyi (IR) Başkanı Burhan Kesici, Almanya'nın Dresden şehrinde Fatih Cami'ne yönelik saldırıda imamın kaldığı lojmanın hedef alındığını anımsatarak, "Bunlar korku verici olaylar." dedi.
Almanya İslam Konseyi (IR) Başkanı Burhan Kesici, yaptığı açıklamada, 2016 yılını ve Alman devletinin Müslümanlara yönelik yaklaşımını değerlendirdi.
Alman toplumunun, Müslümanların yaptığı entegrasyon çalışmaları hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmadığını, aynı zamanda Müslümanlara karşı ne kadar düşmanlık beslendiğinin farkında olmadığına işaret ederek, "Almanya'da cami saldırıları ve insanlarımıza yönelik saldırılar yoğunlaştı. Bunu biz çok fazla medyaya taşımadık." dedi.
Almanya'da bu saldırıların şiddetli bir şekilde kınanması gerektiğini vurgulayan Kesici, camilere yönelik saldırılarda eskiden duvarlara yazı yazma veya cam kırma olaylarının yaşandığını, şimdi ise molotofkokteyllerinin atıldığına dikkati çekti.
Kesici, Dresden'deki Fatih Cami'ne yönelik saldırıda imamın kaldığı lojmanın hedef alındığını anımsatarak, "Bunlar korku verici olaylar." dedi.
Sadece cami saldırıları değil, aynı zamanda Müslüman kadınlara karşı yoğun saldırıların da yaşandığını vurgulayan Kesici, kadınlara yönelik şiddet konusunda bir araştırma yaptıklarını, konuştukları kadınların büyük bir oranının saldırılara maruz kaldığını anlattıklarını kaydetti.
Eskiden bir siyasetçinin yabancı ve İslam düşmanlığı sözler sarf ettiğinde, bunun herkes tarafından kınandığını hatırlatan Kesici, "Şimdi kim Müslümanlara karşı pozitif konuşursa kınanmaya başlanıyor. Ondan dolayı 2017'nin bizim için büyük bir imtihan olacağını sanıyorum." şeklinde konuştu.
Almanya'nın başkenti Berlin'deki bir Neol pazarına 2,5 hafta önce yapılan terör saldırısı sonrasında Müslümanlara yönelik yoğun bir tepki yaşanmadığını ifade eden Kesici, "Paris ve Brüksel saldırılarından sonra beklenti ve tepki daha çoktu. Alman siyasetçilerin de buradaki Müslümanların bu olaylarla ilişkisi olmadığı ve her olaydan Müslümanların sorumlu tutulmaması gerektiği fikrinin oluştuğunu görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Almanya'da yaklaşık 2 bin 500 caminin çok güzel faaliyetler yaptığına ve entegrasyon çalışmalarına katkı sağladığına işaret eden Kesici, buna rağmen ülkede birkaç imamın radikal konuşmasını alıp konu edildiğini ifade etti.
Kesici, belki 2 bin 500 cami içinde 15-20 camide böyle imamların bulunduğunu, bu camilerinde bir kuruluşa bağlı olmadığını belirterek, burada bu şekilde 2 bin 500 caminin töhmet altında bırakıldığını ve siyasetin içine çekilmeye çalışıldığını aktardı.
"DİTİB'e haksız saldırı yapılıyor"
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'ne (DİTİB) bağlı 900'ün üzerinde caminin bulunduğunu ve DİTİB'in olağanüstü çalışma sergilediğini ifade eden Kesici, bu ülkede siyasetçilerin ve medyanın DİTİB'e karşı sergiledikleri tutumu da sert bir şekilde eleştirdi.
Kesici, "Şimdiye kadar bir problem yoktu. Ancak Türkiye bağlantısından dolayı DİTİB'e bir saldırı var. Haksız bir saldırı bu. DİTİB, başka cemiyetlere bakacak olursak hem büyüklüğü hem Türklere hizmeti açısından özel bir yerde. Bu saldırıların durması gerektiğini düşünüyoruz biz. DİTİB'e yapılan saldırı aslında bütün Müslümanlara karşı yapılan bir saldırı. Alman siyasetini takip ettiğiniz zaman hep birisini seçerek, onu eleştirip 'kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit' misali bir olay bu. Bundan dolayı aynı zamanda bizi de etkiliyor." şeklinde konuştu.
Almanya'da 50 kişi bile burka takmıyor
Alman partilerdeki, kadınların vücudunu tümüyle kapatmasına (Burka) ilişkin yapılan tartışmalara da değinen Kesici, "Aslında insanların İslam dinini ve buradaki Müslümanları çok az tanıdığını görüyoruz. Şu an memurların burka veya nikap takmamasına ilişkin bir kanun tasarısı var. Hangi memur burka veya nikap giyiyor? Almanya'da topu topu 50 veya 100 tane nikap veya burka giyen yok, ancak kalkıyorsunuz bunlar için özel bir kanun çıkarıyorsunuz. Bu isteklerin çoğu Anayasa'nın asıl ruhuna aykırı. Ama Müslümanlara gelince hiç problemsiz bir şekilde tatbik edebiliyorlar." dedi.
Kesici, Anayasa Mahkemesinin başörtüsünün okullarda takılmasına onay verirken siyasetçilerin ise buna karşı çıktığının hatırlatılması üzerine de "Burada vekalet tartışmalarını görüyoruz. Aslında başörtüsü o kadar büyük bir problem değil. Ancak başörtüsüne, İslam'ın Almanya'ya kabul görme sembolü olarak görüldüğünden dolayı karşı çıkıyorlar." diye konuştu
Aslında anayasal olarak bir hak olmasına rağmen bazı eyaletlerde başörtüsünün okullarda takılmasının bilerek yasakladığını ve Müslümanların bazı yerlere gelmelerinin hazmedilmediğini savunan Kesici, bu da Alman Anayasası'nın çok ciddiye almadığının gösterdiğini, burada bir hak varsa bunun siyasetçiler tarafından da savunulması gerektiğini kaydetti.
Sığınmacılara yardım konusunda Alman hükümetinin desteğini bekliyoruz
Müslüman derneklerin ve cami cemiyetlerinin Almanya'ya gelen sığınmacılara ellerinden geldiği kadar maddi ve manevi destek verdiğini ifade eden Kesici, imkanlar dahilinde yapılan yardımlar yapıldığını ancak bu konuda daha profesyonelce çalışılabileceğini ve bir bütçenin ayrılması gerektiğini anlattı.
Kesici, Alman devletinin bu yardımlar konusunda büyük destek verdiğini belirterek, "Ancak Müslümanlara gelince olur mu olmaz mı diye problem çıkıyor. Biz birkaç proje ile başvurmamıza veya birkaç kurumla birlikte çalışmak istememize rağmen bazı engellerle karşılaştık. Bu yönde Alman hükümetinden destek bekliyoruz." şeklinde konuştu.
Dini kuruluşlarla yapılan "devlet sözleşmeleri"
Eyaletlerin dini kuruluşlarla yaptığı "devlet sözleşmelerine" ilişkin bir değerlendirme de bulunan Kesici, "Aslında yapılan bu anlaşmaların pek bir anlamı yok. Neden? Var olan hakları size veriyorlar. Yani özel bir hak vermiyor. 'Şu an mevcut kanunlarda bütün ne hak varsa bir araya getirelim, bunu yazılı bir şekle dökelim' gibi bir şey. Bir getirisi yok bize." dedi.
Bu çalışmayı bir oyalama taktiği olarak değerlendiren Kesici, bu tür konuların çok aceleye getirilmemesi, üzerinde çok daha fazla düşünülmesi gerektiğini, zaten bu konunun, toplumsal tartışmalar gerekçe gösterilerek bazı eyaletlerde askıya alındığını kaydetti. (AA)