Portekiz'de Müslüman düşmanlığı yayılmıyor, sebebi ise...
Portekiz'de Müslüman düşmanlığının yayılmamasına sebebi gerekçe olarak Avrupa'da Müslümanlara ve İslamiyet'e karşı en dostane yaklaşımı şimdiye kadar Portekiz'in sergilediği belirtiliyor.
Portekiz'in meşhur kalesi Castello dos Mouros, 1147'de, İkinci Haçlı Seferi sırasında Hristiyanların eline geçti. Bu kaleyi ele geçiren genelde suçlular ve alkoliklerdi. Üstelik haçlılar, Lizbon'a doğru giderken büyük yağmalar ve yangınlara neden oldular. Kalenin altında altınlarla dolu hazineler olduğu söylentisi, Müslümanlar sayesinde medeniyet görmüş bu kale ve çevresinde karanlık çağların başlamasına neden oldu.
İkinci Haçlı seferi sırasında Hristiyanların işgal edebildiği tek yer olan bu kalenin hikayesi başta olmak üzere, Portekiz ile Hristiyan dünyası arasındaki ekonomik çatışmalar, bugün Portekiz topraklarında halen etkisini gösteriyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın 'Avrupa giderek Müslümanlaşıyor' gibi İslam karşıtı sözlerinin aksine Portekiz, Avrupa Coğrafyası içinde Müslümanlara en hoşgörülü yaklaşan ülkelerin başını çekiyor.
Ünlü Portekizli kaşif Vasco Da Gama'nın mezarı ve çevresinde bugün bile Arap-Müslüman Coğrafyasına ait eserler görmek mümkün. Örneğin Da Gama'nın kılıcı döşeme altın ile örtülüdür. Ayrıca mezarının çevresi de Arap tarzı kemerler ve sütunlar ile kaplıdır.
Dönemin Müslümanları, Portekiz'de de eğitimli ve kültürlü insanlar olarak görülüyordu. Portekiz'de yer alan Müslümanlar kendi kültürünü bu topraklara taşımasını bildi. Bu kültüre ait örnekler bugün Lizbon'da bulunan Calouste Gulbenkian Müzesi'nde açıkça görülüyor. Müzede Memlüklere ait eserlerin yanı sıra 14 ve 16.yüzyıllara ait el yazması Kur'an-ı Kerim de bulunuyor.
İndependent'in haberine göre çağlar öncesinden gelen bu birikim ve etkileşim Portekiz'in İslam coğrafyasına bakışını Avrupa'nın genelinden farklı bir rotada oturmasını sağlıyor. Örneğin 2 yıl önce Portekiz Başbakanı Antonio Costa, Portekiz'in o yıl 10 bin Suriyeli mülteci alacağını söyledi. Avrupa'nın kapalı mülteci politikasının zirve yaptığı bir dönemde yapılan bu açıklama Avrupa ülkeleri tarafından şaşkınlıkla karşılanmıştı. Fakat tarihi köklere bakıldığında Portekiz'in bu açıklamasında şaşılacak bir şey olmadığı görülüyor. (Risalehaber)