Irak'ta İtirazlar Kendiliğinden mi, Komplo mu?
Kamu hizmetlerinin uygunsuz durumu, istihdam fırsatlarının bulunmaması ve yolsuzluklara yönelik itirazlar son günlerde Irak'ı protesto eylemleriyle karşı karşı getirdi. Bu itirazlar şiddete doğru yönelerek onlarca insanın ölmesi ve yaralanmasına neden oldu.
Bir çok kanıtlara göre Irak'ta yaşananlar hedefli bir komplo. Bu iddiaya ilişkin çeşitli deliller ve sebepler belirtilebilir.
Birincisi şu ki, sosyal medya üzerinden Irak halkının itirazlarından yayınlanan görüntüler gerçek dışı ve tamamen şüphelidir. Bazı görüntülerde Irak halkının elinde bulunan şia mercilerine karşı sloganların yazıldığı dikkat çekiyor. Aynı zamanda kimi resimlerde de hükumetin devrilmesi ile ilgili slogan halinde halkın istekleri görülüyor. Bu sloganlar öyle bir zamanda atılıyor ki Irak halkı dini mercilerin ülkedeki yapıcı rollerine yürekten inanıyorlar. Buna örnek olarak 2014 yılında IŞİD terör örgütü ile mücadele yönünde Ayetullah Sistani'nin halk gönüllü güçlerinin bir güç oluşturma fetvasına halkın uymasını belirtebiliriz. Öte yandan Irak'ta iş üstüne gelen hükumet, sandıklardan çıkan bir devlettir ve bu ülke halkı şia gruplarına hükumeti kurmak için oy vermişti.
İkincisi ise, Irak'ta başlayan protestolar Irak halkının muazzam Erbain yürüyüşü ile eş zamanlı olmuştur. Öyle anlaşılıyor ki bu protesto eylemleri Erbain yürüyüşünü hedeflemiş bulunuyor. Bu yürüyüş Irak'ta düzenlenmesin diye diğer ülkelerden özellikle İran'dan bu yürüyüşe katılmak için Irak'a gitmek isteyen kişiler Irak yolculuklarından vazgeçmeleri hedefleniyor. İşte bu konu Irak'ın bazı kentlerinde İran karşıtı sloganların atılmasının sebeplerinden biridir.
Üçüncü mesele ise, Irak'ta düzenlenen protestolar Yemenlilerin mütecaviz Suudilere karşı zaferleri ayrıca işgal topraklarında kabine oluşmasında siyasi çıkmazlarla eş zamanlı bulunuyor. Bağımsız bir dış politika izleyen Irak, Suudi Arabistan'ın Yemen'e karşı başlattığı savaş ile Arap ülkelerini siyonist rejim İsrail ile normalleştirme ilişkilerine karşıdır. Öte yandan Haşdüşşabi isimli Irak halk güçleri de İran İslam Cumhuriyeti ile çok yakın ilişkileri bulunuyor. Bu nedenle Irak , Arap-İbranice-Batı eksenli şiddet ve protestolarının hedefi haline gelmişti.
Irak Asaib El Hak hareketi genel sekreteri Kays El Haz Ali geçen Ağustos ayında şöyle bir açıklamada bulundu: " Irak'ın içindeki bazı siyasi çevreler yabancı güçlerle birlikte Irak'ın dış politikasından memnun olmadıkları için bazı protesto hareketlerini düzenlemek istiyorlar. Sorun yüzyılın anlaşması planındadır. Onların istedikleri hükumeti kendi isteklerine boyun eğidirmektir. Bu yüzden biz Irak'ta tekrar itirazlara şahit olacağız ve bunlar 10 Ekim'den itibaren başlayacaktır."
Dördüncüsü ise şu ki, Irak'ta baş gösteren protestolar Haşdüşşabi üsleri ile ilgili bombardımanlar hakkındaki araştırma sonuçlarının açıklanması ve Irak başbakanı Adil Abdul Mehdi'nin bu olaylarda siyonist rejimin doğrudan rolü olduğuna vurgu yapması ile eş zamanda düzenleniyor. Söz konusu eylemlerde Batı ve Arap medyalarının hedefi Haşduşşabi güçlerinin itirazcılar ile nasıl davrandığı ve onun şiddete başvurmasına dikkatleri çekmektir. Batı ve Arap medyalarının bu davranış tarzı Irak'ta yaşananların hedefli bir komplodan ibaret olduğunu gösteriyor.Öyle bir komplo ki onun hedefi güvenli ve askeri güçleri özellikle Haşduşşabi'yi zayıf düşürmekti.
Beşinci ve son delil ise, Irak'ta itiraz hareketleri bazı Baas rejimine bağlı unsurların desteği ile karşılaştı. Protestoların başlamasıyla Irak'ta idam edilmiş diktatör Saddam'ın kızı Rağd Saddam paylaştığı twitte bu itirazları destekleyip onları Kadesiye Nesli hitap ederek "Irak sizinledir ve Allah şehitlerimize rahmet eylesin" diye yazdı.
Gerçek şu ki Irak'ta ekonomik sorunları ve idari yolsuzlukları inkar etmek mümkün değil, ancak bu itiraz hareketinde kullanılan şiddet ve bunların Batı ve Arap medyaları üzerinden kamuoyuna aktarılış tarzı Irak halkının yabancı aktörlerin komploları karşısında dikkatli ve uyanık olmalarını gösteriyor. (Parstoday)