Hatay senaryosunun İdlib’de tekrarlanmasına izin vermeyeceğiz
Suriye’nin BM Daimî Temsilcisi Beşşar Caferi'den ilginç bir çıkış geldi. Caferi "Şam’ın, Ankara’nın Liwaaa İskenderun (Hatay) senaryosunu İdlib’de tekrarlamasına izin vermeyeceğini" söyledi.
Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilci Beşşar Caferi, Lübnan’ın en-Neşre sitesine verdiği röportajda şu ifadelerde bulundu: ‘Şam'ın İsrail saldırısına yanıt vermediği görüşüne katılmıyorum. İsrail tarafı el-Fasl bölgesindeki silahlı terörist grupları doğrudan destekledi ve hava saldırıları gerçekleştirdi, ancak bugün biz bu grupları ortadan kaldırdık ve bahsedilen bölgede, işgal altındaki Golan Tepeleri'nde ve diğer bölgelerde kontrolü ele geçirdik.
Bu da İsrailliler ve müttefikleri için bir yenilgiydi. Bugün İsrailliler, Suriye hükümeti kardeşleriyle ve müttefik güçleriyle birlikte teröristlerle savaştığı için perişan haldeler ve Amerikalı müttefikleriyle birlikte Suriye'ye karşı kullandıkları terörist silahlar nedeniyle ağır maliyetlere maruz kalacaklarından tamamen eminler.
Suriye, terörle mücadelede büyük adımlar attı ve terörle mücadelede önemli insani, ekonomik ve sosyal bedeller ödememize rağmen, direnişin çıkarları doğrultusunda önemli siyasi ve askeri başarılar elde ettik. Savaşımız uzun bir savaşın parçasıdır ve işgal altındaki Golan Tepeleri'nde kaybolan haklarımızı geri alana kadar asla geri adım atmayacağız.
Suriye ordusunun ve müttefiklerinin terörizme karşı tüm savaşları belirleyici olmuştur, ancak bugün İdlib savaşı terörizme karşı zaferin önemli bir parçasıdır ve özellikle Birleşmiş Milletler olmak üzere herkes bunu resmi raporlarında kabul etmektedir. Bu savaştaki zaferimiz kesindir ve gelecekte gerçekleşecektir, bundan sonra Fırat’ın doğu bölgesindeki terörist unsurları ortadan kaldıracağız ve Suriye hükümeti çerçevesi dışındaki tüm yasadışı silahları yok edeceğiz. İdlib savaşı son aşamalarındadır ve bu savaş, tüm stratejik hedeflere ulaşılana kadar durmayacaktır.
Türk rejimi, İdlib'deki gözlem merkezlerini terörist gruplar için güvenli bir sığınak ve desteklerinin başlangıç noktası haline getirerek Soçi Anlaşmasını ihlal etti. Ankara, Halep ve İdlib arasındaki Ebu Zuhur Yolunun 20 km batısındaki terörist grupları çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda özellikle İdlib'deki yabancı unsurları da artırdı. Türk rejimi ile yaşadığımız deneyim, onların taahhütlerine uymadıklarını gösteriyor ve Erdoğan'ın bu taahhütlere uymasını hiç beklemiyorduk, çünkü bu taahhütleri yerine getirmek, onun Suriye'deki pervasızca davranışlarının ve diğer ülkelere siyasi ve askeri müdahalesinin sona ermesi anlamına gelmektedir. Kısacası, Suriye lideri, halkı ve Suriye ordusunun, Erdoğan'ın Liwaaa İskenderun bölgesindeki (Hatay) senaryoyu İdlib’de tekrarlamasına izin vermeyeceğini vurguluyorum.
Erdoğan ve Netanyahu arasında hiçbir fark yok ve ikisi de işgalci ve saldırgan. Eğer Erdoğan aklın sesine kulak vermek istiyorsa, terörizme destek vermeye son vermeli ve ordusunun mensuplarının kanlarının dökülmesini önlemelidir, çünkü bu durum, komşu Türk milleti de dahil olmak üzere bölgedeki tüm topluma barış ve istikrar getirecektir. Ama eğer o bu saldırgan yönetimine devam ederse, hiçbir şey bizi terörizme ve onu destekleyen herkese karşı mücadelemizi sürdürmekten alıkoyamaz.’ (en-Neşre/RH)