Harvard'lı hukukçu: ABD onlarca ülkede seçimlere bizzat müdahale etti
Jack Goldsmith kaleme aldığı makalede 3 Kasım'da gerçekleşecek seçim arifesinde yapılan dış müdahale tartışmalarını farklı bir açıdan değerlendirdi
Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Jack Goldsmith, ABD'nin seçim müdahalelerine dair kaleme aldığı makalede ülkenin daha önce pek çok örtük ve aleni seçim müdahalelerine dahil olduğunu belirtti.
2016’da gerçekleşen başkanlık seçimlerinden bu yana süregelen seçimlere Rusya’nın müdahale ettiği yönündeki tartışmalara işaret eden Goldsmith, 2020 seçimleri açısından bu tartışmaların yeni boyutlar kazandığını söyledi.
Japan Times'da yayımlanan makalede hukukçu, Donald Trump ve Joe Biden’ın yarışacağı 3 Kasım’da gerçekleştirilecek seçime dair ABD Ulusal Karşı İstihbarat ve Güvenlik Merkezi direktörü William Evanina'nın, Ağustos’ta yaptığı açıklamaya atıfta bulundu. Evanina, Rusya, Çin ve İran’ın seçimleri etkilemeye yönelik muhtemel çabalarına dair uyarıda bulunmuştu.
Öte yandan geçen hafta Ulusal İstihbarat Direktörü John Ratcliffe ve FBI Direktörü Christopher A. Wray, Rusya ve İran’ın seçmen verilerini ele geçirdiğini açıklamıştı.
Her ne kadar ABD şu an seçim tartışmalarına ve olası müdahalelere dair hararetli tartışmalar yürütse de bunun yeni bir uygulama olmadığı ve esasen ABD'nin bunun pek çok örneğini bizzat kendisinin gerçekleştirdiği ifade edildi.
Goldsmith özellikle çarpıcı biçimde tarihçi Dov Levin'in, “Meddling in the Ballot Box” (Oy Sandığına Burnunu Sokmak) isimli kitabında ABD ve Sovyetler Birliği’nin (daha sonra Rusya) örtük veya aleni biçimde yabancı ülkelere yönelik 117 seçim müdahalesinde bulunduğunu gösterdiğine değindi.
Levin, 1946 ve 2000 arasında bu müdahalelerin çeşitli adaylara veya partilere yardım etmek ya da engel olmak amacıyla gerçekleştirildiğini ifade etti. ABD’nin belirtilen olayların 81’inden sorumlu olduğu bunun da toplam sayının yüzde 69’una denk geldiği belirtildi.
Goldsmith'in makalesine göre ABD müdahalelerinin en ünlü örneklerinden biri Soğuk Savaş döneminde 1948’de CIA’in (örtük ilk eylem) komünist adayların İtalya’daki seçimlerde yenilgiye uğramasını sağlamak için kamu çabalarını gizlice desteklediği zaman gerçekleşti. CIA ayrıca propaganda çalışmalarına ve tercih edilen İtalyan siyasetçilere milyonlarca dolar akıtmıştı.
Buna benzer girişimlerin Soğuk Savaş boyunca devam ettiği aktarıldı. CIA üzerine çalışmalar yapan tarihçi David Robarge bu dönemde teşkilatın oyları “hemen hemen hiçbir zaman doğrudan” değiştirmediğin söyleye de Goldsmith bunun bazı durumlarda bu pratiğe başvurulduğuna işaret ettiğinin altını çizdi.
Makaleye göre ABD Soğuk Savaş’ın ardından diğer ülkelerin seçimlerine müdahale etmeye dair çekince duymaya başladı. Ancak Kongre’deki istihbarat komiteleri geri adım atmaya başlasa da ve yönetimdeki bölünmeler artsa da uygulama devam etti. Dönemin başkanı Bill Clinton, 2000'de CIA’ya dönemin Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç’in yeniden seçilme çabalarına karşı çıkanlara gisli destek sağlama yetkisi vermişti.
Kongre’nin keskin muhalefi eylemi bozmadan önce George W. Bush yönetiminin Irak’ın Ocak 2005 seçimlerine müdahale etmeye yönelik planları mevcuttu.
Öte yandan eski CIA Direktörü Leon Panetta, teşkilatın oyları değiştirmediğini ya da kastten yanlış bilgi yaymadığını fakat yabancı medya kuruluşlarını etkileyerek ülkedeki eğilimleri değiştirdiğini söylemişti.
Goldsmith, bir diğer tarihçi David Shimer'ın ABD'nin bu tip uygulamalara devam edip etmeme konusunda bölünmüş olduğunu belirtmesine atıfta bulunuyor.
Seçimin arifesinde ve sonrasında tıpkı 2016’da olduğu gibi tartışmalar devam edecek gibi görünüyor. (Independent Türkçe, Japan Times)