Yıllık 500 milyar dolar sömürüyor
Fransa’nın kirli geçmişini ve bugününü irdelemek, Batı medeniyetinin ikiyüzlülüğünün ortaya konulması noktasında büyük önem arz ediyor.
Fransa, geçmişten bugüne birçok coğrafyayı zulüm, soykırım, sömürü ve misyonerlik kıskacında tuttu. Fransız şirketlerinin birçok Afrika ülkesinde ekonomik imtiyazı bulunurken, kamu ihalelerinde Fransız şirketlere öncelik verilmesi zaruri. Hâlihazırda Afrika’yı dolaylı ve doğrudan sömürmeye devam eden Fransa’nın bölgedeki yıllık sömürüsü 500 milyar dolar.
İslam düşmanlığını devlet politikası haline getiren kan, gözyaşı, sömürü ve misyonerlik geçmişiyle Fransa’nın kirli tarihini ve bugün yaptığı sömürüleri masaya yatırdık. Geçmişten gelen düşmanlıkla alenen İslam’a, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (S.A.V.) ve dolayısıyla tüm Müslümanlara savaş açan Fransa’nın tarihinde birçok soykırım ve katliam var. “Sömürgecilik” denildiğinde akla ilk gelen, hâlâ dünyayı ve özellikle Afrika’yı milyarlarca dolar sömüren Fransa, milyonlarca cinayete de imza attı.
İnsan hakları, demokrasi, eşitlik gibi kavramları dilinden düşürmeyen Batı emperyalizminin temsilcisi Fransa, geçmişten bugüne birçok coğrafyayı zulüm, soykırım, sömürü ve misyonerlik kıskacında tuttu. Tarihi süreç içerisinde nice ülkeyi sömürü altına alan Fransa, buralarda çok sayıda vahşet gerçekleştirdi. Üzerinde hâkimiyet kurduğu ülkeleri her yönden sömüren Fransa, asimilasyon ve misyonerlik faaliyetlerinden de geri durmadı. Öyle ki Fransız işgaline maruz kalan bölgelerde ‘Avro-Afrikacılık’ olarak adlandırılan sömürgecisine âşık olma durumu ortaya çıktı ve bu kavram çerçevesinde kimi Afrikalılar sömürgecilik kavramının iyi bir şey olduğuna ve bağımsızlık peşinde koşmamaları gerektiğine inandırıldı.
SÖMÜRGE DÖNEMİ BİTMEDİ
Tarihi süreç incelendiği takdirde İkinci Dünya Savaşı’nın ardından çoğu manda yönetimine son verildiğini ve birçok ulusun bağımsızlığa kavuştuğunu görürüz. Her ne kadar bahsi geçen süreçte birçok ulus bağımsızlığına kavuşmuş gibi görünse de ‘egemenlik’ kavramı ne yazık ki çoğu yerde kâğıt üzerinde kalmıştır. Fransız işgaline maruz kalmış olan Afrika ülkelerine bakıldığı takdirde net bir şekilde görülen duruma örnek olarak çoğu ülkede hâlâ Fransa etkisindeki idarecilerin bulunması gösterilebilir.
HEM SÖMÜRDÜLER HEM ASİMİLE ETTİLER
İşgal ettikleri ülkelerin yer altı ve yer üstü zenginliklerinden sonuna kadar faydalanan hatta işi savaşlarda insan gücü oluşturmaya kadar götüren Fransa, sömürgelerinde ciddi bir asimilasyon çalışmasında da bulundu. Özellikle üç alana çok önem gösterdiği görülen işgalci Fransız güçleri, kültür, din ve eğitim konularına ağırlık verdi. İşgal ettiği bölgelerde İslamiyet dininin yerine Hristiyanlık inancını kabul ettirmek için uğraşan Fransa, halkın etnik kimliğini yok etme amacıyla da baskı yaptı. Söz konusu alanların yanı sıra eğitim konusunda da çalışmalarda bulunan Fransa, kendi zihniyeti doğrultusundaki nesillerin yetişmesini amaçladı.
ÜLKELERE FRANSIZCA ŞARTI
Fransız işgaline uğrayan ülkeler, kâğıt üzerinde bağımsızlığa ulaşsa da gerçekte bağımsızlığa kavuşamadılar. Zira Fransa, işgal ettiği topraklardan çekilirken önemli şartlar sundu. Çekildiği ülkelerde Fransızcanın resmi dil ve eğitim dili olmasını zorunlu tutan Fransa, eğitim müfredatını da şekillendiriyordu. Söz konusu durum neticesinde fiili işgal döneminin üzerinden önemli bir zaman geçmesine rağmen hâlâ Afrika’daki birçok ülkede Fransız etkisi devam ediyor. Günümüzde Afrika kıtasında yaklaşık yüz milyon kişinin Fransızca konuşması ve yirmiyi aşkın ülkenin resmi dilinin Fransızca oluşu kıtadaki Fransız etkisinin net göstergeleri arasında yer alıyor.
FRANSIZ ŞİRKETLERİ AFRİKA’DA İMTİYAZLI
Günümüzde ekonomik alanda da Fransa’nın Afrika üzerindeki etkisi devam ediyor. Sömürülen ülkenin bağımsızlığının sözde kaldığının bir ispatı olarak Fransız şirketlerinin birçok Afrika ülkesinde ekonomik alanda öncelik hakkı bulunuyor. Tarihi süreç içerisinde Fransa işgaline uğramış birçok ülkede kamu ihalelerinde Fransız şirketlere öncelik verilmesi zaruri… Afrika’daki birçok ülkenin ulusal rezervlerini sömüren Fransa, birçok ülkenin ekonomisini hâlâ elinde tutuyor. Fransa’nın hâlihazırda Afrika’yı sömürüp elde ettiği yıllık kazanç ve getirinin ise 500 milyar dolar seviyesinde olduğu ifade ediliyor.
FRANSA, SÖMÜRGE DENİNCE AKLA İLK GELEN ÜLKE
‘Sömürgecilik’ denildiğinde akla ilk gelen devletlerden olan Fransa’nın geçmişte ve bugünde çok sayıda sömürgesi bulunuyor. Suriye, Libya, Lübnan, Kamboçya, Vietnam, Kanada, çok sayıdaki Batı Afrika ülkesi, Cibuti, Komorlar ve Madagaskar gibi bölgeler Fransa’nın geçmişteki sömürgeleri arasında yer alırken söz konusu ülkelerin neredeyse tamamında Fransız etkisi bugün de görülüyor. Geçmişte Fransız işgali ve sömürüsüne maruz kalmış çok sayıda ülke bulunurken Fransa’nın günümüzde de doğrudan sömürüde bulunduğu yerler var. Hint Okyanusu’nda yer alan Komor Adası ve Amerika kıtasında yer alan Guadeloupe ve Martinik gibi bölgeler günümüzde Fransız sömürgeciliğinin devam ettiği yerler arasında bulunuyor.
FRANSIZ LİDERLERDEN SÖMÜRGE İTİRAFLARI
Tarihi süreç içerisinde gerçekleşen ve günümüzde de devam eden sömürgecilik faaliyetlerinin baş aktörlerinden olan Fransa’nın birçok önemli ismi, sömürgecilik konusunda dehşete düşüren itiraflarda bulunmuştu. Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın, Fransa’nın önemli rolü bulunan Ruanda soykırımına ilişkin olarak yapmış olduğu açıklama dikkat çeken cinstendi. Mitterrand, 1994 yılında gerçekleşen soykırımın dört sene sonrasında bir Fransız gazetesine verdiği mülakatta, “O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil.” ifadelerini kullanıyordu. Öte yandan Mitterrand, bir başka açıklamasında Afrika’nın Fransa için önemini gözler önüne serercesine “Afrika olmaksızın Fransa’nın 21. yüzyılda hiçbir tarihinin olamayacağını” dile getiriyordu. Fransa eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac da Afrika’ya ilişkin olarak kendinden önceki Cumhurbaşkanı Mitterrand’a benzer bir ifade kullanmış ve, “Fransa, Afrika olmadan üçüncü dünya ülkeleri safına iner” demişti.
SÖMÜRÜ HOŞGÖRÜYLE KARŞILANMALIYMIŞ!
Fransa tarihinin önemli isimlerinden gelen itiraflar François Mitterrand ve Jacques Chirac ile sınırlı değil. Fransa’nın eski başbakanlarından Jules Ferry, sömürgecilik kavramına ilişkin yapmış olduğu bir açıklamada utanç dolu sözler sarf etmişti. Sömürgeciliğin Fransa’nın bir hakkı olduğunu savunan Ferry, sömürge faaliyetlerinde bulunmamaları halinde üçüncü veya dördüncü sınıf bir millet olacaklarını söylemişti. Ferry, söz konusu ifadelerin ardından sömürge faaliyetlerinin hoşgörüyle karşılanması gerektiğini dile getirmişti. Fransa’nın eski başbakanlarından Ferry, yapmış olduğu bir başka açıklamada da barbar kavimleri medeniyete taşımanın kendileri için bir misyon olduğunu söyleyerek, sömürgecilik faaliyetlerini iğrenç bir şekilde savunmuştu. (Milligazete)